Reza Zarrab’ın ABD’de yakalanmasının ardından ortaya çıkan her yeni bilgi Türkiye’de çalkantılar yaratıyor. Zarrab tutuklandıktan sonra ortaya çıkan iddianamede Türkiye’den çok söz edilmiyordu. Ancak Zarrab’ın kefalet başvurusuna itiraz için sunulan raporda açıkça Türk yetkililer ve Erdoğan’ın Reza Zarrab ile ilişki içinde bulunduğu belirtilerek Zarrab çıkarsa kaçar deniyor.

Türkiye’deki kafa karışıklığını gidermek için not düşekim. Savcı Bharara’nın sunduğu belgede yer alan isimler ABD’de –henüz- yargılanmıyor. Sadece Reza’nın rüşvet çarkına dahil oldukları için o belgede isimleri yer alıyor.

Peki bu ne anlama geliyor? Buradan hareketle Bharara’nın soruşturması AKP hükümetine, Erdoğan ailesine uzanır diyebilir miyiz?

Bunu diyebilmek için henüz erken bir aşamadayız. Ancak Savcı Bharara kefaletle serbest kalma talebine itiraz ederken çok kritik bir kavram kullanıyor ve diyor ki Reza İran ambargosunu delebilmek için Türkiye’de bir  “organize suç şebekesi” kurdu. O suç şebekesinin yardımcı üyelerini de Zafer Çağlayan,  Egemen Bağış, Muammer Güler ve Erdoğan olarak sısralıyor.

Savcı şimdilik bu organize suç şebekesini rüşvet ile ilişkilendirmiş ancak rüşvetin gerekçesi olarak İran ambargosunu delmek sayılıyor. Yani ortada bir organize suç şebekesi var ve bunun üyeleri varsa, bu üyelerin amacı İran’ın ambargosunu delmek için kurulan örgüte yardım etmekse, o zaman şu yorumu yapabiliriz: Organize suç üyesi denilen isimler yeni iddianamede yer alabilir.

Ancak organize suç ekibi olarak suçlanan bu ekibin İran ambargosunu deldiğine dair savcının delil sunması gerekiyor. İşte o noktada Halk Bank’a yatan paralar ile Bankalardan yapılan transferler gündeme geliyor. Halk Bank bir devlet bankası olduğu için savcı en azından Halk Bank eski genel müdürünü bu organize suç örgütünün üyesi olarak iddianameye koyacaktır.

Burada en kritik iki isim, Erdoğan ve dönemin Ekonomi bakanı Zafer Çağlayan. İran ile yapılan ticaret, Erdoğan’ın İran ziyareti, çocuklarının gemi taşımacılığı yapaken İran Devrim Muhafızları Ordusu’na dair malları taşıyıp taşımadıkları gibi konularda belgeler bulursa o zaman organize suç çetesi diye tanımladığı Erdoğan ve Zafer Çağlayan hakkında da dava açabilir.

Bu noktada yine Türkiye’den İran’a kaçırılan ve nükleer silah yapımında kullanılan madde kaçakçılığına dair de bir soruşturma gündeme gelebilir. Muammer Güler ise Çin bankasına yazdığı  referans mektubu nedeniyle suçlanabilir.

Sanıldığının aksine Bharara’nın iddianamesinde olma ihtimali en düşük isim Egemen Bağış. Şu anda onun İran ambargosunu deldiğine ilişkin net bir veri yok. Ancak danışmanı İbrahim Bayram’in edindiği olağanüstü zenginlik mallar ve Azarbaycan’daki ilişkileri arasında İran kara parasını aklama işi varsa o zaman Egemen Bağış hakkında da benzer bir soruşturma gelebilir.

Emre Uslu