PKK savaşı batı illerine yayar mı?

Bu sorunun hükümet yanlısı havuz medyası tarafından suiistimal edilip “Emre Uslu PKK batıda da terör yapsın” şeklinde yorumlanarak aleyhimde kullanılacağının farkındayım. Zaten onların amacı ne ülkenin güvenliği, ne ölen çocuklar, ne sokağa çıkamayan Kürtler, ne de şehit olan askerler ve polisler. Havuz medyasının tek amacı ve tek derdi var. İktidarda kalabildiği kadar kalabilmek, ihalelerden aldıklarıyla milletin malını parasını çalabildiği kadar çalmak…

Bu yüzden bu yazıyı –ister suiistimal etsinler ister etmesinler- onlar için yazmıyorum. Türkiye hakkında kaygısı olan, gelişmeleri merak eden, ve her gün PKK’nın yeni savaş konseptini anlamak isteyen, bu bağlamda, “eskiden PKK Güneydoğu’da savaşa başlasa batıdaki metropolleri de yangın yerine çevirirdi, araç yakar, bombalar patlatırdı şimdi Diyarbakır’da Sur’da ve diğer birkaç yerde şehir savaşı yaşanıyor ama PKK’nın batıdaki sempatizanları bir şey yapmıyor neden?” diye sorup merak eden Türk ve batılı okurlar için yazıyorum.

Bu sorunun basit bir cevabı yok. Ama bölgede süren savaşı yakından izlersek bu savaşın PKK’nın daha önceki savaşlarından farklı bir savaş olduğunu hemen görürüz. Örneğin PKK daha önceki yıllardan farklı olarak bu sefer sadece batıda değil Güneydoğu’nun bir çok şehrinde de savaşmıyor. Hatta tüm Diyarbakır’da bile savaşmıyor. Aksine sadece lokal mahallelerde savaş yürütüyor.

Dolayısıyla bu PKK için yeni bir savaş tipi. O halde konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayacak sorular şunlar: PKK yani savaş türüyle neyi amaçlıyor? Eski savaşı modelini neden sürdürmüyor?

PKK’nın yeni savaş modeli aslında 2012 yılından beri hazırlandığı serhildan modelini hayata geçirmek için geliştirdiği, Ortadoğu’da IŞİD ve diğer örgütlerden öğrendiği taktiklerin uygulandığı bir model. Devlet PKK ile görüşürken, Öcalan PKK’ya emir göndermiş militan sayısını 50 binlere çıkarması talimatı vermişti. Bu bilgi AKP ve MİT’in bilgisi ve izni dahilinde Kandil’e gitmesine rağmen AKP siyasi gerekçelerle, oy için, PKK’nın büyümesine göz yumdu.

Öcalan’ın PKK’nın çözüm sürecinde daha da güçlenmesini istemesinin ana nedeni şuydu: Eğer devlet istediği özerklik modeline izin verirse bu konu çatışmadan çözülecek. Eğer izin vermezse özerklik modelini uygulamak için model şehirler seçilerek buralarda uygulamaya geçilecek. Esasen bu modelin kendi içinde bir dönemden beri bazı yerlerde uygulanmaya çalışıldığı da biliniyor.

PKK’nın özerklik modelini bir süredir uygulamaya koyduğu, KCK Asayiş ekipleri oluşturup, sokaklarda denetimler sağladığı pilot bölgeler bugün kuşatma altındaki Sur, Silopi gibi yerlerdi. PKK çözüm sürecinde o modeli uygulamak için buralarda yoğunlaştı.

Haliyle savaşın buralarda yoğunlaşmasının nedeni şu: Devlet PKK’nın özerklik modelini ortadan kaldırmak için pilot bölgelere savaş açtı. PKK ise bu alanları savunuyor.

PKK’nın önünde iki opsiyon vardı. Devlet saldırıya geçince alanları boşaltıp eskiden yaptıkları gibi devlet çekilince geri gelebilirlerdi. Ya da savaşı daha geniş alanlara yayarak devleti zor durumda bırakmak isteyebilirlerdi. PKK bunu ikisini de yapmadı.

Birincisini yapmamasının nedeni şu: Eğer PKK özerklik ilan edilmiş ve fiilen uygulamaya konulmuş pilot bölgeleri terk ederse PKK’nın tüm planlarını üstüne kurduğu yeni stratejisi çökmüş olacaktı. Yani halk “özerklik çocuk oyuncağı mı, polisin zırhlı aracını görünce kapatılıp, görmeyince açılacak bir oyuncak mı” diye düşünmesin diye başlatılan fiili uygulamayı savunuyorlar. Yani özünde devlet bu mahallelerden PKK’lıları temizleyebilirse özerkliği de temizlemiş olacak.

Esas karmaşık soru PKK savaşı neden daha geniş alanlara yaymıyor sorusu.

Öncelikle, PKK kış koşulları gereği savaşı dağlara ve kırsala yayamaz. Bu nedenle zorunlu olarak şehir savaşı yürütmek zorundalar.

Savaşı diğer şehirlere yaymamanın nedeni ise hem lojistik/askeri sınırlılıkla ilgili hem de ulusal ve uluslararası dengelerle ilgili.

PKK Kuzey Suriye’de kuruduğu otonom yapıyı koruyup güçlendirmek için güçlerinin önemli bir bölümünü oraya kaydırmış durumda. Özellikle ABD’den gelen silahlarla IŞİD’e karşı ABD’nin gönüllü askerliğini yapıyor. Bu nedenle ülke içindeki güçleri sınırlı. Onun için de, Murat Karayılan’ın da dediği gibi Türkiye içindeki savaşı konsantre bölgelerde sürdürmek zorunda.

Uluslararası dengeler bakımından ABD’den aldığı desteğin kesilmemesi için savaşı tüm Türkiye’ye yaymıyor. Ancak Rusya’dan gelecek destek karşılığında da bir bölgede savaşı sürdürerek Ruslara da göz kırpıyor. Bu nedenle Suriye’deki dengeler değişene kadar PKK’nın bölgedeki savaşı lokal kalacaktır.

Ulusal dengeler açısından da bir noktada PKK –ABD’nin de bastırması/Arabuluculuğuyla- masaya yeniden döneceğini biliyor/bekliyor. Esasen bunu istiyor. ABD’nin arabuluculuğunda bir çözüm masası istediğini gizlemiyorlar. ABD açısından eski müttefiki Türkiye ile yeni müttefiki PKK’nın bir masada buluşturulması bölgesel dengeler açısından kaçınılmaz görünüyor. PKK bunu bildiği için, tüm köprüleri yakmadan, savaşı batı illerine ve tüm Türkiye geneline yaymak istemiyor.

Ayrıca batı tarafından “terör örgütleri listesinden çıkarılması” gündeme gelen bir örgütün bu fırsatı tepmek anlamına gelecek şekilde savaşı tüm ülkeye yayması mantıklı değil. Bunun yerine PKK lokal alanlarda uzun süre direnerek, devleti zor durumda bırakmak istiyor. Eğer şartlar değişirse baharda tutumunu yeniden gözden geçirecektir…

 

 

 

 

 

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...