30 Mart 2014 seçimleri öncesinde AKP’ye oy veren kaosa oy verir dediğimde, beni yakından takip eden, analizlerimin isabetini bilip güvenen okurlar bile burun kıvırmış, bu sefer fazla uçtun demişlerdi. Ancak 30 Mart seçimlerinden bu yana Türkiye belini doğrultamadı.

Bunu aynel yakin yaşamamıza gerek yoktu. Ancak aydınların okuyup, görüp, sezdiklerini toplumlar yaşayarak öğreniyor. Bir çok aydın AKP’nin ülkeyi kaosa sürüklediğini 2011 den bu yana açıkça yazıyor. Yazıyoruz ama toplum bunu yaşayarak öğrenir.

30 Mart seçimlerinden sonra yaşanan kaos süreci esasen önümüzdeki 5 yılda yaşanılacak sürecin ziplenmiş halde toptan yaşandığı bir süreç oldu. 7 Haziran’da toplum bu sürecin cezasını kısmen kesti. Ancak muhafazakar seçmen kitleleri halen yaşadıklarını tam olarak kavrayabilmiş değil. Zaten doğası gereği muhafazakarlar, ve muhafazakarlık tüm dünyada yaşanan süreçleri geç öğrenmeyi, daha çok dirençli olmayı ifade eder.

Bu nedenle AKP’ye oy veren %40’ın yaşayarak öğrenebilmesi için biraz daha zamana ihtiyacı olacak. Bu arada AKPnin %40’ı öğrenecek diye gidişatı gören ve alevin sıcaklığını hisseden progresif kesimlerin bu gidişatı kısaltma imkanları var. Bunun için son düzlüğe girdik. Önümüzdeki on gün içinde onların yağacağı üç kritik hamle Türkiye’nin yaşayarak öğreneceği acı tecrübelerin bir kısmın önleyebilir.

Öncelikle değişimci insanların ne yapması gerektiğini yazmadan önce bir uyarıyı açıkça ifade edelim. Eğer AKP tek başına iktidara gelirse Türkiye’de Tunus gibi bir süreç yaşarız. Bunu yaşamak istemiyorsak AKP’nin tek başına iktidara gelmemesi gerekiyor. Türkiye’de geçişler devrimle değil dönüşümle olur/olmalı. Eğer bu toplum halk devrimi gibi bir kaosu yaşamak istemiyorsa, Ukrayna, Suriye gibi olma riskini engellemek istiyorsa bu seçimde AKP’ye gidecek oyları ne yapıp edip engellemesi gerekiyor.

Türkiye’nin kaosa doğru itildiğini gören insanların yapması gereken üç acil şey:

1) Seçimlere on gün kaldı. Bu on günde ulaşabildiğiniz kadar insana ulaşın, AKP’ye kesinlikle oy verecek insanları ikna etmeye uğraşmayın. Onlarla zaman kaybetmeyin.  Ancak AKP’ye oy vermeyi düşünen kararsız kitlelere, nazınızın geçtiği insanlara ulaşın. Yüksünmeyin, hatırınızı koyun ortaya, aklınızı, kalbinizi, her şeyinizi koyun. O insanları ikna edin AKP’ye oy vermelerini önleyin. Eğer ısrarla halen AKP’ye oy vereceklerse engeller çıkarın sandığa gitmesinler.

Bu mesele ülkenin ve çocuklarınızın geleceği için önemli. Ne olur, çocuklarınızın bedeni bir yunan adasının kıyısına vurmasın istiyorsanız, sizler de Suriyeliler gibi Yunanistan’da Bulgaristan’da mülteci durumuna düşmek istemiyorsanız, bunu yapın ve bir toplumun intihara sürüklenmesini önleyin. Çevrenizden sadece bir kişiyi bile AKP’ye oy verdirmezseniz inanın bu ülke için büyük bir iş yapmış olacaksınız…

2) Bulunduğunuz seçim bölgesindeki son seçim sonuçlarını inceleyin. Hangi parti kaç oy farkıyla milletvekili çıkarmış. Bu veriye göre oyunuzu kullanın. Bu seçimin CHP’si MHP’si kalmadı. Dolayısıyla eğer bulunduğunuz seçim bölgesinde son vekili CHP çıkaracaksa CHP’ye MHP çıkaracaksa MHP’ye oy verin. Twitteri interneti takip eden insanlar zaten bu rakamları kolayca bulabilir. Girin araştırın ve son oy hakkınızı bu yönde kullanın. Bu bir kurtuluş mücadelesidir.

Bu mesele piknik yerinde sırtınıza yapışan keneyi çıkarmaya benzer. Kene sırtınıza yapışmış, yan tarafta piknik yapan aileden biri size “ben doktorum” diye size tavsiyelerde bulunuyor ama siz “O doktor CHP’li” diye tavsiyeyi dinlememezlik edebilir misiniz?

Bu mesele topluma yaşışmış bir virüsü temizleme meselesidir. Toplumsal intiharı önleme meselesidir. Bu nedenle artık CHP’si MHP’si kalmadı. Bu keneyi sırtımızdan kim çıkaracaksa ondan yardım istemek durumundayız…

3) Sandıklara sahip çıkın. AKP kaybettiğini gördü. Geçen seçimde sosyal medyanın iyi organize olması sayesinde oy çalamadılar. Oy çalamayınca 9 puan düştüklerini gördük. Bu nedenle seçim günününüz boşaltın. Hiç bir aktivite koymayın ve Oy ve Ötesi gibi sandık bekçilerine üye olun. Gözlemci olun ve AKP’nin oy çalmasını önleyin….

EMRE USLU

 

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...