Yeni Yön’ün ortaya çıkardığı Murat Sancak’a saldırının basını susturmak veya bir terör olayı değil, mafya hesaplaşması olduğunu ortaya çıkarınca havuz medyası toptan panikledi. Yeni Yön’ün ortaya çıkardığı bilgileri susarak geçiştirmeye çalışan havuz gazeteleri bilgilerin merkez medyada yer almaya başlamasıyla konuşmak zorunda kaldı.

Yeni Yön olarak biz de bunu bekliyorduk. Zira havuz konuştukça batan, “yanlış havlayan köpek sürüye kurt getirir” atasözünü hatırlatan yayınlarıyla işimizi kolaylaştırıyor.

Havuz medyası daha önce yaptıkları yayınları unutmuş gibi yeni hikayeler yazmaya devam ediyor. Konjonktür neyse onu yediriyor. Saldırının odluğu dönemde PKK saldırıları revaçta olduğu için saldırıyı “TERÖR SADLIRISI” olarak verip PKK’nın üstüne atmak istediler. PKK saldırıları hız kesip konu soğuyunca bu sefer yine yeniden PARALEL’E bağladılar. Karar verin artık devemisiniz kuş mu?

Nasılsa okur salak, bidon kafalı diye düşünüyorlar. Daha doğrusu okurları da yok, meydan boş. Üç trol inansa kar gözüyle bakıyorlar. Milyonlar harcayıp çıkardıkları gazetelerin toplam tirajları üç aylık Yeni Yön’ün izleyicileri kadar.

Bizim sorumuz basit: Bir medya patronunun peşine mafya neden düşer? Ne işiniz var ki mafya kurşununa hedef oldunuz? Saldırının azmettiricisi diye gözaltına alınan eski polis Kumarhane işlettikleri iddia edilen Saralları tanıdığını söylüyor. Neden bu konuyu ısrarla kapatmak istiyorsunuz? Ne iş?

Her neyse biz konuyu biliyoruz. Okurlar, hatta troller bile anladı. Tamam siz “konu kumar borcun değil” demeye devam edin. Siz bunu ısrarla tekrar edin. 

Ve vakat biraz tutarlı senaryolar yazın. (Sümeyye Suikasti diye salakça kumpas kuran kafadan tutarlı senaryolar beklediğimiz için okurlarımızdan özür diliyoruz)

Şimdi gelelim Sümeyye Suikasti kumpasının Star’ı gazetenin “beyin bedava” türünden yaptığı yayını irdelemeye…

Havuz kafanın iddiasına göre “Terörle Mücadele Şubesi ekiplerinin yürüttüğü soruşturmaya Asayiş Şube’deki kripto Paralelcilerin dahil olmasıyla deşifre oldu. Paralel unsurların yönlendirmesi le İstanbul Asayiş Şubesi’nin yaptığı operasyonda, gasp ve oto hırsızlığı çetesi diye anılan çetenin içinde  suikast girişimini araştıran Terörle Mücadele Şubesi ekibinin takip ettiği bir kişi de gözaltına alındı. TEM’in Sancak olayına ilişkin izlediği kişi, sorguda sessiz kalırken çetedeki iki zanlı, “Murat Sancak olayını biz yaptık”  ifadesini verdi. Zanlılar, bir süre önce ölen çete üyesinin ismini de vererek onunda kendileriyle birlikte olduğunu söyledi. Ancak bu kişilerin olayla ilgisinin olmadığı belirlendi. Buradaki plan, Sancak’a saldırıyı adi suç gibi gösterip, suçu da ölen kişinin üzerine yüklemekti. Asayiş Şube’nin bu operasyonu yapması, TEM ekibinin Sancak’la ilgili takip ettiği soruşturmayı akamete uğratma çabasıydı. Bu oyunu, aynı kişilerin Terörle Mücadele’de sorgusu çözdü. TEM’deki sorgulamada “Biz yaptık” diyen kişilerin baz istasyonlarından alınan veriler incelendiğinde, saldırı saatinde olay yerinde olmadıkları ortaya çıktı.”

Gelin bu Havuz kafa ne diyor birlikte analiz edelim:

1) “İstanbul Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube’de kripto paralelciler var, Murat Sancak’a yapılan eylemi açığa çıkaranlar onlar” diyor.

Bu şu demek 2 yıldır MİT, Emniyet istihbarat, dahil her yöntemi kullanarak paralelci temizlemeye çalışan Erdoğan bir işi beceremedi. Cemaat, İstanbul Emniyet’I Asayiş Şube’de operasyon yapmaya devam ediyor demek. Havuz zihniyeti böyle itirafta bulunuyorsa iki yıldır siz kimi temizlediniz demezler mi adama?

Daha önemlisi şu: İstanbul Emniyet’I Asayip Şube müdürlerini atayan kim? İstanbul eski emniyet müdürü mevcut İçişleri Bakanı Selami Altınok. İstanbul Asayiş Şube’de Murat Sancak operasyonu yapan polisler kripto paralelci demek Selami Atlınok’a küfür etmekten beter bir itham değil mi?

