Gültekin Avcı’nın skandal bir “delil” ile tutuklanması ortaya çıkınca aklıma geldi. Avcı’nın tutuklanma gerekçelerinden biri de benimle yaptığı söylenen “çok sayıda telefon görüşmesi” idi. Havuz gazeteleri öyle iddia etmişti.

Adım Havuz medyasında Gültekin Avcı ile anılınca bir yazı yazmış, gazetecisine, atanmış savcısına, proje hakimine, tetikçisine, ustasına, çırağına, kısaca alayına birden meydan okumuş Gültekin Avcı ile “çok sayıda” telefon görüşmesi yapmam mümkün değil. Ya yalan söylüyorsunuz ya da sahte delil uydurdunuz demiştim.

Avcı’nın dosyasındaki HTS kayıtları yeni açılmış, avukatlar dosyanın ayrıntılarına erişince gerçek ortaya çıktı. Savcı İrfan Fidan’ın Gültekin Avcı’nın Polis amiri Mesut Yılmaz ve Mehmet Akif Okur ile görüştü diye uydurduğu, evet resmen delil uydurduğu, telefon görüşmeleri meğer Samanyolu TV’nin şoförü ile akademisyen Mehmet Akif Okur’muş. Eğer sadece bir telefondan söz ediyor olsaydık belki savcı sehven yazmıştır diye düşünebilirdik. Gültekin Avcı’nın tutuklanma sebebi sayılan iki telefonun ikisinin sehven yazılmış olabileceğini aklınız kesiyor mu? Eğer bir şey sehven yapılmamışsa, bilerek uydurulmuştur. Bu kadar net.

Gültekin Avcı polislerle de görüşmüş olsa bir şey fark etmezdi ama insan uydururken biraz dikkat eder. Böyle saçma salak şeyler uydurmaz hiç olmazsa.

Gültekin Avcı’nın tutuklanma gerekçesi yapılan iki telefon kaydının da uydurulmuş sahte delil olduğu ortaya çıktı. Peki adalet mekanizması Avcı’yı serbest bırakır mı? Hiç sanmıyorum. Avcı’yı içeride tutan Adalet mekanizması değil ki onun serbest bırakılmasına karar verecek olanlar da on mekanizma olsun. Maalesef görünür gerçek şu: Adalet mekanizması sadece bir kılıf, bir maşa, bunu en şapşal trol bile görüyor. Erdoğan’ın fiili darbe rejimine karşı çıkanları cezalandırılmak üzere kurulmuş, proje mahkemelerden mi adalet bekleyeceğiz? Elbette hayır.

Temenni ederim, gün gelince iktidardaki müstevliler istiyor diye çakma delil uyduran savcılar, ve o çakma delillere göre tutuklama yapan proje hakimler böylesi proje mahkemelerde değil gerçek mahkemelerde yargılanır; ta ki kimse aldıkları cezaların adil olduğundan kuşku duymasın…

Gültekin Avcı’nın konuştuğu iddia edilen telefonlar uydurma çıkınca avukatlardan benimle ilgili kayıtlara da bakmalarını istedim. Onların verdiği bilgiye göre Gültekin Avcı ile yaptığım iddia edilen “çok sayıda” telefon görüşmesinin topu topu iki görüşme olduğu ortaya çıktı. Evet yanlış okumadınız. Gültekin Avcı ile İKİ GÖRÜŞME YAPTIĞIM İÇİN AVCI İLE ÖRGÜT KURMUŞUM.

Bu nasıl bir örgüt ise, adamla hepi topu iki görüşme yapmışım. Başka ne yüz yüze, ne sırt sırta, ne yan yana bir görüşmem yok. Adamla aynı programa çıktığımı bile hatırlamıyorum.

Sonra o telefon görüşmelerini neden yaptığımı düşündüm. Çok net hatırlamıyorum. Biraz araştırdım, biraz zihnimi kurcaladım. Hayal meyal bir şeyler hatırlıyorum. O dönemde DERSHANELER TARTIŞMASI ve ÇÖZÜM SÜRECİ TARTIŞMASI vardı. Avcı ile aynı kaygıları taşıyorduk. O bir eski savcı olarak ben se eski bir emniyet görevlisi olarak ÇÖZÜM SÜRECİ denilen sürecin Ülkeyi bölünmeye götüreceğini iddia ediyorduk. Bugün geldiğimiz nokta bizim haklılığımız ortaya çıkardı. Artık Türkiye fiilen bölündü zaten.

