Terörle Mücadelede Başarılı mıyız?

Şu sıralar çokça sorulan bir soru, Terör karşısında Ülkenin gösterdiği refleks, devlet kurumlarının uygulamaları başarılı mı, ya da özellikle son dönemde Güneydoğu il ve ilçelerindeki Asker koordinasyonundaki müdahaleler başarılı mı? Vatandaş için haklı sorular.

Klasik olacak ama terör ve terörist ile mücadele karışıyor sıklıkla birbirine. Günübirlik bakıyoruz problemlere ve teşhis koymadan uyguladığımız tedaviler işe yaramayınca panik halinde her kafadan bir ses çıkıyor memlekette. En ufak bir eleştiriye, hain casus yaftası yapıştırılıveriyor. Toplumun temel problemi, her meselede olduğu gibi Terörle Mücadele konusunda da karşımıza çıkıyor. Siyasetçilerin konjonktürel manevraları, önce ben, partim yaklaşımı felç ediyor ve çözüme giden yolları tıkıyor. Barış derken bir anda kendimizi bir uğultunun, bağırış çağırışın ve kimin ne dediğinin anlaşılmadığı bir gündem içinde buluyoruz. Gürültüden kimse kimseyi duyamıyor ve tabiatıyla anlayamıyor. Sanırım bu puslu hava, bir tayfanın işine geliyor. Elbette iletişimsizlik, bu puslu havanın ihtiyacı olan gri tonları resme ziyadesi ile ekleyen unsur. Ancak ben ¨İletişememe¨ konusunu daha sonraki bir yazıma havale ediyorum şimdilik.

İki kuvvet karşı karşıya geldiğinde elbette biri galip gelecektir. Galibiyeti belirleyecek olan gücü oluşturan unsurların eğitim ve teçhizatı ile organizasyonun yapısıdır. Biz burada Türk Silahlı Kuvvetleri ile onun son dönem operasyonlarda mücadele ettiği bölücü terör örgütünden bahsedecek isek, er ya da geç TSK bu örgütü çok büyük kayıplar verdirerek yerleştiği ilçe merkezlerinden kazıyacaktır ve kazımaktadır. Güneydoğuda şehir merkezlerinde yapılan askeri operasyonlar için askeri açıdan bir başarıdan söz etsek bile Terörle Mücadelenin geneli için bu durumun bir başarı olduğu söylenemez. Kaldı ki Asker ve Polis önemli kayıplar vermekte. Bu yöntemler diğer başka tedaviler ile desteklenmez ise, tıpkı kötü huylu bir kanserin nüksetmesi gibi tekrar ve tekrar ortaya çıkacaktır. Biz bu durumu zaten 35 yılı aşkın süredir yaşamıyor muyuz? Bu tecrübenin her bir zerresinde bu toplumun evlatlarının mübarek kanı vardır.

Bana göre en öncelikli konu devletin yaptığı her türlü işlemi hukuk kuralları içinde yapmasıdır. Kanunilik değil burada bahsettiğim, evrensel hukuk kurallarından söz ediyorum. Tam olarak insan haklarına saygılı bir yaklaşım olması gereken. Kimse korkmasın temel insan haklarına saygı terörle mücadelede bir zaaf oluşturmaz. Bu konuyu uzun uzun tartışabiliriz. Aksi durumun başarılı olması da mümkün değildir. Ülkemizde kurumların elde ettiği tecrübeler, tereddüte yer bırakmayacak şekilde ispatlıyor bize bunu.

Mesela şehir merkezlerinde, anayasal ya da yasal temeli olmadan fiili olağanüstü hal durumuna göre hareket edilmesi ileride bu bölgede görev yapan asker ve polisimizi hem iç hukuk açısından, hem de ülkemizi uluslar arası hukuk açısından zor duruma sokabilecek bir noktadır. Şehir çatışmalarında, hendek muharebelerinde her açıdan üstün olan askerimiz olağan yasalar ile olağanüstü yetkiler kullanarak dünün ¨taş atan çocukları¨ bugünün teröristleri askeri tabir ile ¨etkisiz hale¨ getirilmektedir. Ancak teröristi etkisiz hale getirmek, bu mücadelenin bir çok başlığından sadece biridir. Daha önemli ve kalıcı olan terör zeminini sosyal tedbirler ile ortadan kaldırmaktır. Asker ve Polis elbette onlara verilen görev açısından bakar meseleye ve operasyonların başarısını etkisiz hale getirdiği terörist ile ölçebilir. Şehit verme pahasına başarı için önemli bir risk almakta güvenlik kuvvetleri. Verilen görevi yerine getirmeye çalışıyorlar. Kendi açısından haklı olabilir ancak bu başarı kısa vade için doğru olsa da orta ve uzun vadede tam da başarı olarak tanımlanamaz.

Ölümler, harabeye dönen şehirler, ülkenin dört bir yanına dağılan şehitler toplumda bambaşka etkiler doğurmaktadır. 90’lı yıllarda köy boşaltma politikasının sonuçlarını on yıl sonra hep beraber izlemedik mi? Kırsalda yaşanan problem, şehirlerde metropollerde çıktı karşımıza ne yazık ki.

Doğru politikalar ile şehit vermeden toplumda travmalara neden olmadan en az zarar ile terör belasından kurtulabiliriz. Yazımı uzatmamak için burada kesiyorum. Bu konuyu kendi tecrübem ışığında yazmaya devam edeceğim.