Bundan sonra ne olur
AKP içindeki kazan kaynadı kaynadı ve bugün Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yapılan görüşme ile kazan da patlamış oldu.
Gerçi Davutoğlu görüşmeden sonra bir açıklama yapmadı ama yarın yapılacak MKYK toplantısı sonrasında basın mensuplarının karşısına çıkacak ve bizleri daha fazla meraktan kurtaracaktır.
Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan bellidir.
Davutoğlu istifa etmek yerine, AKP’yi bir olağanüstü kongreye çağıracak. Zaten Ankara kulislerinde, AKP’nin Mayıs ayında bir kongreye gideceği ve Davutoğlu’nun değiştirileceği uzun süredir konuşulan bir şeydi.
Asıl bilinmeyen, bu değişimin nasıl gerçekleşeceğiydi. Bugün şahit olduğumuz şekilde bir gelişme ise eminim herkes için sürpriz olmuştur.
Peki, bundan sonra neler olabilir?
Muhtemel gelişmelere hep birlikte bir göz atalım.
1- Davutoğlu koltuğu hemen bırakmaz ve çarpışarak çekilir.
Bu ihtimalin yabana atılacak bir ihtimal olmadığına inanıyorum.
Dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda AKP içinde çok sayıda fire verilebilir.
Davutoğlu’nun kadrolarınıda tasfiye etmek isteyecektir Erdoğan.
Bu tasfiye konusunda ilk sırada hiç şüphesiz MİT ve Hakan Fidan ekibi gelecektir.
Buna karşı Davutoğlu, onun yerine tasarladığı yeni adaylara zarar vermek isteyecektir – tabi ki Fidan ve ekibinin de desteğini arkasına alarak.
Şunu da belirtmek gerekir ki, muhtemel bir kongre Mayıs sonu gibi yapılacağını düşünür ve ülkemiz siyasetinde yirmi dört saatin bile aslında çok uzun bir süre olduğunu hesaba katarsak, kongreye kadar geçecek olan yaklaşık bir aylık dönemin daha birçok sürprize gebe olabileceğini söylemek zor olmasa gerektir. Bu nedenle daha ayrıntılı bir tahminde bulunmak için henüz erken.
2- Davutoğlu’nun genel başkanlıktan atılması, parti içindeki muhalifleri daha da hareketlendirir.
Abdullah Gül, Bülent Arınç, Hüseyin Çelik, vb. isimlerin başını çektiği “Hamamönü Oluşumu” yeni bir parti kurma çalışmalarına hız verebilir.
Özellikle AKP içindeki muhalif veya Davutoğlu taraftarı partililerden, ve özellikle başkanlık sistemi hakkında şüpheleri olan vekillerde katılımılarla yeni bir parti kurulabilir.
Yeni parti kurma kararı alınırsa, kararın pratiğe dökülmesi, Ramazan ayı sonrasına bırakılacaktır.
3- Erdoğan, 400 milletvekili hedefini yeniden gerçekleştirmeye çalışır.
Tarafsızlık andı içmiş Cumhurbaşkanı, MHP kongresini yaptırmayıp, AKP kongresinde de tam biatçı birini genel başkanlığa getirdikten sonra, erken seçime kartını oynayacak; böylelikle HDP ve MHP’yi baraj altında bırakıp, başkanlığı referanduma götürmeden anayasayı değiştirebilecek olan milletvekili sayısına ulaşmayı hedefleyecektir.
Erdoğan, yukarıdaki adımları başardığında, AKP tabanının desteğini bir kez daha alabileceğinden emin. Ne yazık ki, hesabının tutması, ihtimal dahilinde.
Yine de o güne kadar, ülkede yaşanabilecek, hususiyle ekonomik gelişmeler, erken seçimde beklemediği bir sonuca yol açabilecektir, siyaseten -şimdiye kadar- namağlup Reis-i Cumhur’a, ki böylesi bir durum da ihtimal dahilinde.
Bu riski Erdoğan alabilir ve erken seçime gidebilir.
Sonuç nasıl olur, bilemem.
4- Erdoğan partinin başına, damadı Berat Albayrak’ı genel başkan yapar ve başbakanlık makamına getirir.
Bu Erdoğan’ın diktatörlüğünün tam ilan edilmesi ve meşruiyetinin tamamiyle bitmesi anlamına gelecektir.
Eğer bu olursa, bu Erdoğan’ın dünyada artık tam diktatörlüğe geçişinin ve Türkiye’nin tamamiyle demokrasiden koptuğunun ilanı olur.
Bu durumda, Türkiye tamamiyle yalnızlaşır ve dünyadan kopar.
Laikliği kaldırmaya niyetli, diktatörlüğe meraklı, bir zihniyetin Türkiye’de hakim olmasına ne dünya, ne Türkiye’nin iç dinamikleri izin vermeyecektir.
Bu durumun sonucu olarak, hem toplumsal kavgalar, hem de ülkenin hali hazırda içinde bulunduğu sıkıntılardan dolayı çok ciddi sıkıntılı günler yaşar ülke.
Hasıl-ı kelam, Erdoğan bugün siyasete darbe yapmıştır.
Ülke, Saray Darbesi yemiştir. Toplum tabanında birikmiş olan gaz, daha fazla basınç yapar hale gelmiştir.
Basınç artarsa, ya şişe patlar, ya da farklı bir el, şişenin kapağını açıverir.
Allah sonumuzu hayreylesin.