Havalar soğudu ve çetin bir kış kapımızda.
Geldi gelecek derken işte geldi. Havalar soğudu ve karla beraber ülke, uzun bir kış mevsimine merhaba dedi.
Ülke olarak soğuk kış mevsiminden daha zor ve çetin bir süreç yaşıyor. Son 2 yıldır sonbahar yaşayan ülke, şimdi çetin bir kış dönemine girdi.
Ülkemiz hem içte , hemde dışarda çok ciddi sorunlara ve tehlikelere gebe bir halde. Bir zamanların barış ülkesi ve ortadoğu halklarının gıpta ederek baktığı, demokrat, laik ve insan haklarına en azından asgari olarak saygılı ülke olan Türkiye, şimdilerde tam bir ortadoğu ülkesi görüntüsünde.
Eskiden dünyada bir terör eylemi olduğunda akıllara gelen İran ve Afganistan iken, şu sıralar dünyanın dört bir tarafından bombalama veya silahlı bir terör saldırısından sonra konuşulan ülke IŞİD ile anılanTürkiye ne yazık ki.
İçerde, kendisi gibi düşünmeyenlere hayat hakkı tanımayacak kadar zorba ve yıllardır kanayan bir yara olan Kürt meselesini, yine şiddet ve ölümlerle halledeceğini zanneden bir zihniyetin hükmü sürüyor. Bu zihniyetin topluma uyguladığı baskı ve yer yer şiddet eylemleri her geçen gün, toplumda olan basıncın artmasına ve toplumun gün geçtikçe gerildiği günleri yaşıyoruz.
Ben bu sürecin sonunun 3D formülasyonu ile sonlanacağı kanaatindeyim.
Devrim
Darbe
Diktatörlük
Evet ülke, dünyada ve Türkiye’de çok büyük ve olağan olmayan değişimler olmaması halinden bu 3 sonuctan birine doğru gidiyor kanaatindeyim.
1- Devrim
Halkın ve toplumun farklı kesimleri üzerine AKP’nin baskıları ve şiddeti devam ederse. Erdoğan ve çevresi kural bilmez ve tanımaz bir şekilde, devletin gücünü kullanarak, hukuku bir öç ve dizayn aracı olarak kullanmaya devam ederse.
Bu zihniyetin ,toplumdaki farklı sesleri kısmaya ve farklı düşünceleri yok etmeye yönelik bu baskı ve şiddeti devam ederse, bu düdüklü tencere bu basınca dayanamaz ve patlar.
Tarihimizde halkın ayaklanıp , baştakileri yerinden etme hadisesi çok vukuu bulan bir hadise değildir.
Halkımızında bu reflekslerinin çok olduğunu zannetmiyorum. Fakat bu kadar bölünmüş ve kutuplaşmış bu toplum, bu seviyeye gelirse, çok kanlı bir iç savaşa ve bundan sonrada bir devrime doğru gidebilir.
Bu, ülkede yaşayan her kesimin çok ağır bir bedel ödeyeceği bir son olur.
2- Darbe
Darbe bu ülke tarihinde defalarca olmuş bir hadise ne yazık ki. Aynı bugünlerde yaşananların benzerlerinin yaşandığı bir süreçten sonra, asker gelip el koymuştur yönetime ve ülke kapkaranlık yılları yaşayarak.Darbe sonucunda, binlerce insan öldürülerek, hapislere atılarak, işkencelere maruz bırakılarak, halkın kendi aralarından çözemedikleri olayların bedeli asker tarafından ödetilmiştir.
Askeri vesayet ülkede hep hissedilen ve bilinen bir gerçektir. Son yıllar da AKP’nin başlarda shaip çıktığı ve bununla prim yaptığı, fakat sonra “Milli orduya Kumpas kurdular” ve “aldatıldık” çarklarıyla bundan vazgeçtiği bir süreçle zayıflatılmıştı. Ancak ben, hala ordu içinde ülke de meydana gelen bu şiddet ve baskılardan rahatsız olup ve bunu bahane ederek , fırsat bulduğunda darbe yapma planları yapan askerlerin olduğu kanaatindeyim.
Ve ülkenin bu gidişatı, yani her gün asker-polis şehit haberleri, her gün bir kaç yerde sivil insanların ölümü, sokağa çıkma yasakları, basın ve medyaya bunca baskı, asker ve polislere yapılan operasyonlar, ve gittikçe dozunu arttıran devlet şiddeti, toplumda oluşan kutuplaşma ve çatışma ortamı askerin eski reflekslerini harekete geçirebilir.
