Her tarafta harâb eller, baykuşlara bayram.
İrâdelerde çatırtı, ruhlarda müthiş şok,
Târihi yağmaladı bir düzine tâlihsiz;
Değerler altüst oldu, mukaddesât sâhibsiz,
İrâdelerde çatırdı, ruhlarda müthiş şok.
Şair vatanına bakınca yüreğinde ki yangınları bu dizelerle dile getirmişti.Okuduğu bu şiir yıllardır aşina olduğu bir şiirdi ama daha önceleri sadece okumuştu hisssedememişti.
Evet hissetmek başka bir hal başka bir boyut.Nasıl ki gözleri görmeyen birine kırmızı gülün rengini anlatmak ne kadar mümkünse hissetmeyen birinin kalbini titretmek ,burnunun sızlamasını sağlamak mümkün değildi.
Koku alma duygusu olmayan birine gülün o bülbülü kendine aşık eden başını dödüren kokusunu rahiyasını anlatmak vede hissettirmek ne kadar zor ve de imkansızsa, aynen, kalbinde bazı duyguların yeşermediği yada hayat bulmadığı kişilere bazı şeyleri anlatmak hele ki o şeyleri hissettirmek imkansızdı.
Aşkı yaşamamış, yüreğinde ki yangın bedenindeki tüm hücreleri kavurmamış , yandıkça yanmanın hazzına varmamış, yanarken bedeni ve kalbi, ruhunun bahçelerinde güller açmamış , susuzluğunu okyanuslardaki suyla, açlığını tuzlu ekmekle gidermemiş, bazen kandan irinden deryaları elinde ki Sevgi merhemiyle, bazen ateşten denizleri çıra odunundan ve mumdan harçlarla yaptığı yürek gemisiyle geçmeye azmetmemişlere zordur aşkı anlatmak.
Evet zordur, insanlara hissettirmek.
Bazen hissseder gibi davranırlar….hani senin bir çocuk safiyetiyle davet ettiğin okullarında,sevgi çiceklerini göstermek için yaptığın gezilere katılmışlardı…..hani senin bu sevgi çiçeklerinin güzelliklerini kendi ülkeninde görmesi adına, fedakar Anadolu insanının alın teriyle ve gözyaşlarıyla büyüttüğü o çiçekleri onların görmesi ve dokunması adına yaptığın olimpiyatlara davet etmiştin…..hani yurtlar evler müesseseler,okuma salonları ,etüd merkezleri kurup vatanın çocuklarına sahip çıkmış ve onlarıda oralara davet etmiş açılışlar yaptırmıştın…..hani aç açabilidiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun , kalmasın el uzatmadığın bir mahsun gönül demiş ve sağcı, solcu,Alevi,Sünni,Ermeni ,Rum , Hristiyan , Yahudi, Süryani diye ayıretmemiş herkese yüreğini açmıştın…hani herkesi kendi konumunda kabul etmiş ve kimseye önyargı vede acabalarlar yaklaşmamıştın ve herkesi kendi konumunda kabul etmiştin.
Evet sen bütün bunları yaparken sadece insanı değerlerin , kalbinde ki Allah inancının ,kendine rehber edindiğin Peygamberinin ve Ashabının hayatlarını kendine ölçü ve örnek alarak yapmıştın.
Amacın ne ülkeyi ele geçirmek ne bazı makamlara gelmekti.
Amacın ne para kazanmak ne villalarda yaşamaktı.
Amacın ne keyif çatmak ne şan söhretti.
Ama gel gör ki bir paslı bıçak saplanmıştı kardeş dediklerinin eliyle yüreğine.
Galiba kardeş darbesi , yolunda olmaya çalıştığın Peygamberlerin acı bir sonuydu.
Varsın olsun..
Sen adına hicret de, onlar ajanlık koysun adını
Varsın olsun..
Sen adını himmet de, onlar zorla bağış koysun adını
Varsın olsun..
Sen adına hizmet de, onlar terör örgütü desin.
