Hergün yeni bir olay ve kaosla uyanıyoruz ülkede.

Bugün sabah haberlere baktığımda ilk karşıma çıkan Eskişehir ve Manisada artık kanıksadığımız ve niye ve ne amaçla yapıldığı belli olan, cemaate ve bunca baskı ve tehdite rağmen cemaate destek veren hayırseverlere yapılan bir operasyondu.

Özellikle 2 fotoğraf karesi çok dolaşıyordu sosyal medyada. İki başörtülü bayan ellerine kelepçe takılmış bir halde ekip arabasına bindiriliyordu.

Sosyal medyada bu iki resim üzerinden çok sayıda paylaşım ve mesaj yayınladı. Hatta hastage açıldı Başörtüsünekelepçe adıyla.

İlk başta, eskiden kalan reflekslerim bende de herkesin attığı mesajları aklıma getirdi. Fakat biraz mantıkla ve yaşadıklarımızdan aldığımız dersle sakin bir halde düşününce aslında bu söylemin yanlış ve sakat bir söylem olduğuna kanaat getirdim.

Şöyleki:

Bu süreçte öğrendiğim en büyük ders bizlerin genlerine işlenmiş olan bir şekli islamiyet ve şekli dindarlık meselesiydi.

Bu süreç, ortaokul ve liseyi imam hatipte okumuş, dindar ve muhafazakar bir aileden gelmiş olan benim , bazı şeylerde gerçekten sığ ve şekli bir kafa yapısına sahip olduğumun farkına varmamdı.

Evet her ne kadar bağnaz ve yobaz seviyede inançlarım ve takıntılarım olmasada , diplerde bir şekli müslümanlığın olduğunu ve bu sürecin en büyük faydasının bu şekli Müslümanlığın yıkılması olmuştur.

Yani biz eskiden inkar etsekte

Her başörtülüyü ahlaklı,

Her namaz kılanı dürüst,

Her ağzında Allah kelamı olanı iyi insan zanneder ve inanırdık.

Bu şekli ön kabullerimizin acı tokatlarını son 2 yıl içinde yaşadığımız ve şahit olduğumuz olaylar ile , tabiri caizse bir cerrahi müdahelye tabi tutuldu ve alındı kendi adıma.

AKP zihniyetin en büyük zararı dine ve dindara verdiğini her kesim söylüyor. Fakat ben, AKP’nin dindar kesmin içinde bir ur olan bu şekli dindarlık urunun temizlenmesi adına bir kemoterapi seansı olduğuna ve bunun uzun vaadede çok sağlıklı bir dindar ve Müslümanlık inancının oluşturacağına inanıyorum.

Bu nedenlerle bugün başörtülü 2 kişinin ellerine kelepçe takılmasını,Başörtüsüne kelepçe olarak takdim edilmesinin hala o şekliciliğin bir kırıntısı olduğu kanaatindeyim.

Doğru olan;

Masumlara kelepçe

Doğru olan;

Hayırseverlere kelepçe olmalıydı.

Zira, başörtüsüne kelepçe dediğiniz zaman yarın mayolu yada mini etekli ama masum olan suçsuz insanlara aynı muamele yapıldığında , mayoya kelepçe mi , mini eteğe kelepçe mi diyecez.

Hayır doğru olan şekiller üzerinden bir hüküm değil haller üzerinden bir hükümdür.

Biz bu süreçte başörtülü olduğu halde nasıl alçakça yalanlar atanları.

Biz bu süreçte başörtülü olduğu halde nasıl hayasızca iftiralar atanları gördük.

Ve bizler 28 şubat sürecinde de başı açık olup nasıl ahlaksızca ve insafsızca işler yapanları da gördük.

Bu nedenle mesele başörtüsü yada başka bir şekil meselesi değil.

Mesele

Masumiyet

Mesele hakkaniyet

Mesele

Haksızlığa karşı duruş

Mesele

Kim olursa olsun haksızlığa uğrayan yanında olma.

Mesele

Şekil ve inanca bakmaksızın haklının yanında olma ve hakkını savunma.

Eğer bu yaşadıklarımız bizde bulunan eski hastalıkları ve bozuk düşünceleri temizlemeye tedavi etmeyecekse daha çok bedel öderiz ne yazık ki.

Bu nedenle kanaatim odur ki şekiller ve inançlar üzerinden savunmaları bırakıp, hak hukuk ve demokratik kazanımlar üzerinden meselelere yaklaşmazsak , geçmişte ve şuan yaşadığımız acılar ve ödediğimiz bedeller boşa gitmiş olacaktır.

Umarım genlerimize zamanla işlenen bu sakat duygu ve düşüncelerden kurtuluruz.

Belkide bu sürecin ülkede yaşayan her kesime en büyük faydası bu şekilçilikten kurtulmak olacaktır.

Zira bu şekilcilik sadece Muhafazakar kesimde değil , aynı zamanda toplumdaki hemen hemen her kesimde olan bir hastalık.

Başörtüsü , başı açık değil….Ahlaklı, Ahlaksız

Bıyıklı ,top sakallı değil…dürüst, yalancı

Sol görüşlü, sağ görüşlü değil…. güvenilir , güvenirlir değil.

Alevi Sünni değil…. İnsan olup olmama meselesi.

Gerisi teferruattır.

Gerisi hallolur.

Bunun için en önemli mesele asgari müşterek olan İNSAN olma ve İNSANİ DEĞERLERE sahip olma mesesinde buluşmamız ve bunu referans almadır.