Ankara’da meydana gelen ve hepimizi derinden sarsan terör olayının üzerinden 1 gün geçti ama onlarca gelişme yaşandı ki neredeyse başımız döndü.

Terör saldırısının üzerinden 5-6 saat geçmişti ki faalin YPG’li Salih Neccar olduğu açıklandı. Bugün sabah saatlerinden itibaren de bazı gözaltı hadiseleri yaşandı ve kamuoyuna faili hakkında açıklamalarda bulunuldu.

Fakat işin tuhafı AKP’liler haricinde hiç kimse inanmadı. Çünkü açıklamalar içinde o kadar çok soru işareti var ki herkes sormaya başladıkça inandırıcılığını yitirdi. Çünkü daha önce de Ankara Garında yapılan eylemde önce PKK dediler sonra kokteyl bir örgüt olduğunu söylediler. Halbuki bu saldırıyı IŞİD üstlenmişti. Yine Sultanahmet’de patlayan bomba içinde benzer gelişmeler yaşandı. Bu yüzden hükümetin açıklamalarına herkes temkinli yaklaşıyor.

PYD’nin kendini aklamaya çalışan bir terör örgütü olduğu konusunda herkes hemfikir. Bir zamanlar PKK içinde silah sıkmış çoğu insan PYD ismi altında IŞİD ile savaştığı için temize çıkma derdinde.

İşte herkesin sorduğu ve inandırıcılığını kaybettiği ilk soruda buradan geliyor. Uluslararası arenada kendisine yer bulmaya hatta devlet olmaya çalışan bir örgüt hazır ismini temize çıkarmış ve Batı’nın desteğini almışken böyle bir saldırı yapıp tabiri caizse kendi kafasına sıkar mı?

Bu konuda pek çok yazar da aynı fikirde ve cevapları ise ‘hayır yapmaz’. Nitekim Salih Müslim’de çıkıp benzer minvalde açıklamalarda bulundu.

Yine teröristin tespit edilmesi ve sonrasında ki gelişmeler hakkında yapılan açıklamalarda da sorular ortaya çıkıyor.

Ankara’da çok uzak noktalardan bile duyulan güçlü bir patlama sonrasında görüntülerde de izlediğimiz gibi o araçlar alev topuna dönmüştü. Böyle güçlü bir patlamada o teröristin milyonlarca parçaya ayrılmış olduğu bir gerçekken, o alev topu içinde cesede ulaşılıp nasıl parmak izi alınabildi? Dahası o yanan arabadan kimlik 5-6 saat içinde nasıl çıkartıldı?

Oldukça sofistike ve bir o kadar zor olan Ankara’nın en korunaklı bir bölgesine kaç aydır çalıntı olan bir araç nasıl girdi sorusu ise tam muamma. Normalde firmalar kiralık her arabaya GPS vericisi takarlar ve o sayede araç çalınırsa kısa süre içinde bulunur. Bu araç uzun bir süre çalıntı olarak ve GPS vericisi çalışmadan bölgeye kadar gelip eylem gerçekleştiriyor.

Bu saldırıyı yapan bir terörist o konuda şüphe yok. Ancak hangi örgüt ya da istihbarat birimi olduğu bir sır. Çünkü PKK, PYD, IŞİD, El Kaide ya da benzeri bir örgüt olsa öncelikle istihbarat desteği almadan yapılamayacak bu eylemi hemen üstlenir ve propagandasını yaparlardı. Ancak hiçbir örgüt eylemi üstlenmedi. Buda bizi tek bir cevaba çıkartıyor oda bu eylemi bir İstihbarat biriminin yaptığı gerçeğine.

Tekrar bir soru daha karşımıza çıkıyor. Yerli mi yabancı mı?

Öncelikle bu eylemi yapan birimin Ankara’ya son derece hâkim olduğu belli. ABD’den başlayıp Rusya ile devam edip Almanya’da bitirebileceğimiz on kadar ülke ismi sayabiliriz. Bu eylem en çok kimin işine yaramışsa o yapmıştır gerçeği bize yerli mi yoksa yabancı mı olduğunu beraberinde gösterecektir. Bunun için sanırım biraz daha zaman geçmesi gerekiyor.

Öte yandan bugün Hükümet tarafından yapılan açıklamalar Batı dünyası içinde pek karşılığı bulmadığı gibi başta ABD’den gelen cevap bizi gelecek için kaygılandırmalıdır. Önce ‘saldırıyı yapanın kim olduğunu bilmiyoruz’ dedi. Ardından ‘Türkiye isterse IŞİD karşıtı koalisyondan çıkabilir’ açıklaması geldi.

Yani, Türkiye’nin ısrarla PYD demesinin sebebinin Suriye’ye müdahale etmek için bahane olduğunu ima ediyorlar. Bizim, Batı dünyası içinde meşruiyet kazandığımız en önemli gerekçe IŞİD karşıtı koalisyonda bulunmak olduğu halde buradan dışlanabilirsiniz mesajı, diplomasi dilinde çok sert bir karşılığı vardır. Bu yüzden gerek havuz medyasının gerekse hükümet kanadının PYD nakaratları altında Suriye’ye girme hayalini ertelemeleri gerekir. Bu şekilde bir politika yürütüldüğü takdirde Uluslararası mecrada açık bir şekilde sorgulanmaya başlarız.

Ankara saldırısının asıl hedefi olan TSK’dan ise önümüzde ki günlerde saldırıya cevap olacak hamleler gelecektir. Pek kimse bilmez ama Türkiye’de 4 tane istihbarat kurumu vardır. Kimin ne yaptığını ne işler çevirdiğini en iyi bilen kurum ise TSK’dadır.