Beyin bedava tabi patronları mafya kurşununa hedef olup, durumu açıklayamayınca uydur bir senaryo. Ucunun nereye dokunacağını hesaplayacak kadar çalışan bir beyin ne gezer…

2) Velev ki operasyonu asayiş şube yapmış olsun. Yakalanan sanıklar sizin de itiraf ettiğiniz gibi olaya adı karışan sanıklar değil mi? Bundan neden rahatsız oldunuz?

Havuz kafanın “beyin bedava” senaryosunu okumaya devam edelim:

“Sancak’a saldırıda Paralel’in bıraktığı bir başka iz, suikast girişiminden aylar önce Es Medya Yönetim Kurulu Başkanı Ethem Sancak’a Almanya’dan gönderilen tehdit mektubu… FETÖ’nün mektubunda, örgüt aleyhinde yayınlara son verilmemesi halinde, ‘Ethem Sancak’a aile acısı tattıracakları’ açıkça ifade edildi. Örgütün emniyet içindeki uzantıları ise Murat Sancak’a yapılan menfur saldırıdan kısa bir süre önce, “PKK ve DHKP-C ortaklığı sansasyonel eylemleri gerçekleştirmeyi planlıyor. İlk sırada da Ethem Sancak ve yakınları var” şeklinde güya “resmi” bir bilgiyi, gayri resmi yolla Ethem Sancak’a iletti. Bu şekilde diğer terör örgütlerini öne sürerek, okların kendilerine yönelmesini engellemeyi planladılar.”

Şimdi bu ucuz senaryonun kodlarını çözelim:

Havuz kafa burada ne diyor, “Ethem Sancak’a gönderilen tehdit mektubu varmış. Gülen cemaati aleyhine yayınları kesmezse evlat acısı yaşatacaklarmış. Örgütün emniyet içindeki uzantıları ise Sancaklara PKK ve DHKP-C’nin eylem yapacağı bilgisini verip hedef şaşırtmışmış.

1) Durun bir dakika, Sancak’a “PKK ve DHKP-C eylem yapacak” bilgisini veren birim hangisi? Normal prosedürde benzer bir tehdit ile ben de karşılaştığım için biliyorum. Bu bilgiyi muhatabına bildiren birim Terörle Mücadele Şubesi’dir. Bu bilginin üzerine size koruma verilir….

Yani az önceki senaryoda iyi olan, Sancak’a saldırıyı araştırmaya çalışan Terörle Mücadele şubesi polisleri bu senaryoda birden bire paralel oldu. Gördünüz mü. Siz zeki okurlar bunu fark eder ama onlar size yazmıyor. Trollere yazıyor. Onların bu ayrıntıyı fark etmesi mümkün değil. Bunun için onlar bu uyduruk senaryoya inanır…

2) Daha önemlisi ihbar mektubu iddiası. Havuz şeysi ihbar mektubu denilen mektubun bir kısmını yayınlamış. Yayınladıkları kısımda “Cemaat aleyhinde yayınları kesmezsen” diye tehdit içeren bir kısım yok.

Düşün ki Ethem Sancak’a “Cemaat aleyhinde yayınları kesmezsen” diye yazılan bir tehdit mektubu gelmiş olsun. Şimdiye kadar onu kaç bin defa evirip çevirip manşet yaparlardı? Yapmadılar neden? Cevabını onlar versin..

Peki şimdi neden o mektubun tamamını, özellikle “Cemaat aleyhine yayın yapma” yazıyor dedikleri yeri yayınlamıyorlar? Muhtemelen öyle bir şey yok. Olsaydı boğazları yırtılıncaya kadar bağırarak yayınlarlardı…

Daha önemli ayrıntı: Mektup el yazısıyla yazılmış. Yani yazanın inkar edemeyeceği şekilde bir delil olsun diye yazılmış bir mektup. Mektubu incelediğinizde şunu görüyorsunuz. Mektubu yazan TEKİL ŞAHIS. Bu yüzden şunu soruşturma yapacak bir polis bu mektubu yazanı Sancak ailesinin tanıdığını düşünür. Mektup tipik bir mafya mektubu. Yani MAFYA bu mektubu ben yazıyorum diye, adını sanını gizlemeden yazıp, Sancak ailesine tehdit göndermiş. Sancak ailesini vurdurmak için 40 Bin Euro ayırıldığını söylüyor. Sonuç olarak mafya üyeleri de gelip Murat Sancak’ı kurşunlamış.

Durum bu kadar açık. Star gazetesine çağırı yapıyoruz. O mektubun tamamını neden yayınlamadınız? Madem öyle bir tehdit var, şimdiye kadar binlerce paralel safsatası yayın yaptınız. Elinizde buz gibi bir delil varken neden sustunuz, nedeni şimdiye kadar sakladınız?

Mafya kurşununa hedef olup sıkışınca mı aklınıza düştü paralel yalanı yine?

Bir kez daha soralım: Madem bu mektup size Paralel yayınları durdurun diye gönderildi neden tamamını yayınlamıyorsunuz? Neden bağırmıyorsunuz da kıvırıyorsunuz? Kıvırmak daha mı kolay…

HavuzTehditMektup

 

 

 

 

 

 

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...