Almanya parlemantosu, çok ağır bir karar alarak, ermenilerin Türkiye’de bir soykırıma uğradığı iddialarını kabul etti.
Her yönüyle çok ağır bir suçlamayı kabul eden bu karar ile, Türkiye Almanya ilişkileri çok zor bir döneme girdi.
Öncelikle şahsen ermeni meselesi hakkındaki düşüncelerimi söylemek istiyorum.
1- Öncelikle, Ermeni meselesi ve ermenilerin başına gelen olayın bir soykırım olarak adlandırılmasının doğru olmadığına inanıyorum.
Evet çok acı ve zulüm diyeceğimiz olaylar yaşanmıştır.
Fakat bunun soykırım olarak adlandırılmasının doğru olmadığına inanıyorum.
2-Ermenilere bu ülkede hiç bir şey olmamıştır demenin de doğru olmadığına inanıyorum.
Dersim olaylarında, kendi dindaşı olan alevileri, mağaralara tıkıp bir fare gibi zehirledik diyen bir zihniyetin hüküm sürdüğü bu topraklarda, aynı dinden olmayan ermenilere büyük zulümler yapıldığını söylemek zor olmasa gerek.
Hele bu gün ülkede, dün ki zihniyetin torunlarının yaptıklarına bakınca, bunu daha kolay söyleyebilirim.
Doğuda masum kürtlere, dün göz yumarak azdırdıkları PKK ile mücadele ediyoruz diyerek zulmeden bu zihniyettir.
Daha düne kadar övgüler düzdükleri, olimpiyatlarında methiyeler düzdükleri Hizmet Hareketi’ndeki insanlara, olmadık zulümler ve sürgünleri yapan yine bu zihniyettir.
Kendi dindaşına ve kardeşim dediklerine bunları yapanların, dün ermenilere büyük zulümler yapmadığını savunmak, akılla ve vicdanla açıklanamaz.
3- Ermenilere yapılan zulümleri kabul etmekle beraber, ermenilerin de bu ülkede müslümanlara ve türklere büyük zulümler yaptıklarını biliyoruz ve unutmuyoruz.
Özellikle kurdukları çeteler ile masum insanların katledildiğini biliyoruz.
Daha dün diyeceğimiz Hocalı katliamı ile, bu dediğimizin ne kadar doğru bir hüküm olduğunu rahatlıkla görebiliriz.
İşte tüm bunlarla birlikte, bu toprakların asli unsurlarından biri olan ermenilerin, büyük acılar yaşadığını kabul etmek, ne bizi hain eder, ne de bu ülkeye kaybettirir.
Bunu açık yüreklilikle söylemek, bizlerin çözülmez olan bazı problemlerimizi çözümüne yardım eder ancak.
Aksi halde, problemlerimizi sadece örteleriz ve daha da büyümesine neden oluruz.
*******
Almanya’da yaşanan bu gelişme ile, bazı gerçekler de daha net olarak ortaya çıkmıştır.
1- Türkiye, en fazla vatandaşının olduğu Almanya’da, hiç bir lobi faliyeti yapmamış ve tam bir becereksizlik içerisindedir.
3 milyona yakın türkün yaşadığı, yaklaşık 50 yıldır Almanya’da türk azınlığın olduğu gerçeğini göz önünde bulundurarak, 14 yıllık AKP hükümetinin, bu konuda tam bir beceriksizlik içinde olduğu ortaya çıkmıştır.
İşi lobicilik ve Türkiye’ye gelecek zararları önlemek olması gerekenlerin, fişlemelerle, güzel işler yapan ve Türkiye adına lobicilik yapan sivil toplum kuruluşlarını yok etme ve etkisizleştirme ile uğraşmaları, bu alınan karar da çok önemli bir etkendir.
2- AKP ve Erdoğan’ın ne Avrupa’da ne de dünyada hiç bir ağırlığının olmadığı bir kere daha ilan edilmiştir.
