Erdoğan neden bu kadar sinirli ve stresli.

Evet, Erdoğan’ın her konuşması ve her kameralar karşısına çıkışında bağırması, tehditler savurması, insanlara hakaret etmesi, içinde bulunduğu psikolojinin ve gergin halin nişanesi.

En son Erdoğan’ın hakaret ve tehdit etmeden konuştuğuna ne zaman şahit oldunuz.

Ben hatırlamıyorum.

Aşk ve sevgi kelimeleriyle özdeşlemiş Mevlana’nın, şeb-i aruz törenlerinde yaptığı konuşmada bile, sinirli ve tehditler savuruyordu sağa sola.

Şimdi beraber düşünelim

Ülkedeki en tepe nokta olan Cumhurbaşkanlığı makamındasınız.

1150 odalı sarayınız var.

Saray yavrusu köşklerde yaşıyorsunuz.

Her biri milyon dolarlık lüks arabalarınız var.

Kendinize ait milyon dolarlık özel uçağınız var.

Etrafınızda pervane olan insanlar var.

Şan var, şöhret var, para var, itibar var.

Yani bir insanın isteyeceği her şeye ve daha fazlasına sahipsiniz.

Ama

Mutsuz, sinirli, gergin, stresli ve her gün birilerine saldırıyor ve hakaretler, tehditler savuruyorsunuz.

Peki neden.?

Neden bunca olan imkan ve ve lüks sizi mutlu etmiyor.

Bunun bir kaç nedeni olabilir kanaatimce.

1- Korkuyor

Erdoğan’ın çok güçlü ve sert çıkışlar yaptığına bakmayın, zira Erdoğan tüm tek adamlarda ortaya çıkan, kimseye güvenmeme, herkesten ve her şeyden korkma ve şüphelenme hastalığına düçar durumda.

Korkuyor, etrafında kendisini seviyor gibi görülen insanların bir gün kendisini terkedeceğinden.

Korkuyor, bu günlere gelirken kendisinin yaptığı gibi, yol arkadaşlarınında kendisini satacağından.

Korkuyor, kapatmaya çalıştığı hukuksuz işlerinin er yada geç ortaya çıkacağından.

Korkuyor, işlediği hukuksuzlukların, yaptığı zulümlerin, attığı iftiraların bir gün kendisine döneceğinden.

Korkuyor, kendince bahanelerle bastırmaya çalıştığı ve Allah için yapıyorum diye kendini ikna etmeye çalıştığı eylemlerin gerçekte ne için yapıldığını Allah’ın bildiğinde.

Ve bunun öyle yada böyle hesabını vereceğinden.

Korkularıyla baş edemiyor ve korkuları yüzünden sinirleniyor. Zira korkularını kontrol edemiyor.

1150 odalı sarayda bile yaşasa, kendisini yapayalnız hissediyor.

Kendisini şiddetle seven insanların, bir gün gerçekleri öğrendiğinde sevgilerinin büyüklüğü kadar nefret edeceklerini biliyor ve bundan korkuyor.

2- Vicdanının sesini bastıramıyor.

Erdoğan, imam Hatip lisesine gitmiş, din eğitimi almış ve ahireti, hesabı, mizanı, cennet ve cehennemi bilen biri.

Bu dünyada ki mahkemelerden kurtulsada,

Bu dünyada insanları bir şekilde kendisine inandırsada,

Yaptıklarının yanlış ve günah olduğunu biliyor. Bunu bilmesi nedeniyle, bağırsada, etrafındakiler kendisinin doğru yaptığını söyleselerde, kalbindeki vicdanın sesini susturamıyor.

Her gece aklına yaptıkları geliyor;

Anne karnında annesiyle ölen çocuk,

Babasından kaç bayramdır ayrı kalan kız,

Atılan yalanlarla yurdundan yuvasından olan insanlar,

Buzdolabında yavrusunun cesedini saklayan analar,

Şehit evladının tabutuna sarılan babalar gözlerinin önüne geliyor.

Vicdanını susturamıyor.

Herkesi ikna etsede, vicdanını ikna edemiyor. Ve o vicdan her yanlız kaldığında kulağına bunları nasıl yaptın diye fısıldıyor.

