24 Mart 2003’te İstanbul Sanayi Odası tarafından düzenlenen Sanayi Forumu’na katılan Eroğan konuşmasında konu kaçak yapılara gelince şöyle konuşmuştu: ‘‘Ben de tapusu ve ruhsatı olmayan bir evde oturuyorum!..’’
Böylece Erdoğan’ın belediye başkanı olduğu dönemde de Başbakan olduğu bir dönemde de İstanbul, Üsküdar’da kaçak bir evde oturduğunu öğrendik.
Erdoğan, Başbakan olduktan sonar malı mülkü arttı. Allah helalinden daha çok mal versin. Allah Cumhurbaşkanımızı çakma hocaların fetvalarıyla “helalleştirilmiş” maldan uzak eylesin.
Sadece Erdoğan’ın değil çocuklarının ve yakın akrabalarının da malı mülkü arttı. Gemicikler gemi filolarına dönüştü. Burak ve Bilal’in gemilerinin toplamı Deniz Kuvvetleri Komotanlığı’nın gemilerinin toplamından fazla maşallah…
Erdoğan Belediye başkanıyken “kaçak evde” oturuyordu, Başbakan olunca “kaçak villa”da tatil yapar oldu. Urladaki villalardan söz ediyorum. Erdoğan o villaların 30 yıldır orada olduğunu iddia etti ama Google Earth kayıtları villaların sit alanına sonradan yapıldığını ortaya çıkardı. Kaçak Villaların nasıl ruhsatlandırıldığı hala tartışma konusu.
Biz “kaçak ev”den “kaçak villalara” süren bir hayat serüvenini hazmetmeye çalışırken, karşımıza bir de “kaçak saray” çıktı. Şimdi Erdoğan’ın adı “Kaçak Saray” ile anılıyor.
Şimdilerde “kaçak” başkanlık sistemini uygulamaya koydu.
Doğrusu insan bu “kaçak” istikrara hayret ediyor, ve ister istemez “kaçak evde” başlayıp “kaçak saraya” uzanan bu “kaçak” serüvenin nerede ve nasıl sona ereceğini merak ediyor…
Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.
Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...