Varsın olsun
Sen adını sevgi koy, onlar nefretle dolsun
Varsın olsun
Sen cennet asa baharlar hayal et onlar cehennem çukurlarında dolaşsın.
Varsın olsun..
Baykuşa çifte yalı bülbüle zindan düştü
Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü
Dizelerinde ki bülbül ve mazlum sen olasın….
Sen değilmiydin
Hey gidi günlerde ki acıyı ve ızdırabı anlatana hasretle kulak kesilip bizde yaşarmıyız ki diyen.
Sen değil miydin ?
Bilal’in göğsüne konulan kayalar altında ”Ehad ,Ehad” haykırışına imrenip göğsünle tüm zorlukları göğüsleyecem diyen.
Sen değilmiydin ?
Vucudum da para kadar ok ,kılıç,mızrak yarası yok ama şimdi yatakta can veriyorum deyip ağlayan Koca Halidin hayatını kendine rehber edinen, Onun peşinde koştuğu Şehadetin peşinde koşan.
Sen değil miydin ?
Anan babam sana feda olsun deyip, sen hayattasın ya bundan sonra bütün belalar bana güzel, değil mi ki sen yaşıyorsun Ya Resulullah diyen Nesibe olma hayalleriyle büyüyen.
Sen değil miydin ?
Tüm yakışıklılığına ve delikanlılığına ,onca imkan ve bolluklar içindeyken Medine’ye hicret eden sonunda Uhud’da Peygamberini korumak için boynunu uzatıp can veren ,gömülürken elbisesi yetmeyen sade avret yerleri kapatılıp öyle gömülen Musab olmanın hayalleriyle bugünlere gelen.
Sen değil miydin ?
Bu Dünya iki sultanan dar gelir diyen Yavuz’un torunu.
Sen değil miydin ?
“Ya ben bu İstanbul’u ya İstanbul beni fethedecek “ diyen Fatih’in torunu.
Sen değil miydin ?
Saçlarım kadar başım olsa Hak yoluna olsun feda diyen Üstad’ınının talebesi.
Sen değil miydin ?
Çıktık dikenli yollara bir daha dönmeyi döneklik biliriz diyenin kardeşleri.
Madem öyle dedin ve madem bunlara hazır olarak çıktın bu yola..
Yüz defa hançerlensende bağrından
Yüz defa dost bildiklerin sana ihanet etsede
Yüz defa vefa beklediklerin vefasızlık etsede
Yüz defa tüm dünya üstünede gelse
Yüz defa ölümle
Yüz defa zülümle
Yüz defa korkuyla tehdit edilsende sen bunlara sadece gülüp geçeceksin ve;
Rabbine şükreceksin.
Sana, Davaya imanını vede bağlılığını görenlerin sana Haşhaşi deli demesine
Rabbine şükredeceksin.
Sana yaptığın güzellikleri için terörist denilmesine
Rabbine şükreceksin.
Herkesin paraya ,makama , kadına kul olduğu bu günlerde “gel hadi musluk akıyor sende doldur kovanı “ diyenlere “hayır ben Allahitan korkarım “ dediğinde “safa bak hele” denilmesine.
Rabbine şükredeceksin, kendi kavmi tarafından anlaşılmayan Medine’ye Hicret eden Peygamberinin izinde insanlık için hicret eden sana ajan denilmesine.
Uzun lafın kısası kardeşim, madem inanıyorsun ki doğru yoldasın.
Ve bu yola girerken sen zaten bunları bilerek vede kabul ederek bu yola girmiş
Baştan herşeyi kabul etmiş,
Hiç bir şeyi beklemememeyi kendisine dustur edinmiş bir beklentisiz olmayı kendine hedef olarak koymuşsun.
O zaman…
Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin !
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Ve sen yine hülyalar kurup dudaklarında bu mısralarla işine bak.
Tıpkı rüyâlarda olduğu gibi diril, gel!
Beyaz atının üzerinde bir sabah erken;
Gözlerim kapalı rûhumda seni süzerken
Tıpkı rüyâlarda olduğu gibi diril, gel!
Türkülerini söyleyerek ve sana düşen vazifeyi hakkıyla yerine getirerek.