Zarrab’ın Kısa Boylu Yüksek Profilli Avukatı

Dönemin Uluslararası Para Fonu (IMF) başkanı Dominique Strauss-Kahn, 14 Mayıs 2011 günü New York’tan ayrılmak için bindiği uçaktan polisçe indirilip gözaltına alındığında bütün dünya büyük bir şok yaşamıştı.
Savcı, IMF Başkanı hakkında; New York’ta kaldığı otelin 32 yaşındaki oda görevlisi kadına tecavüz girişiminde bulunmak ve zorla alıkoymak dahil 4 ayrı suçlamada bulundu.
Hem Strauss-Kahn’ın (DSK) taciz konusundaki şöhretli geçmişini hem de New York’taki benzer davaları bilenler DSK’nın yıllarca hapis yatabileceğini ve işinin çok zor olduğunu düşünüyordu.
Son 20 yıldır New York’ta benzer durumlara düşen her ünlü ve güçlü ismin aklına gelen ilk ismin kapısını DSK da çaldı. Amerikan medyasının en deneyimli yargı muhabirlerinden Jeffrey Toobin’ın, “hayatım boyunca mahkeme salonlarında gördüğüm en iyi avukat” diye bahsettiği ceza savunma avukatı Benjamin ‘Ben’ Brafman.
New York Magazine dergisi, “Başınız ciddi beladaysa telefonunuzun hızlı arama hafızasında olması gereken kişi” diye tanımlıyor onu. New York Times gazetesi ise 2004 yılında yayınladığı bir profilde, “Zeki ve pervasız bir taktisyen, jüriyi ayartmayı beceren zarif bir manipülatör” olarak nitelendiriyor.
Şarkıcı Michael Jackson’ın 2004 yılında çocuklara cinsel istismarda bulunmaktan yargılandığı davada Brafman’a yardımcı olarak Michael Jackson’ı savunan avukat Mark Geragos, DSK’nın da Brafman’ı tercih etmesini, ‘perfect fit’ (tam adamı) diye nitelendirecek ve ekleyecekti: “Daha gazetelerde haberi görür görmez, eğer mükemmel bir avukat arıyorlarsa, aradıkları kişi bu işe genetik olarak programlanmış Benjamin’ diye düşündüm.”
Peki Geragos neden böyle düşündü? O günlerde konuştuğu CNN’e üç sebep saydı Geragos; Birincisi bu medyatik bir davaydı ve Brafman bir gazeteci ordusu ile nasıl başedebileceğini herkesten iyi biliyordu. İkincisi, DSK’ya yöneltilen suçlama, Brafman’ın yıllardır birçok ismi kurtarmayı başardığı bir suçlamaydı. Ve üçüncüsü davanın Fransa iç politikasını yakından ilgilendiren bir politik doğası vardı ve Brafman böylesi bir davanın bütün nüanslarını dikkate alabilecek bir isimdi. Avukat Geragos, Benjamin Brafman’ın bir konuyu veya davayı çarpraz sorgulamada bugüne kadar gördüğü en iyi isim olduğunu da ekliyor.
Brafman’ın, uzun süre demir parmaklıklar arkasından çıkamaz görülen birçok müvekkiliyle, duruşma sonunda mahkeme salonundan beraber çıkması, onu ceza savunma avukatları arasında büyük bir şöhrete kavuşturdu.
Amerikan Futbolu Ligi NFL’in ünlü oyuncularından Plaxico Burress 2008 yılında bir gece kulübünde kendisini ruhsatsız bir tabancayla kazara vurduğunda Brafman’a sarıldı. İki yıl hapisle yargılanan Burress, Brafman’ın savcılık ile pazarlıkları sonucunda bir sonraki ay evindeydi.
Brafman, 1999 yılında bir gece kulübünde bıçaklı saldırıdan yargılandığı davada şarkıcı Jay-Z’nin savunmasını da üstlendi. Ünlü rap şarkıcısı, 15 yıl hapis cezası ile yargılandığı davadan 3 yıl gözetim altında kalma şartlı tahliyesi ile kurtuldu.
Benjamin Brafman’ın Amerika çapında ününü pekiştiren dava ise 1999 yılında gerçekleşti. Hip Hop müziğin en önde gelen isimlerinden biri olan ve P-Diddy olarak bilinen Sean Combs, bir gece kulübünde silahlı çatışmaya karışması sonrası ruhsatsız silah bulundurmak dahil bir dizi suçlamayla yargılanmaya başladığında kariyeri bitme noktasına gelmişti. İmdadına Brafman yetişti. Brafman, müvekkili Sean Combs’ı, savcının onlarca görgü tanığının aleyhte ifadelerine rağmen bu medyatik davadan kurtarmayı başardı.