Delil uyduran o savcının hakkımda ceza isteme gerekçelerinden biri de ÇÖZÜM SÜRECİNİ ELEŞTİRMEK. Vallahi abartmıyorum. Tam anlamıyla böyle. O savcı sadece delil uydurmadı ÇÖZÜM SÜRECİNİ ELEŞTRİMEK diye bir suç bile uydurdu.

İşte bu hengame içinde yazdığım, AKP’nin dershaneleri kapatma girişimini eleştirmek için yazdığım TOPTAN KAPATIN başlıklı bir yazı vardı. Sanırım delil ve suç uyduran savcının gözünden kaçtı. Yoksa dershane yasasını eleştirmek diye bir suç da uydurulabilirdi. Gelecek iddianameye yazmazsa şimdilik yırttık sanrım.

İşte TOPTAN KAPATIN başlıklı yazım nedeniyle Tayyip Erdoğan hakkımda 50 bin TL’lik tazminat davası açmıştı. Yazının içinde Erdoğan’ın adı değil iması bile yokken Erdoğan yazıyı nedense üstüne alınmış benden de 50 bin TL istiyordu.

Erdoğan’ın dava açtığının medyaya düştüğü tarih 1 Aralık 2013. Benim Gültekin Avcı ile konuştuğum tarih 2 ve 3 Aralık 2013. İşte o dönemde değişik avukatlarla konuyu görüşüyordum. Bu bağlamda Gültekin Avcı ile de konuşmuş olabilirim. Sanırım onun hakkında da benzer tazminat davaları vardı. Diğer konuşma da Avcı’nın Güneydoğu’da KCK’nın kurduğu paralel devlet yapılanması ile ilgili bir yazısı veya benzer minvaldeki bir TV programı ile ilgili aramış olabilirim. Zihnimde böylesi şeyler uçuşuyor. Yanlış okumadınız hepi topu bu kadar. Örgüt kurduğum Gültekin Avcı ile hepi topu iki konuşmam varmış ve onlar da bu konuyla ilgili. Eğer Gültekin Avcı ile yaptığım görüşmeler iki yazarın arasında olabilecek sıradan görüş alış verişi, yazıyı tebrik, yazıyı eleştiri vs gibi şeyler olmasa daha ciddi bir şeyler olsa kesin  ve net olarak hatırlardım. Şu sıralar görüşmenin odluğu günlerde nerelerde ne yapıyormuşum onu bulmaya çalışıyorum. Eğer bulursam, bekli o sırada yanımda biri vardır, belki bir konu daha net hatırlatır o zaman da yazarım. Ama Gültekin Avcı ile ilgili zihnimde uçuşan bu bilgilerden başka yeni bir şey yok.

Eğer savcı iddia ediyorsa, tüm değerleri ve dünyada neyimiz varsa üstüne lanetleşmeye hazırım.  Ben Ahirete inanan bir insanım. Mahşer gününde kul hakkından cennete gidilemeyecekse, bana bu iftiraları atan herkesi yakasından tutup cehenneme gönderirim.  Ama bu tarafta da adalet mutlaka, er yada geç yerini bulacak. Allahtan tek dileğim bir an önce adaletin çarklarının yeniden çalışmaya başlaması. O gün onların bu iftiraları atanların suratına yapıştıracağım yeni yazılar da yazarım…

Delil uyduran savcı iddia makamı. Müddei iddiasını ispatlamakla mükellef. Ama adam öyle bir iddia ortaya atıyor ki, şoförü polis, akademisyeni müdür yapıyor. Şimdi ben bu savcıya iddianı ispatla, ispatlamazsan müfteri olursun desem ne demesem ne. Zaten onun amacı da iddia ispat filan değil. Belli ki iktidarı eleştirenleri içeri atacaksın demişler savcı bey de önüne konulan listeye göre bir şeyler uyduruyor sonra gönder proje hakime, girip yatsın.

Bu gazetecileri, bu hukuksuz tutuklamaları hep aynı savcı, ve aynı hakimlerin tutuklaması başka nasıl izah edilecek?

İktidarı eleştirdi diye gazetecileri içeri attıran savcı bu yazıya kayyım atar mı?