Daha orta okul ikinic sınıfa gidiyordum.

Yeni yeni Türk okulları açılmaya başlıyordu yurt dışında.

Sovyetler birliği dağılmış ve Türki cumhuriyetler teker teker bağımsızlıklarını kazanıyordu.

Bağımsızlıklarını kazanan bu ülkelerde okullar açılmaya başlamış, o okullarda görev almak için Türkiye’den genç yaşta insanlar yurt dışına gitmeye başlamıştı.

Her yaz kitap okuma programı yapıyorduk.

O yaz yaptığımız kitap okuma programına acı haber gelmişti.

Tuna nehrinin kıyısına pikniğe giden hemşehrim, Gaziantep’in Yavuzeli ilçesinden Ali abimizin, nehre giren ve boğulma tehlikesi geçiren öğrencisini kurtarmak isterken boğulup şehit olduğunu öğrenmiştik.

İnanılmaz bir hüzün ve keder çökmüştü programı yaptığımız mekana.

Bir kaç gün sonra, Ali abinin tuttuğu bir günlüğün olduğunu öğrenmiş ve o günlük elimize geçmişti.

O günlüklerinde Ali abininin nasıl bir şehadet arsuzuyla yandığını ve ne kadar adanmış bir insan olduğunu görmüş ve işte o gün ben de Ali abi gibi bir gün yurt dışına hicret ederek, açılan Türk okullarında öğretmen olmaya karar vermiştim.

Ailem benim hep doktor olmamı istiyordu.

Fakat içimde hep, yurt dışında açılan o okullarda öğretmen olmak vardı.

Allah o saf düşüncelerimizi dua kabul etti ve kimya bölümünü kazanmıştım.

Ve hep hayalim yurt dışında öğretmen olmak vardı.

Okul uzamış ve ilk tayin yerim olan Güney Afrika’ya gidememiştim.

Öteki yıl tayinim Kazakistan’a çıkmıştı.

Yine okulum bitmemiş ve oraya da gidememiştim.

O yaz rüyalarımda habire bir ülkeye tayinim çıkıyordu.

Bazen Ekvador’a gidiyordum bazen Afrika’ya.

*********

İşte böyle hayallerimiz vardı.

Ve biz işte böyle hayaller ile büyüdük.

Aklımıza ne para, ne kariyer, ne başka gelmiyordu.

Abilerimizden gördüğümüz ve önden gidenlerin yaşadıklarına gıpta ediyor ve onlar gibi olmak hayallerimiz vardı.

Bu gün binlerce okul ve yüzlerce ülkede açılan bu müesseselerde çalışan her kişinin, buna benzer hikayeleri ve hayalleri vardır.

Yurt dışında, Hizmet Hareketi’nin açtığı okullar, sadece birer bina değildir.

Her bir okulun, her bir sınıfının, her bir sırasında birer hayat hikayesi ve fedakarlık destanları vardır.

Dilini, dinini, insanını, coğrafyada yerini bilmedikleri ülkelere, hiç kimse yokken gidip, oralarda okullar açmak, o ülkelerin insanlarının kalplerine girmek, sadece para ve maddiyatla olacak işler değildir.

Bu okullarda, esanafların alın teri var.

Bu okullarda, öğretmenlerin ve belletmenlerin fedakarlıkları var.

Bu okullarda, anaların ve babaların, ana kuzusu evlatlarını, bilmedikleri ülkelere yolladıktan sonra akan göz yaşları var.

Bu okullarda, öğrencilerini kurtarma adına, kendi hayatlarını feda eden yiğit oğlu yiğitlerin kanları var canları var.

Bu okullarda, aylarca tek bir odada yaşayan, dışarı çıkamayan, fedakar ablaların emekleri var.

Bu okullar sadece birer bina değildir.

Bu okullar birer fedakarlık abideleridir.

Şimdi bu okullara, AKP zihniyetinin el koyacağı söylentileri var.

Ve bunu, ellerinde bulunan devlet gücü, ellerinde bulunan para, ellerinde bulunan imkanlarla yapabileceklerini zannediyorlar.

Çok açık ve net söylüyorum.

AKP zihniyeti, değil okul, tek bir sınıf bile açamaz ve başarı elde edemez, bu anlayış ile haraket etmeye devam eder ise.

Zira, bu okulların başarısı, ne paradan, ne imkandan nede olanaklardan gelmektedir.

Bu okulların başarısı;

Kendi yurdunda, daha güzel iş imkanlarını elinin tersiyle iten fedakar insanlardan geliyor.

Bu okulların başarısı;

Sarma sararak, mantı yaparak kazandıkları paraları, bu okullarda bir tuğlam olsun niyetiyle, bu okullara yollayan insanların ter temiz kazançlarından geliyor.

Bu okulların başarısı;

Beklentisiz olan insanların, bu gün Sibirya’ya git denildiğinde giden, yarın Afrika’ya git denildiğinde oraya da giden, adanmış ruhlara sahip fedakar kadrolarından geliyor.

Bu okulların başarısı;

Elinden gelen her şeyi sonuna kadar yapıp, neticeyi asıl merci olan Allah’tan bekleme anlayışına sahip insanların inanmışlıklarından geliyor.

Bu okulların başarısı;

Her şeyin sahibi, ol demesiyle her şeyin olduğu alemlerin rabbi olan Allah’ın bu işlere muaffakiyet vermesinden geliyor.

Bunca emeğin, bunca fedakarlığın, bunca dua ve niyazın olduğu bu okulları kapatmaya, Allah’ın izni ve inayetiyle kimsenin gücü yetmeyecektir.

Zira bu okullar, şahısların gayreti, Allah’ın inayeti ile bu günlere gelmiştir.

Bu okulları ve bu okullara bu başarıları nasip eden Allah, bu okulların sahibi ve müdafisidir.

Allah muhafaza edecektir.

Ve kimsenin bu okullara zarar vermesine müsade etmeyecektir.

Herkes rahat olsun.

İşimizi yapalım, duamızı edelim.

Biz seferden sorumluyuz.

Zaferi verecek olan Allah’tır.