Ülke, 2 yıldır devam eden bir sürecin içinde.
Bu sürecin bir tarafında, Hizmet hareketi, bir tarafında da AKP görülüyor ilk bakışta. Ama daha sürecin ilk başında dile getirdiğimiz, “mesele AKP-Cemaat meselesi değil .” tezi, süreç ilerledikçe daha da net ortaya çıktı ve haklılığı ispatlandı yaşananlarla.
AKP, sürecin daha başında, özellikle meselenin AKP-Cemaat meselesi görüntüsü verilmesini istedi ve bunda da başarılı oldu. Zira bu görüntü ile, ilerde ezmek ve yok etmek istediği kesimleride, cemaat ile savaşta, kendi saflarında tutmayı amaçladı ve bunuda başardı.
Süreç ile görüldü ki, Hizmet Hareketi, ne yazık ki, halk tarafından yanlız bırakıldı ve halk, taraf olarak AKP’yi seçti kendine.
Peki, halk neden AKP’nin tarafında durdu ve Hizmet Hareketi’ni yalnız bıraktı ?
Ve AKP’nin Hizmet Hareketi’ni yok etme projesinde, AKP’ye destek verdi ?
Bu meselenin, çok derin analiz edilecek, sosyolojik ve psikolojik bir konu olduğuna inanıyor, ve bu meselenin ilerde, doktora ve araştırma konusu olacağını düşünüyorum.
Bugün bunun, benim penceremden analizini yapmak istiyorum.
Hizmet Hareketi’nin yalnız kalmasını 10 madde ile açıklayabiliriz.
1 – Yıllarca baskı gören muhafazakar kesimin, AKP ile kazandığı kazanımlarını kaybetmemek istemesi.
Evet, bu ülkede, muhafazakar kesimler ve dindar insanlar, yıllarca baskı ve zulüm ile bastırılmaya çalışıldı. En basitinden, dinin bir vecibesi olan başörtüsü konusu ile, dindar kesimdeki insanların okumaları, üniversiteye gitmeleri, askeri alanlara ve en basit askeri yemin törenlerine alınamamaları ile halk, çok itildi kakıldı.
AKP ile bunların son bulması ve yıllarca kendi değerlerine uzak bir yaşantısı ile görüntü veren liderlerden sonra, kendi gibi namaz kılan, dilinde Allah olan bir lidere kavuşmuş olmakla adeta bir zafer kazandığına inanan halk, bunu kaybetmek istemedi. Yanlışlarına ve günahlarına rağmen, “ama”lı bahanlerle aslında AKP’yi değil, kendi kazanımlarını korumak adına, Hizmet Hareketi’ni yalnız bıraktı.
2 – Hizmet hareketi, toplumda bir burjuva cemaat görüntüsü vermesi.
Bunun böyle olmadığını en yakından bilen, varoşlarda bir memur çocuğu iken elinden tutulan biri olarak söylemek zorundayım ki, toplumda böyle bir kanı ve görüntü vardı.
Hizmet Hareketi’nin, başarılı öğrencileri özellikle ön plana çıkarması ve bunlarla gündeme gelmesi, işadamı ve esnaflarda, hali vakti yerinde olan zengin insanların çoğunun bu hareketin içinde veya destek veriyor gibi görünmesi, halkta hizmet hareketinin bir burjuva ve üst tabaka insanlarla ilgilenen bir Cemaat olduğu algısını meydana getirdi.
Bu algı, Cemaat’in ulaşamadığı, bazende ulaştığı insanlarda içten içe bir kin ve hased birikmesine neden oldu.
“Kafası çalışan öğrencileri alıyorlar, parası olanlarla ilgileniyorlar .” söylemleri ortaya çıktı zamanla. Ve bu algı sonucunda halk, AKP’yi kendisine daha yakın ve daha kendisinden kabul etti. Bunun sonucunda,AKP- Cemaat tercihinde, AKP’yi tercih etti.
3 – Hizmet Hareketi’nde, özellikle AKP iktidara geldikten sonra ortaya çıkan güç zehirlenmesi.
Hizmet Hareketi’nin, AKP iktidarıyla, devletin her kademesinde etkin hale gelmesi ve elde ettiği güç, toplumda, zamanla cemaatte bir güç zehirlenmesine sebep olduğunu algısına sebep olduğunu görüyoruz.
Bunun haklılık payının olduğunu ve buna karşı kendi cemaatini bizzat, Hocaefendi’nin uyardığını, 2007-2008 yıllarındaki bamtellerini dinlediğinizde sizlerde göreceksiniz. O zamanlar Hocaefendi, “cemaat milliyetçiliği” kavramını kullanmış ve bunun bir güç zehirlenmesine sebep olduğunu, bunun cemaate zarar vereceği uyarısında bulunmuştu.