3- Kendisini bekleyen sonu biliyor.

Erdoğan, bu gün için kurduğu düzenin sürdürülebilir olmadığını biliyor.

Bunca baskı, bunca akan kan, bunca huzursuzluk, bunca göz yaşı, bunca gerilim ile bu ülkenin yönetilemeyeceğini biliyor.

Tüm ülkeye sahip olsada, tüm makamları ele geçirsede, tüm istediklerini bu gün için yapabiliyor olsada, bu halin uzun sürmeyeceğini biliyor.

Ülkenin er yada geç, kendisinin kurduğu bu düzeni yıkacağını ve bunun altında kalacağını biliyor.

Dünyanın içinde bulunduğu ve iletişimin bu kadar geliştiği günümüzde, hayallerini kurduğu diktatörlük rejiminin kurulamayacağını O’da biliyor.

Bu nedenle, bu gün kendisinin silah olarak kullandığı hukukun, bir gün mutlaka kendisine doğru döneceğini biliyor.

Hukukun önüne çıktığında, bu gün kendisinin etrafında olan insanların, ilk olarak kendisini satacağınıda biliyor.

Zira kurduğu düzenin nasıl bir menfaat düzeni olduğunu en iyi kendisi biliyor.

Bu gün menfaatleri adına kendisinin saflarında yer alan ve ateşli savunuculuğunu yapan gazetecilerin, yazarların, hakimlerin, savcıların, akademisyenlerin, trollerin menfaatlerine zarar gelmesi durumunda nasıl kendisini satarak, kendisine  ihanet edeceklerini biliyor.

Ve bu gerçekleştiğinde, tutunacak tek bir dalının bile olmadığını biliyor.

Ne milyarlarca dolarlık serveti. Ha yurt içinde olmuş, ha yurt dışında farketmez.

Ne yurtdışında, yine menfaatler üzerine kurulmuş dostluklar.

Nede en yakınında bulunan insanlar, o gün geldiğinde kendisine el uzatmayacak ve faydası olmayacak bunuda biliyor.

Bunu bildiğinden ve bu sona doğru gittiğinden dolayı, ve bunu engelleyemediğinden dolayı Erdoğan çok stresli ve sinirli.

Zira her geçen gün kendisini bekleyen sona doğru gittiğini düşünüyor ve bunu engelleyemiyor olması strese sokuyor kendisini.

4- Cemaatin bunca baskı ve tehditlerine rağmen dik durmasını hazmedemiyor.

Özellikle cemaate yapılan onca baskı ve tehditlere rağmen, cemaatteki insanların

Dimdik duruşu.

Haram lokma yemedim değişi.

Allah var gam yok !, haykırışı.

“Hapiste yatarız, Rezanın önüne yatmayız” baş kaldırışı.

Yeni yeni projeler ve okullar açışı.

Darbe vurdukça daha da güçlenişi.

Etrafında, cemaatteki insanlar gibi inanan ve temiz kalmış tek bir insan olmayışı.

Onca tehditlere rağmen, Hocaefendi’nin, “istediğinizi yapın dimdik bulacaksınız bizi ” meydan okuyuşu.

“Özür dileyin” demelere karşı, anaların, “sütümü helal etmem !”, eşlerin “boşarım” demeleri, alimlerin, “bir müslüman münafıktan özür dilemez” deyişini hazmedemiyor.

Evet tüm bu yaşananlar ve dik duruş, dengelerini sarsıyor taraftarlarının.

Ve bunu gören Erdoğan, artık cemaati bitiremeyeceğini ve bu girdiği savaşı kaybedeceğini biliyor ve görüyor.

Bu nedenle.

Mezarlığın önünden geçerken korkmamak için şarkı söyleyen insan misali, paralelleri bitirdik, dünyayı onlara dar ettik şarkıları söylüyor.

Ama Erdoğan’da farkında ki, bu şarkılar kendi taraftarlarınıda baydı ve artık pek inandırıcı bulunmuyor.

İşte bunlardan dolayı Erdoğan çok stresli ve sinirli.

İşte bunlardan dolayı herkesimi ve herkesi tehdit ediyor.

Yel değirmenleriyle savaşıyor.