Yolsuzluk operasyonlarına “kumpas” ya da “darbe”diyenlere,dönemin Mali Şube Müdürü Yakub Saygılı’nın cevabı var.
Yayınlayacağım görüşlerini, daha önceki beyanlarından derledim. Zira şu anda cezaevinde bulunduğu için, sesini yeterince duyuramıyor.
1) 17 Aralık hükümete darbeydi: Bu soruşturma, MASAK raporu ve ihbarlar değerlendirilerek 2012 yılının Eylül ayında, Rıza Sarraf liderliğindeki grubun, örgüt halinde suç işlediği şüphesiyle başladı ve bu eksende devam etti. Rüşvet, altın kaçakçılığı, suçtan elde edilen geliri aklama, resmi belgede sahtecilik, fuhuşa aracılık gibi suçlara ilişkin ciddi ve somut deliller elde edildi. Soruşturmanın hiçbir aşamasında, dokunulmazlığı bulunan şahıslarla ilgili delil toplama çalışmasına girilmedi.
Soruşturma sürerken Rıza Sarraf liderliğindeki grubun Zafer Çağlayan’a, Muammer Güler’e, Egemen Bağış’a ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’a elemanları aracılığıyla milyonlarca lira, dolar ve euro gönderdiği tespit edildi. Soruşturma savcısı Celal Kara’nın talimatı üzerine, dokunulmazlığı bulunan 3 bakan ile ilgili eylemler, ayrıca bir rapor halinde düzenlenerek Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi. Söz konusu rapor, TBMM Başkanlığı’na sunulan fezlekeye esas teşkil etti.
2) Zamanlama mânidardı: 25.10.2013’te gerçekleşen 3,5 milyon dolarlık bir rüşvet alışverişinin, Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından görüntülenmesi esnasında, şüphelilerin takip ekiplerini fark edip, fotoğrafladıkları, ilgili bakana durumun iletildiği, akabinde, bu fotoğraflar üzerinden görevlilerimizi ve soruşturmayı deşifre etmeye çalıştıkları anlaşılmış ve derhal soruşturma savcısına iletilmiştir. Savcı, deşifre ihtimalini göz önüne alarak hemen soruşturmanın operasyona hazır hale getirilmesi talimatını vermiştir. Operasyon mahalli seçimler öncesine özellikle denk getirilmemiş, şüphelilerin takip edildiklerini anlamaları üzerine aciliyet kazanmıştır.
3) Hedef Halk Bankası’ydı: Hedef banka değil, banka Genel Müdürü’dür.
4) Ayakkabı kutularını ve para sayma makinelerini polis koydu: Ayakkabı kutularındaki paralara ilk defa 17 Aralık 2013’te, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın evindeki arama sırasında değil, yaklaşık 14 ay süren teknik takip çalışmaları esnasında, daha önce de rastlanmıştır. Rüşvete konu paraların, Nuriosmaniye’deki ofiste, şüpheliler tarafından 42 numara ayakkabı kutularına yerleştirilerek, taksi ile Anadolu Yakası’ndaki bahse konu kamu görevlisinin evine teslim edildiği, tespit edilmiş, 15 seferde gerçekleşen bu naklin, 9’u görüntülenerek kayda alınmıştır. Bunların 2’sinde ise, polisiye uygulama ile ayakkabı kutuları açılmış, dolar ve euro’ların fotoğrafları çekilmiştir.
“Para sayma makinelerini polis koydu” iddiası doğru değildir. Zaten ikametin sahibi, ifadesinde para sayma makinelerinin kendisine ait olduğunu belirtmiştir.
