Bülent Arınç troliçelerden söz edince birden bire siyasi literatürümüze yeni bir kavram eklendi. Troliçe, Bülent Arınç’ın da işaret ettiği gibi AKP ve genelde başörtüleri sayesinde bu dönemde köşe kapmış, kadın yazar ve aktif sosyal medya kullanıcısı AKP’lilere deniyor.

Troliçeler entelektüel birikimlerinden ziyade kadın halleriyle pazar çığırtkanları gibi parti savunuculuğu yapmalarından dolayı köşe kapmış tipler. Yazılarındaki ana fikir ve duruşlarındaki temel özellikleri başörtüler dahil, din, iman gibi kutsal kavramları liderin önüne kırmızı halı yapmaktır.

Troliçeler liderleri fikir değiştirdikçe fikir değiştiren, dün ak dediğine bugün çekinmeden, ve en önemlisi utanmadan, kara diyebilen yazar takımıdır. Bunlar için temel tek ölçü liderin ne dediğidir.

Troliçelerin fikri tutarlılıkları daha çok direk dansına benizyor. Fikri duruşları bir direğin (liderin) etrafında dans eden direk dansçıları gibi durum ve şarta göre kıvrak hareketlerle şov yapmaktan ibaret. Haliyle direk eğilip büküldükçe savrulmaları bu yüzden. Yoksa kendi içinde tutarlı bir eğriyi takip ediyorlar…

Troliçe kavramı konusunda sözlüklerde ilk entryler 2011 yılında yapılmış. Genlede ilk entryler apolitik entryler. Ancak troliçe kavramına, en azından benim bildiğim kadarıyla, siyasal anlam yükleyip Bülent Arınç’ın kastettiği anlamda ilk kullanan kişi gazeteci Tuncay Opçin’dir.

Geçen eylül ayında Opçin’in twitlerinde rastladığım “troliçe” kavramını ben de sık sık kullanmış, bu kavramı tuttum demiştim. Belli ki Bülent Arınç’da artık sosyal medya kullanıcılarının günlük dilin bir parçası olarak kullandığı troliçe kavramından sosyal medya aracılığıyla haberdar oldu.

Zaten kavramın kullanılış ve en sık tüketiliş yeri de sosyal medya. Belli ki Bülent Arınç’da bilinçli ve planlı olarak çıktığı o TV programında bizzat sosyal medyanın çok duyarlı olduğu “troliçe” gibi kavramı tercih ederek, açıklamalarını yine sosyal medyanın çok duyarlı olduğu 17:25 de paylaşarak bu kavramların yerleşmesini ve tartışılmasını istiyor…

Haliyle troliçeler bu tutumdan rahatsız oluyor. Bülent Arınç “troliçe” kavramını kullanıma sokarak kendi siyasi kariyeri açısından iyi mi yaptı kötü mü yaptı bilemem. Zir troliçelere bulaşmak trollere bulaşmaya benzemez. Bu troliçeler Kabataş’da hiç olmayan bir kavgadan yalan üretip tüm Türkiye’yi kandıracak kadar ilkeden yoksunlar. Ancak hiç Arınç, hiç olmazsa ahir ömründe Türk kültür dünyasına yeni bir kavram sokarak bu ülkeye hizmet etmiş oldu…

 

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...