İşte bu güç zehirlenmesi ve bazı cemaatteki insanların, Cemaat’i kullanarak bazı makamlara ve bazı kazanımlara ulaşma adına bu gücü kullanması, halkta görülmüş ve bu halkta alttan alta bir Cemaat’e kine neden olmuş olabilir. Devlet içinde yönetimde AKP olsada, bazı makamlara gelme konusunda Cemaat’in etkili olduğu meselesi, Cemaat’teki bazı insanlarında yaptıkları hatalarla birleşince, ihale cemaate kalmış oldu bu süreçte.
İşte bu görüntü, halkta bir Hizmet Hareketine antipati duymaya sebebiyet vermiştir. Bunun sonucunda da halk, iktidarı elinde tutan AKP’nin tarafında durdu cemaate karşı.
4 – Diğer cemaattelerin ve hareketlerin hasedleri.
Hased konusu bu süreçle anlayabildiğimiz bir konu. Hasedin bazen insana bir kafirin yapmayacağı şeyleri yaptırabileceğini bu süreçle gördük.
Her cemaat ve cemaatteki insanlar, kendi cemaatlerini sever ve onun en başarılı cemaat olması ister, buda normal bişeydir. Fakat, Hizmet Hareketi’nin, Türkiye’deki tüm cemaatlerden farklı ve daha etkin olması, diğer cemaatlerde bir hasedin oluşmasına ve bunun sonucunda cemaatin yalnız bırakılmasına şahit oluyoruz.
Türkiye’de toplumun büyük bir kısmı, ya bir cemaate mensup, yada bir cemaate sempati duyuyordur. Bunu bilen AKP, daha sürecin başında, tüm cemaatlerin kendisine biat etmesini sağlamış, ve cemaatlerin tabanlarındaki insanların, AKP- Cemaat kavgasında, AKP tarafında olmasını sağlamıştır.
5 – Hizmet Hareketinin, din anlayışı ve ahlaki hassasiyetleri topluma ağır gelmesi.
Bu meselenin formülüze edilmiş hali, “çalıyor ama çalışıyor.” olarak karşımıza çıkmakta.
Yüzde 99’unun, hırsızlığın haram olarak kabul edildiği İslam Dini’ne mensup olduğu ülkede halk, hırsız olduklarını bildikleri halde, o hırsızlara destek vermesi, toplumun dinden ve dinin getirdiği ahlak anlayışından ne derece uzak olduğunun en açık göstergesi.
İşte bu derece dinin özünden ve ahlak yapısından uzaklaşmış olan halk, kendisini hırsızlara karşı yanında olmaya çağıran Cemaat’e olumlu cevap vermemiştir.
Bunda, hem Cemaat’in daha düne kadar AKP ile yan yana görüntü vermesi ve bu hırsızlıktan, halkında kendince bir menfaatinin olmasıda etkili olmuştur.
Sebep ne olursa olsun, halk Hizmet Hareketi’nin hem dini, hemde ahlaki olarak koyduğu çıtayı yüksek gördü ve çıtası daha düşük, bazende hiç seviyesi olmayan AKP’nin yanında yer aldı.
6 – Hizmet Hareketi’nin, halkın seviyesinin üstünde işler yapması ve bunun, AKP tarafından Cemaat’e vurma adına kullanılması.
Hizmet Hareketi, ülkedeki en entellektüel ve okumuş kesime sahip cemaattir. Bu birikim ile Cemaat, toplumun hiç gündeminde olmayan ve olamayacak olan, bazılarınında bilmedikleri için karşı çıkacağı konularla uğraşması ve faliyetler içinde olması, AKP tarafından cemaate saldırı argümanı olarak kullanıldı.
Mesela dinler arası diyalog konusu, Hizmet Hareketi ile ülke gündemine girmiş bir konudur. Bu konu aslında, ta Peygamberin Medine dönemine kadar giden ve yapılan bir faliyet olmasına rağmen, dini sadece namaz ve Kur’an okuma olarak gören halk, böyle bir konuyu bilmediği için, anlaması ve buna destek vermesi sağlanamamıştır. AKP, zaten eskiden beri faklı bir yolla dine hizmet edileceğine inandığı için, Cemaat’ten bu konuda ayrı düşmüş ve bunun destekçisi olmamıştır. Gerçi bazen destek veriyor gibi görünmüştür konjektürün gereği olarak ama, asla buna inanmadı ve destek vermemiştir.
İşte AKP, Cemaat ile karşı karşıya gelince, bu konuyu ve başörtüsü meselesi gibi, furuatı bilmeyen halka teferruat olarak yutturma örneğindede gördüğümüz gibi, Cemaat’e saldırma silahı olarak kullanmıştır böyle meseleleri.
Cemaat, her ne kadar bunun dinde ve Peygamber’in hayatında olduğunu anlatmaya çalışsada, halk tek düzlemde denileni anlıyor, kabul ediyor. Bunu bilen AKP, bu konu ile yani saldırma bahanesi olarak dini bir argümanı kullanarak, cemaati toplumun nezdinde yalnızlaştırmıştır.
