On gün önce, Danıştay 8. Dairesi, daha önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nden alınan maden ocağı ruhsatlarını Başbakanlık’ın iznine bağlayan Başbakanlık Genelgesi’nin yürütmesini, ‘maden ruhsatları’ yönünden durdurdu.
Bunu yorumladığım yazımla ilgili İstanbul Mali Şube’nin eski Müdür Yardımcısı Yasin Topçu’dan çok ilginç ve çarpıcı bir mektup aldım.
Yasin Topçu, madenlerin nasıl talan edildiğini 25 Aralık fezlekesinedayanarak anlatıyor.
Polemiğe yol açmamak için mektuptaki isimleri kaldırdım, zaten kimler olduğunu biliyorsunuz.
Soygun mekanizmasını anlatan mektubu özetleyerek yayımlıyorum.
***
“Sayın Mehmet ALTAN,
Selam ve saygılarımı sunarım.
20.01.2016 tarihli ‘Kayıt dışı devlet’ başlıklı köşe yazınızı beğeniyle okudum.
Danıştay 8. Dairesi’nin verdiği karara konu olan genelge ve uygulama alanı ile ilgili irdelediğiniz konu oldukça dikkat çekici.
Yazınızda sorduğunuz iki sorunun cevabına somut örnek teşkil edecek olayı size yazmak istedim.
-Danıştay’ın hukuka uygun bulmadığı bu düzenleme neden yapıldı?
-Bundan kimler menfaat sağladı?
-Maden ‘ruhsatını’ aynen hazinenin kupon arazileri gibi Başbakanlık’a bağlamak kimin aklı?
***
Bu soruların cevabı, darbeye teşebbüs iddiasıyla tutuklu yargılandığımız 25 Aralık soruşturmasına ilişkin düzenlediğimiz 1005 sayfalık fezlekenin (297-384) sayfaları arasında somut bir olayda karşılaşılan durumlarda gizli.
Konu özetle şöyledir:
-İstanbul Sultanbeyli Paşaköy mevkiinde ormanlık bir arazide ‘kuvarsit’ adı verilen ve cam yapımında kullanılan bir maden ürününü çıkarmak üzere, anılan yere maden ocağı ruhsatı almak isteyen bir şahıs, yaklaşık 7 yıl boyunca ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına başvurmasına, üstelik bir milletvekilinin de bu projede ortak olmasına ve onun nüfuzunu da kullanmasına rağmen bir türlü anılan yer için ruhsat alamaz.
-Ruhsat almasına engel teşkil eden nedenler ise anılan yerin;
I) Ormanlık arazide bulunması ve evvelce anılan yer için Orman İl Müdürlüğü’nün olumsuz yönde rapor vermiş olması,
II) Terkos Gölü su toplama havzasında bulunması,
III) Yeni yapılan çevre yolu ve yerleşim yerine yakın olması,
IV) Doğal sit arazisi olarak ilan edilmesinin planlanması,
V) Arazide ‘endemik bitki’ türlerinin bulunması nedeniyle bitki örtüsü ve doğal dokuyu tehdit eden bir proje olmasıdır.
Yani devletin 5-6 ayrı birimi burada bu maden ocağına izin vermez. (Belediye, İSKİ, Orman Genel Müdürlüğü, Sancaktepe Belediyesi)
***
2012 baharında aynı şahıs, iktidar nezdinde etkili bir şirketin sahibi ile tanışınca ve 10 milyar dolarlık bu işe yarı yarıya ortaklık teklif edince, 7 yıldır önünde dağ gibi büyüyen engeller tuz buz olur.
Neden? Çünkü siyasal iktidar nezdinde çok etkili iş adamının bu konuda gizli ortakları olacaktır ve bu ortakların da yatırımcılara tamamen duygusal nedenlerle yardımcı olma alışkanlıkları vardır.
Peki, kimdir bu gizli ortaklar?”
Bildiğiniz çarpıcı isimler.
Yasin Topçu devam ediyor:
“Bu gizli ortakların marifetleri ve el yordamıyla, evvelden öne sürülen engeller ve olumsuz raporlar çöp olur ve anılan yere kuzu kuzu ruhsat verilir.”
Yetkinin verilmesini sağlayan imkân, Danıştay’ın bozduğu genelge sayesinde gerçekleşir.
***
Ülkenin nasıl talan edildiğinin çarpıcı bir örneği bu…
Boşuna dünya yolsuzluk endeksinde tepetaklak aşağıya gitmiyoruz.
Siz burada saklamaya çalışsanız da soygun bütün dünyadan görülüyor.
Haber Kaynağı: MEHMET ALTAN / ÖZGÜR DÜŞÜNCE