Brafman, bu başarılı kariyeri sebebiyle ABD’nin en aranan ceza savunma avukatlarından biri haline geldi. Kütüphaneci olan 43 yıllık eşi Lynda ona bu yüzden ‘H.P.’ (EyçPi) diye hitap ediyor. ‘High Profile’ın (yüksek profil) kısaltması olarak…
HOLOKOST KURBANI BİR AİLENİN ÇOCUĞU
Benjamin Brafman, 1948 yılında Brooklyn’de doğdu. Ortodoks Yahudi olan ailesi onu din eğitimi veren bir okula (yeşiva) kaydetti. Meryl Gordon, New York Magazine’de kaleme aldığı ‘Küçük Büyük Adam’ başlıklı profilinde, Brafman’ın bu okuldaki yıllarını şöyle anlatıyor:
Brafman sınıfın diğer öğrencileri eğlendiren maskarasıydı. Kendisine belirlediği bir hedefi yoktu, tembeldi ve dini derslerde uyuyordu. Benjamin’in New York’un Far Rockaway bölgesindeki bir Ortodoks mezhebi sinagogunda hahamlık yapan zeki ve gayretli ağabeyi Aaron Brafman, ‘annemiz her zaman Benjamin’in gelecekte nasıl bir insan olacağı konusunda endişelenirdi. Ben ailenin iyi çocuğuydum, Benjamin ise her zaman benim gölgemde kalırdı’ diye anlatıyor o günleri.
İkisi kız dört kardeş, Holokost’taki acı kayıpların hüznüyle dolu bir evde büyüdüler. 1996’da ölen anneleri Rose, 1938’de 16 yaşındayken Çekoslovakya üzerinden New York’a kaçmıştı. Rose’un anne babası ve kızkardeşi ise başaramayacak ve Nazi toplama kampında öldürüleceklerdi. Ben Brafman, annesinin cenazesinde yaptığı konuşmada, “Bu annemin hayatı boyunca korkmadığı ilk gün” diyerek annesinin hayat hikayesinin trajedisini paylaşmıştı.
Babaları Sol ise, Nazilerin ve destekçisi halkın, 9 Kasım 1938’de Yahudi ev, işyeri ve mabetlerine saldırdığı ve tarihe Kristal Gece adıyla geçen saldırılarda canını kurtarmayı başararak önce Küba’ya ardından New York’a ulaşacaklardı. Rose ve Sol, New York’ta tanışıp evlendiler. Baba Sol, on yıllarca Manhattan’daki Garment District’te tekstil işi yaptı. Brafman’ın kendisi de anne babası gibi Ortodoks Yahudi geleneklerine sıkı sıkıya bağlı ve dindar bir insan. Oğlu David de İsrail’deki dini eğitiminden sonra bu ülkede hahamlığa başladı.
Küçük yaşlarında çalışmaya başlayan Brafman, çalışırken gece okuluna devam ederek 1971’de Brooklyn College’da önlisans derecesini aldı. 1974 yılında da Ohio Northern Üniversitesi hukuk fakültesinden mezun (J.D.) oldu. Sonraki yıllarda ise New York Üniversitesi Hukuk Fakültesinde ‘kriminal adalet’ alanında Yüksek Lisansını(LL.M.) tamamladı. Neden hukuk diploması almak için New York Üniversitesini tercih ettiği sorusuna, ‘dans edebileceğim en iyi partnerlerle dans edebilmek ve uzun yolculuğa çıkmamak için’ diye yanıtlıyor.
UÇAN KUŞA DAVA AÇAN BİR SAVCIYDI
Brahman, hukuk kariyerine, 1970’lerde Manhattan Bölge Savcılığında yardımcı savcılık yaparak başladı. Amacı mümkün olduğunca duruşma deneyimi edinmek ondan sonra da kendi avukatlık bürosunu açmaktı. Hukuk dünyasında dikkatleri de ilk kez bu dönemde çekti. Duruşma tecrübesi edinmek adına bir savcı için ortalamanın çok üzerinde dava açıyordu. O dönemde kendisiyle beraber savcılık yapan bir arkadaşı, hakkında “Hareket eden herşeye dava açar diye konuşuyorduk” diye hatırlıyor.
Bu davalardan biri ‘güvercin boku davası’ olarak anılıyor. Prospect Park görevlilerine güvercinlerin sağlığını tehlikeye atmak konusunda dava açmıştı. Kazandı. “Jürinin böyle bir davayı ciddiye almasını nasıl sağlayabilirsiniz ki?” diye soruyor eski meslektaşı ve ekliyor: “İnsanları, söylediği her şeyi ciddiye almaya sevk eden tanrı vergisi bir albenisi var.” Brafman, 4 yıl süren savcılık günlerinde açtığı 24 davadan sadece birini kaybetti. Artık hazır olduğunu düşündüğü 1980 yılında eşinin dedesinden aldığı 15 bin dolar borçla bir ofis kiraladı ve avukatlığa başladı.
