Ülkenin üstüne kara bulutlar çökmüş gibi kasvetli bir hava var.
Hava karardıkça kararıyor.
Gazetelere bakıyorsunuz iç açıcı tek bir haber yok.
***
Şehit haberleri, kahramanların hikâyeleri yürek dağlıyor.
Bir tarafta evlerinden göçe zorlanan insanlar, bir tarafta ocaklarına ateş düşen anneler, babalar, sevgililer, kardeşler, çocuklar…
***
Hukuk eliyle mağdur edilenler, gazeteciler, akademisyenler, polisler, savcılar, hâkimler, iş adamları, öğretmenler, hayırsever insanlar…
Gazeteler, okullar derken yemek şirketlerine bile “terör” bahanesiyle artık kayyım atanıyor…
***
Yedi düvele savaş açmışız gibi…
12 konsolos için 12 ülkeye nota veriyoruz.
Alman Büyükelçi’yi “komedi videosu” için çağırıp nota veriyoruz…
Suriye’de, Irak’ta, Mısır’da silindik ama Ortadoğu’yu inşa etmekle hayal kuruyoruz.
***
ABD ziyareti başlıyor ama “randevu” krizi yaşıyoruz.
İranlı Reza Zarrab ABD’de yakalanmış, yandaş medya komedi gibi savunmalar yapıyor.
Türk yatırımcılar alkışlanacağına, ABD’yi “söğüşlemek” ile itham ediliyor…
***
Okullarda, yurtlarda “tecavüz” ve taciz haberleri mide bulandırıyor.
Bakan bile çocukları korumak yerine, sorumluları kurtarmak derdinde.
Kız kardeşini vuran ağabeyler, arkadaşını ezen kadınlar…
***
İş dünyası şikâyet yağdırıyor.
Küçük esnaf, piyasadaki durgunluktan ve ödenmeyen çeklerden yakınıyor.
İşçiler mağdur, vergiler maaşın yüzde 40’nı aşmış…
Ekonomi bakanı bile “paranız yoksa bile tasarruf edin” diyor.
***
İstikrarsızlıkta bir istikrar yakalanmış durumda.
Kaostan düzen çıkarma peşinde bazıları…
Her şey her yol, “başkanlık” için kullanılıyor.
Oysa “değiştirilemez genel başkan” ile “Tek Parti” dönemi zaten yaşanıyor
.***
Hiç iyi haber yok mu?
Galiba var da bizden gizleniyor ya da göremiyoruz.
Alıcılarımızla oynanmış, ön yargılar gözlerimizi kör etmiş!
Yüzde 52 “mutlu”…
İktidar “mutlu”…