Basında haftanın flaş gelişmesi Zaman’da yaşandı ve genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı, görevinden istifa ettiğini duyurdu. Dumanlı, 25 yaşındaki Zaman’ın en uzun süre görev yapan yayın yönetmeniydi ve 14 sene aynı görevi sürdürdü. Basında da Dumanlı’nın rekorunu kırabilecek çok az isim vardır. Yakın tarihte bu isim Ertuğrul Özkök olabilir. O da Hürriyet’in yirmi yıl genel yayın yönetmenliğini yapmıştı ki bu hiç yadsınamayak, büyük başarıdır.
Dumanlı, Zaman’ın tarihinde çok derin ve büyük izler bıraktı. Gazeteye tartışmasız bir şekilde kimlik kazandırdı ve kurumsallaştırdı. Öncelikle tasarımın ne kadar önemli olduğunun farkına vardı ve Zaman’da çok büyük bir görsel servis kurdu. Aynı şekilde fotoğraf servisine ciddi yatırım yaptı. Her iki servise de başka hiçbir gazetede tanınmayacak imkanlar sundu ve karşılığını da fazlasıyla aldı.
Ekrem Dumanlı tabii ki gazeteyi sadece görsellikten ibaret görmedi. Amerikan ekolünden olduğu için, olabildiğince soğukkanlı ve sakin, “beyaz” bir gazete yapmaya çalıştı. Gazetenin logosunu lacivert ve turuncu yaparak oldukça iddialı bir tercihte bulundu. Burada da başarılı oldu. Spor sayfalarını gazetenin ortasına almak, ayrı bir gazete havası oluşturmak Dumanlı’nın takdir edilen işlerindendi.
Yine Zaman’da en ciddi yatırımı Ekonomi sayfalarına yaptı ki bu içeriği oldukça zenginleştirdi. Dumanlı, hiç yüksünmeden gazetenin mutfağından gelen isimlere köşe verdi. Zaman okurları Mehmet Kamış, Bülent Korucu, Abdülhamit Bilici, Turhan Bozkurt, Sevgi Akarçeşme, Büşra Erdal, Can Bahadır Yüce, Mustafa Edib Yılmaz, Ali Yurttagül isimleriyli ilk defa bu dönemde tanıştı. Zaman’ın yap-boz tahtasına dönen eklerini kalıcı hale getirdi. Bu ekler hem görselliğiyle, hem de içeriğiyle dikkat çeker hale geldi. Bunlar Dumanlı’nın başarı hanesinin en büyük artılarıydı.
Dumanlı’nın bir de başaramadıkları vardı ki bunları da nedenleriyle birlikte tartışmak gerekir. 2001’de göreve geldiğinde en büyük hedefi “insan merkezli” gazete yapmaktı. Bunu başarabilseydi, sadece Zaman’a değil, bütün basına yeni bir ses getirmiş olurdu. Dumanlı bu iddiasından sessiz, sedasız şekilde vazgeçti. Haberleri insan kaynaklı yazabilmek için tecrübeli muhabirlere, yeni bir bakış açısına ve bu iddiaya inanmış, benimsemiş bir kadroya ihtiyacı vardı. Zaman’ın insan kaynağı bunun için yeterli olmadı. Takım kaptanları da kendilerini zorlayacak böyle bir işe omuz vermekten çekindiler.
Gazetenin haberlerinde yoruma yer vermeyecek, haberle yorumu ayıracaktı. Bunun için bulduğu yol da gazetenin bütün köşe yazarlarını bir tek sayfaya toplamak oldu. Karşısına ve arka sayfasına yorum sayfalarını yerleştirdi. Bu Zaman’ın sıkıcı ve okunmaz bir gazete olarak algılanmasına neden oldu. Spotla bölünmeyen, ara başlıklarla zenginleştirilmeyen uzun yazılar blok blok sıralandı ama okurda bir karşılık bulamadı.
Zaman’ın asıl zaafı ise editoryal kadro eksikliğiydi. İddiası olan büyük gazetelerde, gazetenin mutfağı, editör kadrosu çok önemlidir. Zaman ise bu kurumsal eksiğini ne yazık ki Ekrem Dumanlı zamanında da kapatamadı. Burada Dumanlı’nın önündeki en büyük engel yine Dumanlı’ydı. Tanımadığı kişilerle çalışmaktan ısrarla kaçındı ve gazetenin editoryal kadrosunu zayıflattı. Tecrübeli gazetecileri Zaman’da tutamadı ya da taşrada değerlendirme yoluna gitti. Tirajı hızla artan gazete, bir türlü bu tirajın içini dolduran bir gazete halini alamadı.
Ekrem Dumanlı’nın 14 yıllık genel yayın yönetmenliğini kısa bir köşe yazısında değerlendirmeye çalıştım. Ancak bir şeyi unutmayalım: Ekrem Dumanlı adı kendi başına bir değerdir ve önüne, ardına bir makam gelmesine ihtiyacı yoktur. Dumanlı Abi’yi 1984’ten beri tanırım. Yayın yönetmenliğinin ötesinde, her zaman çevresinde saygı duyulan, farklı hesaplar içine girmeyen bir isimdi. Dumanlı’nın eline geçen fırsatlar, AKP’le, Recep Erdoğan’la kurmuş olduğu ilişki bir başka gazetecinin elinde olsaydı bugün ülkenin sayılı zenginleri arasına girerdi. Dumanlı bunların hiçbirisine tenezzül etmedi ve mütevazi bir maaşla hayatını sürdürdü.
Dumanlı Abi’yi bundan sonra bir yazar olarak zevkle takip edecek, günlük yazılarını sabırsızlıkla bekleyeceğiz.