AKP nin startejik Derinliklerde vurgun yiyen dış politikası vurgun yedi ve şuan da ülke olarak bedelini ödüyoruz.
Suriye’de yapılan hatalar ve o hataları telafi etme adına yapılan daha büyük hatalar hem Suriye’de milyonlarca insanın acılar yaşamasına neden oldu. Hem de Türkiye’nin, hem yurt dışında itibarını yerle bir etti, hem de yurt içinde tamir edilmesi yıllar sürecek sorunların ortaya çıkmasına neden oldu.
Son olarak Rusya’nın Suriye konusunda aktif hale geçerek savaş uçaklarıyla muhalif gurupların ve İŞİD’in kamplarını bombalanması kartların yeniden karılmasına neden oldu.
Rusya Suriye’ye müdahale ederken sehven dediği ama sehven olmadığı apaçık olan Türkiye’nin sınırlarını ihlalini izliyoruz.
Türkiye’nin angajman kuralları uygulanır demesine ve bir daha olması durumunda olması halinde müdahale ederiz diyerek bişey yapamamaları, durumun vehametini ve ülkenin düştüğü acizliği ne yazık ki gözler önüne seriyor.
Doğuda olan olağanüstü hal durumu. Şehirlerin ablukaya alınıp günlerce sokağa çıkma yasağının uygulanması. Halkın diyalize giderken beyaz bayrak ile gidecek hale getirilmesi. PKK’nın şehir savaşına girmesi ve artık şehirlerde saldırılarını artırmış olması. Sivil kayıpların sayısının artışı ve hükümetin seçimleri yapamayız demeye getirecek kadar olağan üstü hali ve acizliğini itiraf etmeside hep bir biriyle bağlantılı aslında.
Rusya’nın Türk sınırlarını ihlal etmesine karşı NATO’nun Türkiye’yi korumak adına askerlerini gönderebileceğini ve gerekli tedbirleri alırız açıklaması ve doğuda olan olaylar ile, ABD-Rusya ortaklığının doğunun NATO denetimine girmesi adına danışıklı dövüş içerisinde olduğu sonucunu çıkarmamızı sağlıyor.
Zira daha geçen hafta ABD ve Rusya Suriye konusunda anlaştık açıklamasını yapmışlardı. Hemen bunun ardından Rusya’nın özellikle Türk sınırlarını NATO’nun müdahale edeceğini bile bile ihlal etmesi, hemde ABD’nin bu konuda geri durup NATO’yu öne sürmesi, hem de Oslo görüşmelerinde doğunun koparılması adına NATO ve BM denetimine girilmiş bir şekilde bir kopuş sürecinin yapılması konuşmaları bu olayların adım adım ve bir plan çerçevesinde olduğu sonucunu ortaya çıkarıyor.
Plan belli .
Nasıl ki ABD İncirlik’i kullanmak istediğinde “hayır” diyen Türkiye ABD’nin PYD ile yakınlaşması ve işbirliğine girmesini görünce “tamam” dedi ve sade İncirlik’i değil Diyarbakır’daki hava üstlerinide ABD’ye açmak zorunda kaldı.
Nasıl ki patriot füzelerinin Türkiye’ye yerleştirilmesi uçaklarımızın düşürülmesinden hemen sonra gündeme getirildi ve o füzeler getirilip yerleştirildi.
Aynen bugünde aynı taktik ile.
Rusya bahane edilerek NATO Türkiye’nin doğusuna yerleşecek, her zaman olduğu gibi gelmesi kolay olanlar gitmesi o kadar kolay olmayacak ve doğudaki olaylar bahane edilerek orda kalmaya devam edecek. Ve NATO denetimine girmiş bir doğu Türkiye’den NATO gözetiminde koparılmaya çalışılacak.
Bu işten….Rusya Akdenize inmiş olacak ve Suriyede tam manasıyla yerleşik hale gelecek.
Bu işten …ABD Kürt koridorunun önündeki engel kaldrılmış olacak ve koridor tümüyle ABD nin denetiminde enerji boru hatlarının yeni güzergahı haline sokulacak.
Ülke basiretsiz dış politikanın cezasını hem yurt içinde hem yurt içinde bedel ödeyecek eğer bu böyle devam ederse.
Hem doğuda bir bölünmeye hemde bu olurken bin yıldır berebar olmuş Kürtleri ve Türkleri karşı karşıya getirme ve duygusal bir kopuşu sağlacaklar.
Bunun olmaması adına ülkenin 1 kasımda bu basiretsiz zihniyetten kurtulması lazım. Ve dünyanın gerçeklerini analiz edebilecek , hayalperest olmayan akl-ı selim yöneticilerin ülkede yeni bir restorasyon sürecine başlaması lazım toplumda ve her alanda.