”Arkanızı dönün Köylüleri bombalayacağız”
Uludere köylüleri vurulmadan önce Türk Subaylar Amerikalıları Başka yöne yönlendirmiş
Uludere faciasının üstü maalesef Türk devleti tarafından kapatılmaya çalışılırken konuya ilişkin önemli ayrıntılar içeren bilgiler Amerikan gazetesi Wall Street Journal’dan geldi. WSJ’ın haberine göre Uludere’de Amerikan İnsansız Hava Araçları da (İHA) kullanılmış.
Haberi okuyunca ve Amerika’daki tartışmaları bilince haberdeki amacın Uludere’de olanları aydınlatmaktan çok Amerika içinde tartışılan İnsansız Hava Araçlarını Türkiye gibi ülkelere satmalı mıyız? İnsansız Hava Araçları savaşlarda kullanmak ne kadar yararlı tartışmaları etrafından yazıldığını gösteriyor. Zira Obama yönetimi İHA’ların savaşlarda kullanılması konusunda yeni adımlar atarken cumhuriyetçilerin bir kısmı ve özellikle askeri teknolojinin diğer unsurlarını geliştiren büyük şirketler İHA’lar üzerine kurulu bir savaş stratejisine karşı çıkıyor. WSJ daki makale bu tartışmanın uzantısı verileri içeren bir makale. Tartışmanın bu kısmı daha çok Amerikalıları ilgilendiriyor.
Ancak Türkiye’deki Uludere tartışmasına katkı sunacak bilgiler de içeriyor. Öncelikle Uludere olayında Amerikan İHA’larının da kullanıldığı bilgisini WSJ’den öğreniyoruz. Oysa yerel kaynaklarımın bana aktardığı bilgilere göre, resmi raporlar yansıyan bilgilere göre Heron görüntüleri Batman, Şırnak, Van ve Ankara’dan izlenen görüntülerdi ve Türklerin kullandığı Heronlardan akan görüntülerdi.
WSJ makalesinde önemli bir ayrıntı olarak şu ifadeler var: ABD İHA’ları görüntüleri tespit edince Amerikan subayları ”Konvoyun (kaçakçı mı yoksa PKK konvoyu mu olduğunu anlamak) için ek gözetlemeye ihtiyaç var dedi. Ancak Turk subayları Amerikan İHA’sını kullanan pilotu başka bir yeri gözetlemek üzere başka bir bölgeye gönderdi. Amerikalı yetkililer Türklerin talebine uyup Amerikan IHA’larını başka bir tarafa göndermenin standart bir prosedür olduğunu belirtiyor.”
WSJ’daki haberde yer alan en önemli ayrıntı bu. Bu ayrıntıyla İçişleri Bakanlığının Meclis Uludere komisyonuna gönderdiği raporda yer alan bir bilgi örtüşüyor. İçişleri bakanlığının raporuna göre, ”Batman askeri üssünden kaydedilen 9 saatlik heron görüntülerinde 15 kişinin yaşamını yitirdiği son bombalamadan hemen önce görüntü kayması yaşandığı tespiti yer aldı. Heron görüntülerinin baştan sonra incelendiği, olayın gerçekleşme şekli kesintisiz devam ederken, görüntülerde bir anda belirsizlik ve kayma yaşandığı belirtilen raporda, bir anda önceki yerden farklı bir bölgenin ve grubun görüntülerinin akmaya başladığı bilgisi yer aldı. Bu kaymanın neden kaynaklandığının araştırılması istenilen raporda, olası ihtimaller “Ya bölgede ikinci bir heron vardı, ya bombalamayı gerçekleştiren F16 uçakları başka bir grubun varlığını görerek Batman’daki Heronları yöneten üsse koordinat verdiler ve o koordinatlar girildiği için görüntü aniden değişti. Ya da başka bir ülkeden destek alanırak koordinat değişikliği yapıldı” deniyor.
WSJ’da yer alan biz Türklerden konvoyun kim olduğunun anlaşılması için ek izleme gerekir dedik onlar bizi başka bir yeri izlemeye yönlendirdi bilgisi ile İçişleri bakanlığı raporuna yansıyan bilgi örtüşüyor.
Bu durumda Amerikan İHA’larını başka bir tarafa yönlendirip sonra da o köylüleri bombalamak için Türk yetkililerin elinde, Amerikalıların bilmediği farklı bir ”veri” olması gerekiyor. Öyle ya, Amerikalıların konvoyun kim olduğunu bilmek için ek gözetlemeye, bilgiye ihtiyaç var dedikleri halde, Amerikalılara ”siz başka tarafı gözetleyin” dedikten hemen sonra oraya bomba yağdırmaları için var olması gereken ek veri neydi? Bu veri Mehmet Baransu’nun yazdığı, MİT raporları mıydı? Baransu’nun haberi önce MİT tarafından yalanlansa da daha sonra yazılan yazıların satır aralarında yansıyan bilgilerle doğrulanmıştı. Tartışmanın MİT tarafında yer tutan Abdulkadir Selvi’nin en son yazısında yer alan tarihler de Baransu’nun haberini doğruladı.
Yeniden soralım: Türk subaylarını bu kadar kendilerine güven duyarak, Amerikalıları başka yöne yönlendirip bombalama emrini vermeye iten ek veri ”MİT” raporları mıydı?
MİT Uludere olayı hakkında istihbarat vermediklerini iddia ediyor. O halde ikinci ihtimal şu: Türk subayları bilerek, isteyerek, Amerikalıların konvoyu tanımak için ek bilgi gerekir demesine rağmen, o köylüleri bombaladı. Bu bombalama emrini kim verdi neye göre verdi? İkinci ihtimal doğruysa Terörle mücadele etmeye gerek yoktur. Terör Genelkurmay karargahındadır demektir ki ben bunun böyle olmadığını düşünüyorum.
Ben devletin korkunç bir yanlış yaptığını, MİT’in PKK tarafından yanıltıldığını, istihbarat dünyasına rezil olmamak için de bu yanlışı üstlenemediğini düşünüyorum. MİT’in bu yanılgının üstünü örtmek için değişik dönemlerde medyaya kirli bilgiler pompalayarak olayın arkasındaki karanlığı daha fazla karartma girişimleri yaptığını düşünüyorum. Örneğin en son Abdulkadir Selvi, IHA’ görüntülerinden sorumlu birimin başındaki komutan Uludere olayı nedeniyle istifa etti şeklinde yazdı ama Genelkurmay bunu anında yalanladı.
Göreceksiniz WSJ’deki yere alan yukarıda verdiğim kritik bilginin peşine düşmek yerine Uludere olayı Amerikalıların sırtına sarılıp bir komplo teorisinde gerçeklerin üşüt kapatılmaya çalışılacaktır.
Oysa asıl soru şu: Amerikalıları başka yöne yönlendiren Türk subaylarının elindeki ek veri neydi de bu kadar güvenli bir şekilde o köylüleri bombaladılar?
Son bir ihtimal Amerikalılar yalan söylüyor. Amerikan İHA’larını başka yöne yönlendirme yok. O halde devlet tüm belgeleriyle kim sorumluysa bizi ikna edecek şekilde olayın detaylarını kamuoyu ile paylaşmak durumunda…
İrtibat: twitter.com/emreuslu
Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.
Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...