Erdoğan, mülteciler üzerinden yürüttüğü kirli pazarlığı, özellikle Merkel ve Almanya üzerinden yapıyordu.
Almanya’nın bu hamlesi ile, Erdoğan’ın bu kirli pazarlığının daha fazla sürdürülemez olduğu ve Almanya ile birlikte, Avrupan’ın Erdoğan’ın bu tehdit ve şantajına karşı artık sessiz ve eylemsiz kalmayacağı ilan edilmiştir.
3- İç politikada, bakanlar kurulu kararı ile, Hizmet Hareketi’ni terörist ilan etmeye çalışan AKP ve Erdoğan’a, Almanyadan çok büyük bir darbe gelmiştir.
AKP’den ilk verilen tepkilerde, tarihi bir olayın parlemento kararı ile karara bağlanamayacağı dile getirilmiştir.
Fakat aynı kişiler, kendi ülkelerinde, bir sivil toplum kuruluşunu, bakanlar kurulu kararı ile terörist ilan etmenin peşinde olduklarını unutmuşlardır.
Bu karar ile, AKP’nin ne kadar çarpık ve sakat bir düşünce ve eylemler içerisinde olduğu, bir kere daha gözler önüne serilmiştir.
*******
Peki bundan sonra, AKP ne yapabilir.
1- AKP öncelikle bağıracak ve Almanya’ya karşı sert söylemlerde bulunacaklardır.
Fakat bu söylemlerin ne kadar etkisiz ve mantıksız olduğunu, daha ilk günden gördük.
Özellikle, sarayın sözcüsü konumundaki AKP’li bazı vekillerin, akıllara ziyan açıklamaları, bu konuda ne kadar basiretsiz ve dar görüşlü olduklarını ilan etmiştir.
“Ayasofya’yı ibadete açarız.
“Gavur Almanya yine gavurluğunu yaptı” şeklindeki söylemler, basiretsizliğin ve zavallığın ilanıdır.
2- Erdoğan bu meseleyi iç siyasette tepe tepe kullanacaktır.
Özellikle milliyetçilik üzerinden oy devşirme sürecine giren AKP, hem doğuda yaşanan olayları, hem de yeniden gündeme gelen Ermeni meselesi üzerinden, çok düşünmeyen ve hemen inanmaya namzet tabanını bir arada tutacak ve MHP’den ümidini kesmiş olan milliyetçi oyları kendi tarafına çekmeye çalışacaktır.
3- Çocukça eylemler ve protestolar olacaktır.
Bayrak yakmalar, Almanya menşeli ürünlerin boykotu gibi,daha önce Fransa için yapılan eylemler yapılarak vatan, millet, sakarya palavraları atılacaktır.
Bu konuda, eğer AKP ve zihniyeti samimi iseler, bindikleri ve çerez olarak gördükleri, her biri milyon dolarlık Almanya malı makam araçlarını bırakıp, yerli malı arabalara binmelerini bekliyoruz.
Özellikle, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’den, tabandaki dindar insanlara örnek olmasını ve kendisine tahsis edilen milyon dolarlık mercedes marka arabasına binmeyerek boykot etmesini bekliyoruz.
****
Evet sonuç olarak, her yönüyle bitmiş ve tükenmiş AKP zihniyeti, ülkenin yurt dışındaki itibarını da tüketmiş ve sıfırlamıştır.
Ve buna karşı yapabilecekleri hiç bir şey yoktur.
Tüm sır konuşmaları ve telefonları Almanya tarafından dinlenmiş ve kayıt altına alınmış olan Erdoğan, sadece bağırabilir ve hamasi konuşmalar yapabilir.
Somut hiç bir adım atamaz.
Zira, Almanya’nın elinde, kendisi ile alakalı nelerin olduğunu çok iyi bilmektedir.
Kaybeden yine bu ülke olmuştur, yerlerde sürülen bu ülkenin itibarı olmuştur.