7 – Hizmet Hareketi’nde meydana gelen yakın körlüğü.
Bu süreçle, Hizmet Hareketi’ndeki insanlar, çok acı bir şeyi farkettiler. O da, en yakın akraba, kardeş, anne, baba ve çevrelerini, kendilerini anlatamamışlar ve kendilerinin yaptıkları bu işlerin doğru olduğuna inandıramamış olmalarıdır.
Kendi kardeşine ve babasına, hicret etmesini, insanlığa hizmet etmesini anlatamamış olduklarını gördüler hareketteki insanlar. Zira, AKP kendilerine terörist, haşhaşi, hain, ajan derken, kendi akrabaları ve kardeşleri, bu konuda AKP’ye destek vermişlerdir.
AKP’nin en büyük vaat olarak, Cemaat’i bitirme diye girdiği seçimlerde, kendi annesi, babası, kardeşi, akrabası AKP’ye destek vermiştir.
Bununla, Cemaatteki arkadaşlar, dünyanın en ücra köşelerindeki insanların kalblerine girdiklerini ama, ne yazıkki, kendi kardeşlerinin kalblerine giremediklerini, onlara kendilerini anlatamadıklarını, onlara ne kadar uzak olduklarını gördüler. Bu çok büyük bir sorundur, ve bu süreçle bunun acil çözüme kavuşması gerektiğini Cemaat görmüş oldu.
İşte, bu süreçle, kendi dünyalarına girmiş, ve hayatlarına dokunmuş olan AKP’yi, kendi çocuğununda içinde olduğu Cemaat ile mücadelesinde desteklemiştir halk ve cemaati yalnız bırakmıştır.
8 – AKP ‘nin Diyanet Camiası ile Cemaat’i karşı karşıya getirmesi.
Özellikle Erdoğan’ın, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın programında yaptığı konuşmasında, en üst perdeden, Hocaefendi’ye ve cemaattekilere, tekfir söylemiyle saldırması ve bunu Diyanet Camiasındaki, tüm müftü ve imamlara alkışlatılması, toplumu Diyanet- Cemaat tercihine zorlamıştır.
Toplum, arkasında namaz kıldığı, dini meselelerde sorularına cevap aldığı, içten tamamiyle yozlaşmış ve çürümüş olmasına rağmen, şekli olarak karşısında bulduğu Diyanet’i, Cemaat ile savaşta AKP’nin yanında görünce, tabiki Cemaat’i değil, AKP’yi tercih etti ve Cemaat’i yalnız bıraktı.
9 – Halkın içindeki korku.
Evet AKP, 13 yıllık iktidarı sonucunda çok ciddi bir güce sahip olmuştur. Bu o derece bir güç ki, AKP’nin izni olmadan, tek bir ihale, tek bir maden ocağı, tek bir devlet teşviki alınamaz olmuştur.
Bu nedenle, sermaye kesimleri AKP-Cemaat kavgasında, paranın kaynağı olan AKP’den yana tavır almıştır.
Bu korku ve güçün etkisi, en büyük sermaye guruplarından, belediyede işe girmek isteyen halka kadar sirayet etmiştir. Artık, basit bir belediyede kadroya gelmekten, devlette bir makama gelmeye kadar,her şeyde, AKP’ye biat etme ilk ve tek şart haline getirildi. İşte bu, bazen makam, bazen para, bazen maişet derdi korkusu, halkın AKP-Cemaat kavgasında, AKP tarafında olmasını ve haklı olduğunu bildiği halde Cemaat’i yalnız bırakmasına sebep olmuştur.
10 – Hizmet Hareketi’nin geçmişte verdiği Devletçi olma görüntüsü.
Hizmet Hareketi’nin en bilinen özelliği, devletin başında hangi iktidar olursa olsun, aynı seviyede yakın olması ve iyi geçinmesiydi.
Devletin acımasız zulmüne ve baskılarına maruz kalmış kesimler, geçmişte bu baskılar olurken yanında görmediği ve devletin yanında gördüğü Cemaat’in, bugün devlet tarafından kendisine yapılan zulme karşı yardıma çağırmasını, bu kesimler samimi bulmadı ve olumlu yanıt vermediler.
İşte AKP, bu argümanı çok iyi kullanarak, ” benim sizinle işim yok, benim hedefim Cemaat .” diyerek, toplumdaki bu kesimleri cemaate karşı yürüyen bu savaşta, en azından tarafsız olmalarını sağlamıştır.
Ama süreçle anlaşılmıştır ki, bu zulüm ve baskılar sadece Cemaat’e değil, AKP’ye karşı olan herkese yapılacak ve yapılıyor. Ama, bu argümanı AKP çok iyi kullanarak Cemaat’i yalnızlaştırmıştır.