AKP ve Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen gazeteci Hakan Albayrak hükümetin son dönemdeki İsrail politikasını eleştirdi.

‘Müstakil gazete’ adıyla yeni gazete çıkaran Albayrak, “İsrail’le normalleşmede anormalliğe dönüş alametleri” başlıklı yazıda Erdoğan, AKP ve yandaşlarının İsrail söylemlerini eleştirdi.

Tabi hemen bu eleştirilerini eleştiri anlamayın sakın. Hakan Albayrak’ın eleştirisi yönteme ve söyleme.

Yani, ” israil ile yakınlaşın ama bunu çaktırmayın, “dost” demeyin “müttefik” deyin.” Millet uyanmasın modunda eleştiri.

İŞTE O YAZI

Hükümet, ileri sürdüğü üç şartın yerine gelmesi halinde İsrail’le ilişkilerin normalleşeceğini ilan etmişti. O üç şart yerine gelip de ilişkiler normalleştirilirse bunda bir fevkaladelik görmeyiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye-İsrail yakınlaşması” ve hele AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in “Dost devlet İsrail” söylemleri ise normalleşme değil anormalliğe dönüş istidadı gibi algılanmaya müsait olmaları ve de Erdoğan / AK Parti taraftarlarının kalplerini İsrail’e karşı yumuşatabilmeleri bakımından tedirginlik verici ve yadırgatıcı.
Benimsenen söylem, seçilen kelimeler önemli. İsrail’le münasebetler hususunda “normalleşme” yerine “yakınlaşma” dediğinizde ve üstüne bir de sıcacık “dost” kelimesini eklediğinizde, Ankara’nın Telaviv’le içli dışlı olduğu günleri özlediğiniz intibaını uyandırıyorsunuz. Bugün “yakınlaşma” ve “dost” denilebiliyorsa yarın “müttefik” ve hatta “stratejik müttefik”, dahası “yüksek düzeyli stratejik müttefik” de denilebilir. Konya semalarını Filistin ve Lübnan’a dehşet yağdıran İsrail Havva Kuvvetleri’nin idman sahası haline getirme süreci de böyle başlamıştı. Tam olarak bu kelimelerle: “Yakınlaşma”, “dost”.
Normalleşmenin sınırı nedir, ne olmalıdır? Türkiye’den Netanyahu vasıtasıyla özür dileyen İsrail şayet Mavi Marmara şehitlerinin ailelerine hatırı sayılır miktarda tazminat ödemeyi de kabul eder ve –en önemlisi- Gazze’ye ablukayı kaldırırsa Mavi Marmara öncesine dönülmeli; “One Minute” öncesine değil. Konya semaları İsrail jetlerine Mavi Marmara’ya saldırıdan evvel kapatılmıştı. Akdeniz’de ABD ve İsrail’le müşterek deniz tatbikatı geleneği de ondan evvel sona erdirilmişti. İstihbarat işbirliği de hakeza.
Yalnız bir şey var ki, onda “One Minute” sonrasına / Mavi Marmara öncesine de dönülmemeli: Mayıs 2009’da (“One Minute” çıkışından üç ay sonra) Türkiye-Suriye sınırındaki mayınları temizleme işinin kime verileceği tartışmasında şahit olduğumuz gibi, Siyonist işgal rejimine ‘makuliyet’ atfetmek.
Hülasa: İsrail’le münasebetler normalleştirilecekse “Normalleşiyoruz normalleşmesine de, Allah bunların belasını versin” havası içinde normalleştirilmelidir. Mayışmayalım hemen.
(Normalleşmeden umulan veya umulduğu iddia edilen “stratejik menfaatler”le alakalı mülahazalarımızı ileriki günlere bırakıyoruz. Nasipse diyerek.)