Bunun olması, hem içerdeki olayların seyrine, hem de yurtdışındaki dengelerin değişimine bağlıdır. Ülkede hiç bir darbe yurdışı desteği olmadan olmamıştır. Ve bu konuda asker yine göz ucuyla yurtdışına bakacaktır.
Ama bu gidişat ve yurtdışında, her an değişen dengeler ve planlar, darbe ihtimalinin öyle uzak bir ihtimal olmadığını bize gösteriyor.
Güç ve şiddetle ülkeyi dizayn etmeye girişen Saray, bunda askerle ortak hareket etmeyi düşündüğünü zannediyorum. Bu konuda, göstermelik olarak askerin yeşil ışık yakabileceğini ama son tahlilde gücü elinde tutan askerin, iktidarı paylaşmayı istemeyip , Sarayı devre dışı bırakmak isteyeceğini düşünüyorum.
Sarayın, halkın desteğine güvenmesi en büyük hatası olur. Ve Sarayın bu ortaklığı yaparak, halkı ezmeye devam etmemesini umuyorum.
Zira bunun sonu askerle bir birek güreşine girme olacaktır ve bu bilek güreşinde güçlü olan askerdir.
Sonuç olarak, Saray halkı ezme konusunda orduyla işbirliğine girerse , bu sonunda darbe olan bir sürece girmek anlamına gelir. Ve bu uzak bir ihtimal olarak görülmüyor şuan.
Zira şuan orduda darbe planları yapılıyor olsa bile, bundan haberi olamayacak kadar, paralel peşinde koşan ve taşımacılık yapan bir MİT var ülkede. Ve bu MİT’in, olacak şeylerden haberinin olabileceğini zannetmiyorum.
3-Diktatörlük
İlk 2 madde olmaması halinde, yani Sarayın bu baskıcı ve zorba uygulamaları devam etmesi,
Ne halktan , ne de ordudan buna bir itiraz gelmemesi halinde, Saray , başkanlık kılfına sarılmış bir diktatörlük kuracaktır ülkede.
Tek adamın kararlarının, kanun olduğu.
Tek adamın ihaleleri dağıttığı.
Tek adamın halkın giyimine, yediğine , içtiğine, hayat şekline karar verdiği, Saddam Hüseyin Irak’ı , yada Hüsnü Mübarek Mısır’ı gibi olacaktır ülke.
Tüm medya havuz medyası,
Tüm kanallarda Saray ve muhteşem icraatlerini veren ilizyon kutusu,
Dünyadan kopuk,
Dikta bir ortadoğu ülkesi olacaktır Türkiye.
Sarayın, bu ihtimalin çok uzak olmadığını, düşündüğünü zannediyorum. Ve bu kadar rahat ve fütürsuz hareket etmesini de buna bağlıyorum.
Bu konuda batının Saraya bu rolü vermek istiyor olabileceğinide düşünüyorum. Zira batı için önemli olan kontrol edilebilir olmasıdır. Eğer diktatörlükle idare edilen bir Türkiye, batının çıkarlarına hizmet edecekse ve buna göre plan ve projelerini yapmışlarsa, batının bu konuda çok itiraz edeceğini zannetmiyorum.
Belkide batı, demokratik bir Türkiye’den daha çok diktötörlükle yönetilen bir Türkiye’nin işlerine yarayacağını düşünüyordur. Heleki bu diktatör, zaafları olan ve batının elinde çok sayıda kozunun olduğu biriyse.
Bu nedenlerle , Türkiye’de bir diktatörlük rejimininde olabileceğini uzak bir ihtimal olarak görmüyorum, zira hali hazırda , zaten adı konmamış bir döktatörlük ülkede hüküm sürmekte.
Burda fark, tamamiyle adının konması ve artık bunun bir rejim değişimiyle ilan edilmesi olacaktır.
Evet bu 3 sonun bizi beklediği kanaatindeyim.
Tabi büyük bir değişiklik ve hadise ile , bugünün oyun kurucularının konumları ve pozisyonları değişmezse.
Her durumda ülkeyi çok zor günler bekliyor.
Ve bu kış çok soğuk gececek.