“BU İŞ DAHA BİTMEDİ, SAVCI KARARA İTİRAZ EDEBİLİR”
Can Dündar ve Erdem Gül’ün yeniden tutuklanması konusunda ısrarlı olan, Anayasayı kendisinin değil, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal ettiğini savunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu iş daha bitmedi, Savcı karara itiraz edebilir” sözleri ile Can Dündar ve Erdem Gül’ü yeniden cezaevine götürecek sürece işaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’in o manşetleri sonrası, Can Dündar’ı işaret etmiş ve “Bu haberi yapan kişi bunun bedelini ağır ödeyecek” demişti.
“Gerekçe açıklanmadan karar açıklanamaz” sözleriyle “iptal kararı” ile “ihlal kararını” karıştırdığı gözlenen Cumhurbaşkan Erdoğan, Anayasa Mahkemesi Başkanı için “kendisi benim sevdiğim takdir ettiği bir arkadaştır” ifadesini kullanması dikkat çekti.
İşte Hürriyet Gazetesi’nin haberine göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AYM’nin kararıyla ilgili yaptığı yeni açıklama;
Seyahate çıkmadan önce yaptığınız açıklamalar Türkiye’de gündemi oluşturdu. Anayasa Mahkemesi’nin kararına itirazlarınız olmuştu, usul ve esastan itirazlarınız nelerdir?
Öncelikle Anayasa Mahkemesi kendisini burada adeta birincil mahkemenin yerine koyması yanlış olmuştur. Yargı süreci bitti mi? Hayır. Siz daha süreç bitmemişken devreye giriyor, durumdan vazife çıkartmak suretiyle böyle bir adım atıyorsunuz.
Kaldı ki Sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı, daha önceleri, “Gerekçe açıklanmadan karar açıklanmaz” tezini savunan bir arkadaşımızdı. Kendisi benim sevdiğim, takdir ettiğim bir arkadaştır. Ama ne yazık ki kendi kendine bu tür çelişkilere düşmesi, ülkemiz için, hukuk için çok yanlış bir gelişme olmuştur. Burada gerekçeyi açıklamadan, bitmemiş bir yargı sürecini alelacele bitirme konumuna gelmek usule aykırı olduğu gibi esasa da aykırıdır. Hem usul bakımından hem esas bakımından sıkıntı var. Kendisi tabii şimdi bir savunma içerisine giriyor ama bunu savunamazsınız.
AİHM’E TAZMİNATI NEYSE ÖDERİZ İÇERDE YATARLAR MI DİYOR?
Kendisi “Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karar her şeyin üstündedir, herkesi bağlar” diyor. Anayasa ve yasa değişikliklerinde evet bağlayıcıdır ama bireysel başvurularla ilgili olarak böyle bir şeyi öne süremezsiniz. Zaten yanlış buradan kaynaklanıyor. “Gerekçe açıklanmadan karar açıklanmaz” diyordu hep. Karar herkesi zaten bağlıyorsa, neden birinci mahkemeye tekrar gönderiyorsun? Eğer bağlayıcı ise tekrar birinci mahkemeye gitmemesi lazım.
Şimdi birinci mahkemeye gittiğine göre, eğer birinci mahkeme kalkar da kararında diretirse Anayasa Mahkemesi’nin verebileceği hiçbir karar yoktur. Nereye gider bu? Bundan sonra isterlerse AİHM’ye gidebilirler. AİHM eğer Anayasa Mahkemesi’nin verdiği istikamette bir karar verirse, o da sadece tazminat bakımından bağlayıcıdır. Devlet de itirazlarını yapar veya o tazminatı öder.
Kaldı ki bir casusluk olayından söz ediyoruz. Bu, MİT’in Bayırbucak Türkmenleri’ne yönelik atmış olduğu bir adımı deşifre etme girişimidir. Buna kalkışmış olanlar, savcısıyla askeriyle, şu anda cezaevindeler. Hal böyleyken, neymiş, bu konuda alınan tedbir, düşünce ve fikir özgürlüğünü ihlalmiş. Ne alakası var? Medyamensubu her istediğini yapma özgürlüğüne sahip midir? Ortada, devletin istihbarat teşkilatının sırlarını ifşa etme; olayları çarpıtma, Türkiye’yi DAEŞ’e yardım eden bir terör örgütü gibi göstermeye kalkışma girişimi var. Bunlara yapmaya kalkışanlara getirilen tedbire kalkıp basın özgürlüğü ihlali diyeceksiniz.Efendim, bu beraat kararı değil, bu tutuksuz yargılanma süreci. Doğrudur. Kusura bakmayın da, başkalarına uygun görülmeyen bu tür tutuksuz yargılamalar, ülkenin güvenlik sırlarını tehlikeye atanlara karşı uygulanırsa, bunun altından kalkamazsınız.
“BU İŞİN BİTTİĞİ ANLAMINA GELMEZ”
Sizin de Anayasa Mahkemesi’ne başvurunuz olmuştu, cevap alabildiniz mi?
Hâlâ alamadık. Sosyal medya meselesi, dershane meselesi gibi konularda Anayasa Mahkemesi yine aynı şekilde tutum aldı. Ondan sonra tutup kimse konuşamaz diyorlar. Arkadaşlar, Cumhurbaşkanı cumhurun başıdır, cumhurun başı olarak da cumhurun dertlerini dile getirir. Bu çerçevede, Anayasa’ya bağlılığıma ilişkin bazı arkadaşların yaptığı açıklamalar var ki bunlar da çok üzücüdür. Kusura bakmasınlar, Anayasa’ya bağlılık ile bu işin uzaktan yakından alakası yoktur. Evet ortada bir Anayasa ihlali vardır. Ama Anayasa’yı ihlal eden ben değilim. Bu Anayasa Mahkemesi’nin karar merciinde olanlardır. Bu ihlali maalesef göz göre göre yapmışlardır. Birinci mahkeme Anayasa Mahkemesi’nin kararına uydu. Ama bu işin bittiği anlamına gelmez. Savcı karara itiraz edebilir. İtiraz durumunda, bir üst mahkeme yeni bir süreci başlatabilir. Bize de bu durumda, yargının bu işleyişini izlemek düşer.
Sayın Başkan bir anayasa hukukçusu. Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararlar, dediğim gibi, anayasa ve yasa değişiklikleri konusunda tabii ki bağlayıcıdır. Ama bireysel başvurularla alakalı olarak böyle bir şey söylenemez. Söylerseniz yanlış olur. Bir defa bunun duygusallıktan çıkarılması lazım. Dershane olayında da benzer şeyi yaşadık, çok ciddi bir mahalle baskısı sonucunda bir karar alındı. Alınan kararla da gelinen nokta ortada. Şu an dershaneler konusunda verilen karar uygulanıyor mu, uygulanmıyor, vakıa bu.
Kaynak: Hürriyet
Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.
Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...