2016 geldi. Türkiye’nin etrafı ateş çemberi. Ukrayna’dan Suriye’ye, Moskova’dan İran’a Türkiye’nin dostu yok. İnsanlar artık huzurlu haftayı bırakın huzurlu bir gün bile geçiremez oldu. Hemen her gün yeni bir bomba, yeni bir ölüm, yeni bir tutuklama, yeni bir skandala uyanıyoruz. Akşam bıraktığımız ülkeyi sabah aynı şekilde bulmak oldukça güç artık.

 

Bir gün sonranın bile neler getireceği tahmin edilemeyen bir ülkede 1 yıllık bir projeksiyon yapmanın bir yazar için büyük bir risk olduğunun farkındayım. Ancak bütün belirsizliklerine rağmen ana parametrelere bakarak bir projeksiyon yapmak zorundayız. Bu hem ülkeyi yönetenler için zorunlu, hem de bu ülkede yatırım yapan, bu ülkede yaşayan insanların yarınlarını planlamaları için gereklidir.

 

 

1) 2016 yılı için en belirleyici gelişme Suriye sorunu olacak. Görüldüğü kadarıyla Uluslararası toplum Suriye’de büyüyen, kısmen Türkiye’nin de katkılarıyla, dünyanın başına bela olan IŞİD ve El Kaide terörüne karşı geniş çaplı bir eylem hazırlıyor. Esad’ın geleceğinin de belirleneceği bu eylem planı Suriye’nin geleceğini belirleyecek. Esat’lı veya Esatsız bir Suriye ne olursa olsun, Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor.

 

Suriye’deki gelişmelere bakacak olursak, eğer Rusya uluslararası toplum ile birlikte hareket etmezse, Suriye’nin Rusya için Afganistan gibi bir savaş alanı olması kaçınılmaz. Bu durumda Türkiye’ye düşen rol de Suriye’ye savaşının tedarikçisi olarak 1980’li yıllardaki Pakistan olmak. Türkiye Rus uçağını düşürerek Rusya’yı Suriye’ye daha çok çekti. Haliyle bu savaş 2016 yılı itibariyle Türkiye’ye yansıyacak.

 

Türkiye vekalet savaşının bir uç karakolu olarak bombaların patladığı, faili meçhullerin giderek arttığı, güven ve huzurun giderek azaldığı bir yıl geçirecek gibi görünüyor…

 

2) Türkiye’nin 2016’da başını ağrıtacak en önemli belirsizliklerden biri de PKK’nın terörü olacak. PKK geçmişinden bu yana bölgede değişen dengeleri iyi hesaplayarak, doğru pozisyonlar alarak yaşayabilmiş bir örgüt. Kış dönemi itibariyle PKK bir yandan kontrollü gerilimi devam ettirecek. Bunun için bazı şehirlerde tek rakamlı ölümlerle sonuçlanacak terör eylemleri yapmaya devam edecektir. PKK böylece hem vakit kazanıp, hem de kendisine açılan Rus ve Amerikan kredisini iyi değerlendirmek için pazarlıklar yapacaktır. 2016’da Suriye’de ibre kimden yana dönerse PKK’da ondan yana dönecektir. Eğer ABD ve Rusya Esad’ın gönderilmesi konusunda anlaşırsa PKK ABD’den yana tavır alacaktır. Eğer Rusya Esad’ın arkasında durursa, PKK Türkiye içinde Rusya’dan Suriye’de ABD’den yana tavır alacaktır. Bu da PKK’nın yazın terör eylemlerini artırması anlamına gelir. Bu nedenle 2016 Yazı PKK ve terör açısından en azından belirsiz bir döneme işaret ediyor…

 

3) Eğer Türkiye Rusya ile anlaşamazsa, bazı sol örgütlerin palazlanıp Rusya adına bir vekalet savaşına girişmeleri sürpriz olmaz. Özellikle Alevi toplumun yaralarının kaşınarak bir Alevi-Sünni çatışması çıkarılması çabası olasıdır. Devlet bu konuya özellikle dikkat etmeli…

 

4) Sosyolojik olarak bakıldığında AKP’nin %49’u etrafında tutabilmesi için kontrollü gerilim ve kontrollü korkulara ihtiyacı olacak. 2013 ve 2014’ü paralel paranoyası ve gerilimi ile atlatan AKP 1 Kasıma gelinen süreci de terör korkusuyla doldurmayı başardı. 2016 için bu gerilim kısmen anti-Rus duygularının kabartılması, kısmen de anti-Alevi duygularının kabartılmasıyla sağlanacaktır. Bu gerilim uygun bir mecra bulursa Gezi tipi bir protesto gösterisine dönüşebilir. Bu da ülkenin daha fazla kutuplaşmaya düşmesi demektir..

 

5) Muhalefetin aksine ben 2016’da ülkeyi çok derinden sarsıcı bir ekonomik kriz beklemiyorum. AKP değişik kaynaklardan bulduğu para ile ekonomik krizi sübvanse ediyor. Ancak 2016’da ekonomik büyüme de son derece sınırlı olacaktır. Hukukun olmadığı, istikrarın olmadığı ülkede ekonomik kriz olmazsa bile, ekonomik büyüme de olmaz. Bunun toplumsal olayları tetikleyecek bir yansıması olmayacaktır. Ancak bu gayrimemnun %51’i daha da gayrimemnun edecektir…

 

6) Bütün bu öngörüler tabi ki, olabildiğince olağan şartlar altında bir 2016 projeksiyonu. Ancak Rusya’nın Türkiye’ye savaş açması durumu gibi olağanüstü şartlar gerçekleşirse, 2016 bu yazılanlardan da daha kötü olacaktır….

 

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...