Görmez’in milyonluk makam aracından beri eleştirilerin hiç bitmediği Diyanet İşleri Başkanlığı son günlerde yaptığı çıkışlarla birlikte tepkilerin de odak noktası haline gelmiş vaziyette. Önce bir Alevi ile evliliğe verilen fetva ile başlayan tepkiler son olarak ensest içerikli bir soruya verdiği fetva ile zirve yaptı.

Diğer yandan son günlerde gündeme gelen diğer benzer olaylarla birlikte değerlendirince bunun planlarının bir parçası gibi görüyorum. Mesela çocuk pornosu indiren ilahiyatçı profesör haberi ardından gelen bir dernek yöneticisinin tecavüz vak’ası ile birlikte düşününce Diyanet’in tartışmalara yol açan fetvaları arasında bir ilişki olduğu açığa çıkıyor.
Nasıl bir ilişki olabilir sorusuna verebileceğimiz cevap aslında Siyasal İslamcı kalemlerin Diyanet’i savunmalarında gizli.
Yandaş yani Siyasal İslam kalemlerinin hep birden Diyanet Kurumunu savunmaya çalıştıklarına hiç bir zaman inanmam. Çünkü kendimi bildim bileli Siyasal İslamcılar, Diyanet İşleri Başkanlığı kurumunu, laik devlet ile bağdaştırdıkları için ezelden beri karşılar. Savunmalarına dikkat ederseniz “Diyanet içine sızmış paraleller ” cümlesini kullanıyorlar. Yani öznelerin de yine Paralel var.
Öte yandan Diyanet sürekli fetvalar ile gündeme gelmiyor. Ara ara yapılan yolsuzluklar yada lüks tüketimlerde haber oluyor. Önümüzde ki günlerde Diyanet işleri kurumuna bir yolsuzluk operasyonu yapılırsa hiç şaşırmam.
Böyle bir operasyon yapıldıktan sonra geriye artık bir tek şey kalıyor ki oda Diyanet İşleri kurumunun kapatılması gündeme gelecektir. Bahane de hazır, her derde deva olan paralel yalanı ile güya Diyanet tamamen paralel yapının işgali altında ve bu kurum temizlemeyle bitmez en iyisi kapatılmalı argümanlarını bol bol işleyeceklerdir. Ensest fetvasına tepkiler gelir gelmez hemen paraleller demeye başlamışlardı.
Diyanet işlerinin kapatılmasından sonrada verilecek mesajlar bile şimdiden belli. Zaten laik devlet kurumuydu hep bu miras altında kaldı. Paralel yapıda ele geçirdiği için kapatılıp milli ve dini bir kurum açılmalı denilecektir.
Kapatılma amacı Milli bir kurum için mi? diye sorabilirsiniz.
Başta da dediğim gibi Siyasal İslamcılar, Diyanet işleri başkanlığından hiç bir zaman haz etmediler. Savundukları zamanlar oldu diyebilirsiniz ama dikkat ettiyseniz savundukları sadece Görmez’di.
Kapatılmasında kısa ve uzun vadeli iki amaçları olduğunu söyleyebilirim. Kısa vadede Başkanlık referandumu öncesinde gerçek dini ve milli bir kurum kuracağız söylemleri içinde muhafazakar kesimin oylarını arttırmak. Bu konuda yandaş kalemlerin özellikle Saray için Cumhurbaşkanlığı Külliyesi söylemlerini arttıracağını düşünüyorum. Külliyeye bağlı milli ve dini bir kurum varlığı AKP’nin muhafazakar tabanında karşılık bulacaktır.
Uzun vadeli planları içerisinde ise yine Başkanlık sonrasında Halifelik tartışmaları bile şimdiden başlamış durumda iken hali hazırda tüm İslam alemine hitap edebilecek bir kurum olduğunu gösterebilmek.
BOP planları çerçevesinde Suudi Arabistan’ın bölünüp Mekke, Medine bölgesinin Vatikan tipi bir devlet olacağı biliniyor. Böyle bir yapılanma gerçekleştiği zaman bu devletin muhtemel bir başkanı değil konseyi olacaktır. Konsey içerisinde bu kurumun varlığı da çok önemli olacaktır.
Görmez’in geçen haftalarda önce İran’a sonra Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaretlerin de ileride böyle bir oluşum için alt yapı kurma çabalarının olduğunu da söylersek abartmış olmayız. Görmez’in özellikle Sünni-Şii mezhep çatışmalarına karşı verdiği mesajlarda önem arz ediyor. Her ne kadar Suudi-İran gerginliği yaşansa da bunun devletler kademesinde bir savaşa yol açmayacağı belli. Zaten bu gerginlik de İran yada Arabistan’dan ziyade Suriye ve Irak’ta etkili olacağıdır. Çünkü Suriye ve Irak’ın bölüneceği Kürt Sünni ve Şii devletlerinin kurulacağı BOP planlarından biliyoruz. Böyle bir gerginlik Suriye ve Irak’ta ki ayrışmayı körükleyecektir.
Öte yandan eğer bir halifelik olacaksa o zaten sadece Sünni dünyanın halifesi olmayacaktır. Elbette hem Şii dünyasına hem de Sünni ülkelere hitap edebilecek bir Halife olmalıdır.
Diyanet İşleri Başkanlığının tamamen lağvedilip yeni isimlerle yola çıkacaklarını da düşünmüyorum. Özellikle Görmez’i harcamazlar. Ancak dediğim gibi Saray’a bağlı yeni bir oluşum olarak sadece yönetim kademesinin ve bazı işlevlerinin değişeceğini tahmin ediyorum.