Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesi temel bir soruyu gündeme getirdi. Elçi polis kurşunuyla mı yoksa terörist saldırısıyla mı öldürüldü.

Medyada yer alan haberlerin derlemesinden bu konuda bir tahmin yapmak mümkün olacak kadar bilgi yer aldı.

Buna göre olay şöyle gelişti: önceki gün kent merkezindeki Bağlar ilçesinde devriye görevi yapan polis ekibine Beyaz Toros’tan yapılan silahlı saldırı sonrasında, Diyarbakır Emniyeti, PKK grubuna yönelik takip başlattı. Bu araçta bulunan saldırganların Sur ilçesindeki PKK gruplarıyla bağlantısının tespit eden polis, dün öğle saatlerinde bir taksi içindeki şüphelileri yakalamak için operasyon başlattı.

 Sur mahallesine yakın bölgede başlatılan operasyon sırasında, sivil polis ekibi, içinde takip edilen şüphelilerin bulunduğu bir taksiyi çevirdi. Taksi içindeki şüphelilere yönelik gözaltı işlemi yapmaya hazırlanan polis ekibine araç içinden ateş açıldı. İlk ateşte aracın yolcu kapısı tarafında bulunan polis memuru şehit olurken, yaralanan diğer polis de hastanede can verdi.

 Araçtaki şüpheliler, ilk anda taksiden inerek Sur Semti’nin içine doğru kaçmaya başladı. Bu sırada basın açıklaması yapan Elçi ve beraberindekiler, Dört Ayaklı Minare’den ayrılırken polis ile iki şüpheli arasında silahlı çatışma başladı. Çatışma sırasında polis şüphelilerin arkasından ateş ederken, sokağın alt tarafında binaların yüksek bölümlerinde konuşlanmış olan PKKlılar da, kaçan şüphelileri korumak için karşı ateşe başladı.

Diyarbakır Barosu Başkanı Elçi’nin ensesinden aldığı tek kurşunla yaşamını yitirmesinin ardından yapılan ilk çalışmalarda, olayın doğrudan Elçi’ye yönelik olmadığı, iki ateş arasında kalan Elçi’ye kurşun isabet ettiği yönünde tespitler yapıldı.

 Bu sırada olayın ne olduğunu anlamaya çalışan Elçi’nin bir anda yere yığıldığı görüldü. Polislerin arkasından ateş etmesine rağmen şüpheliler bölgeden uzaklaştı. Yapılan ilk değerlendirmeye göre, kaçarken silahını da Elçi’nin ayağının dibine doğru fırlattı.

Yine medyada yer alan bilgilere göre Elçi’nin yanında görülen silahın polislere ateş eden teröriste ait olduğu tespit edildi.

Bu durumda polis vurup kaçan teröristin kaçarken bir de Tahir Elçi’ye sıkması akla yakın bir ihtimal gibi görünmüyor. O  kadar kurşunun arasından kaçmaya çalışan bir teröristin aynı anda dönüp bir de “bulmuşken Tahir Elçi’yi de vurayım” diyerek eylem yapması akla yakın bir ihtimal de değil, hayatın olağan akışına da uymuyor. Zaten görüntülerde de silahını ateş kabzasından değil, namusundan tutarak koşuyor. Dolayısıyla Elçi’nin o terörist tarafından vurulma olasılığı olasılıkların en düşüğü…

Bu durumda Elçi’nin uzaktan atılan bir kurşunla vurulma olasılığı. Otopsi raporunda da uzak atıştan söz ediliyor. Ancak bu uzaklığın ne kadar uzak olduğu belli değil. Otopsi raporunda uzak atış cesette barut izinin olmamasını ifade eder. Yani 5 metre de 15 metre de 50 metre de uzak atış demektir.

Eğer Elçi polis kurşunuyla değil de uzaktan bir suikast silahıyla öldürüldüyse bu açık bir istihbarat zaafını işaret eder. Onca kalabalığın arasında Elçi’nin uzaktan atışla öldürülmesi oldukça profesyonel bir suikastı işaret eder. Öyle ki suikastçının, Tahir Eçli sabit durup basın açıklaması yaparken değil de o karmaşa sırasında insanlar sağa sola koşuştururken uzaktan ateş ederek Elçi’ye isabet ettirmesi en profesyonel suikastçılar için bile neredeyse imkansız bir atıştır. Bu ihtimal de akla çok yakın ihtimal gibi görünmüyor..

Büyük olasılıkla Tahir Elçi olay sırasında polisi şehit edip kaçan teröriste ateş eden, Tahir Elçi’nin basın toplantısını izleyen polislerden birinin kurşunuyla öldü.

Bu konuda kanaatimizi pekiştiren verilerden biri Ahmet Davutoğlu’nun açıklaması. Davutoğlu Davutoğlu “Teröristler polise saldırmasa bu olay olmayacaktı” dedi. Bu açıklama esasen Elçi’nin polis kurşunuyla öldürülmüş olabileceğine işaret ediyor.

Ayrıca olay yeri incelemesinin yapılamaması, -çatışma çıtı açıklaması- da Tahir Elçi’nin polis kurşunuyla öldürülmüş olabileceği ihtimalini güçlendiriyor. Helikopterle gazete basan devlet isteseydi o olay yerini ablukaya alır yinede olay yeri incelemesini yapar, Elçi’yi vuran kurşun çekirdeğini bulurdu..

Bu durumda yeni soru şu: Tahir Elçi polis kurşunuyla öldürüldüyse kasten mi öldürüldü yoksa bir kaza kurşunuyla mı?

Muhtemelen bu sorunun cevabını hiç bir zaman bilemeyeceğiz. Ama kafalarımızda hep şu kuşku yaşayacak: Eğer Elçi polis kurşunuyla öldürüldüyse, o “kaza kurşunu” onca kalabalık içinde bula bula, devletin hep hedefinde olmuş bir insan hakları savunucusu Baro başkanını mı buldu?

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...