5) Süleyman Aslan parayı, Osmancık ilçesinde inşa ettireceği İmam Hatip Lisesi için kullanacaktı: Bahse konu paralar, Rıza Sarraf tarafından, şüpheliye, 15 seferde gönderilen rüşvet paralarıdır. Bunların ancak bir kısmı ev aramasında bulunup, el konulabilmiştir. Paranın bir bölümüyle şüphelinin konut aldığı tespit edilmiş- tir. Kaldı ki, bahse konu İmam Hatip okulunun yapımını İl Özel İdaresi üstlenmiş, 18 Aralık 2013’te ihalesi ger- çekleşmiştir. Süleyman Aslan’a ilk rüş- vetin gittiği 2012 Aralık ayında ise İmam Hatip Lisesi’nin ne ihalesi ortadadır, ne de projesi. Ayrıca TCK’ya göre, rüşvet suçundan sağlanan maddi menfaatin nasıl kullanıldığı, suçu etkileyen bir konu değildir.
6) Operasyonu Cemaat yaptırdı: Soruşturma, Rıza Sarraf grubunun 2010-2011 yıllarında, Rusya’ya sokarken yakalattıkları milyonlarca doların kara para olabileceği şüphesi üzerine, Rus makamları tarafından, Türkiye Cumhuriyeti makamlarına resmi yazı gönderilmesi üzerine başlamıştır. Soruşturmanın başlangıcında rüşvet suçuna dair, bilgi veya emare yoktur. Teknik takip çalışmaları sürerken rüşvet suçu fark edilerek soruşturmaya dâhil edilmiştir.
7) Soruşturma UYAP’a kayıtlı değildi: Soruşturmanın UYAP’a kaydedilmeden gerçekleştirilmesi teknik olarak mümkün değildir. Bahse konu soruşturma 2012 yılında 120653 sayısı ile kayda girmiştir. Bu soruşturmada, 30 farklı mahkemeden alınmış 100’e yakın karar bulunmaktadır. Bilindiği üzere savcılık, mahkemeden taleplerini UYAP üzerinden yapar. UYAP’a kayıtlı olmayan bir soruşturma ile ilgili bir konunun savcılık tarafından mahkemeye sevki veya mahkeme kararı alınması teknik olarak imkânsızdır.
Bugünler de geçecek. Taşlar yerine oturacak. Yolsuzlukları takip eden Mali Şube Müdürü Yakub Saygılı, bir gün Namuslu Bürokrat Ödülü’nü alacak.
6 OCAK’TA DAVA BAŞLIYOR
25 Aralık operasyonunun davası 6 Ocak 2016’da başlıyor. Davası derken, şüphelilerin yargılanacağı sanılmasın, Mali Şube Müdürü Saygılı darbecilikten, casusluktan, anayasal düzeni yıkma teşebbüsündendolayı mahkemede hesap verecek. Saygılı, yargılama esnasında, yolsuzluk ve usulsüzlükler hakkındaki bütün delillerin ortaya çıkacağını söylüyordu: “Dava açıldığında, bizim hazırladığı- mız 25 Aralık fezlekesi aleni olacak. Tam 1005 sayfalık fezleke. Yüzlerce GB’lik dinleme ve izleme kayıtları kamuoyuyla paylaşılacak. 25 Aralık dosyasının fezlekesi ve tüm ekleri, artık beni tutukladıkları dosyanın delilleri oldu. Bunlar, olayın iddia edildiği gibi bir darbe değil, buz gibi bir yolsuzluk olduğunun ispatı. Fezlekeye yansımayan yüzlerce tape mevcut. Dava baş- ladığında, muhatap herkes duruşma salonuna gelecek. Kimler mi? Paraları sıfırlayamayanlar, Etiler Polis Okulu arazisini iç edenler, Etiler Polis Okulu’na bu yolu açan belediye görevlileri, 10 milyonu getirmesine rağmen kabul edilmeyip kucağa oturacağı söylenen kişi, havuz medyasına para toplayan arkadaş, Çin malı evrak kıyma makinesini istemeyen şahıs, ‘Urla’ya bide yapalım mı?’ diyen…”
Bakalım, her önemli davada gördüğümüz gibi, burada da gizlilik kararı mı alınacak? Gazetecilerin izleyip, haber yapması engellenecek mi? Gerçi, bu yolsuzlukları yazacak kaç gazete kaldı ki!
Nazlı ILICAK- ÖZGÜR DÜŞÜNCE
Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.
Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...