MAFYA AVUKATLIĞIYLA YÜKSELDİ
Avukatlığa başladıktan sonra mesleğindeki sıçramayı ise mafya avukatlığıyla gerçekleştirdi. 1985 yılında New York’un ünlü mafyası Gambino’ların lideri Paul Castellano da dahil 10 kişi tutuklanmıştı. Brafman bu gruptaki az tanınan bir mafya üyesinin avukatlığını biraz da zorlayarak aldı. Neredeyse bedavaya. “Üst lige çıkmam için bir fırsat gibi gördüm” diye anlatıyor bunun sebebini. Kamuoyunda da oldukça gündem olan bu davada, müvekkilini, araç gaspı ve cinayet de dahil 22 suçlamanın 21’inden hüküm giymekten kurtararak, gerçekten de üst lige çıkmayı başardı.
Castellano sonradan New York’ta bir et lokantasında kurşun yağmuruna tutulup öldürüldüğünde, New York Post gazetesinin kapak fotoğrafında tabutun başında bekleyen Brafman görülecekti. Savcılıktaki eski mesai arkadaşları bu davranışını, mafyadan yeni müşteriler bulmak için bir şov diye değerlendirdi o günlerde. Brafman sadece bir müvekkiline karşı insani görevini yaptığını iddia etse de savcıların öngörüsü doğrulandı. New York’un birçok mafya davası ona gelmeye başladı. Organize suç davaları onu tapeler dünyası ile tanıştırdı.
Güvenlik birimlerinin telefon dinleme kayıtları arasında detaylı incelemeleriyle açık arayıp oradan yürüme yeteneğini böylece kazandı. Gambino ailesinin eroin ticaretiyle suçlanan bir üst düzey ismini bu şekilde bulduğu açıklarla hapisten kurtardı. Ailece mafya çatışmalarının ortasında kalma tedirginliği de yaşadıkları bir dönem oldu bu. New York İtalyan mafyasının en efsane isimlerinden John Gotti’nin sağ kolunu savunduğu günlerde annesi, oğluna, “Duruşma salonundan çıkarken onun yakınında durma” tembihinde bulunacaktı. Zamanla aldığı mafya davası sayısı düştü. 1990’larda ise bambaşka bir imaj oluşturdu. Mafya avukatlığından, hukuk dünyasında saygı gören avukatlık imajına geçmek oldukça zor bir süreç. Ancak Brafman bunu da başardı.
MÜVEKKİLLERİ İLE GÜÇLÜ BAĞ KURUYOR
Ona göre iyi bir ceza avukatlığının en esaslı sırrı, müvekkiline son derece sadık olmak. Brafman’ın avukatlık firması ile aynı binanın aynı katında bulunan Kaplan & Katzberg hukuk firmasının başındaki Robert Katzberg de Brafman’ın bu özelliğine dikkat çekiyor ve “Müvekkileri için her şeyini ortaya koyar” diye anlatıyor. Bütün müvekkillerinin ona iş sözleşmesi dışında kişisel olarak da bağlanmalarında bunun etkisi büyük. Öyle ki bir müvekkili doğan oğluna ‘Benjamin’ adı vermiş. Brafman’ın hapisten kurtardığı Hip Hop şarkıcısı Sean Combs ondan ‘Uncle Benny’ (Benny Amca) diye söz ediyor ve her yıl davanın yıldönümünde bir kez bir araya gelerek kutlama yapıyorlar.
ESKİ BİR STAND-UP’ÇI
Amerikan ceza yargılamasının ‘jürili’ olması anayasal bir haktır. Savunma makamı aksini istemedikçe, sanığın suçlu olup olmadığına yargıç değil, jüri karar verir. Yargıç ise mahkeme sürecini yönetmenin yanı sıra, eğer jüri suçlu bulursa, bu suç hükmüne hangi cezai müeyyidenin uygulanacağına karar verir sadece. Bu nedenle de bir ceza avukatı için en önemli şey, duruşmalar boyunca jüriyi etkileyebilmektir. Benjamin Brafman ise, jürili mahkeme salonunda bir avukatın tiyatral performansı için gereken tanrı vergisi yeteneklere fazlasıyla sahip biri. Konuşkan, hazır cevap ve sempatik bir insan. Ama duruşmalarda jüri üzerinde en önemli silahı mizah yeteneği.
Mizah yeteneğinin sırrı ise hukukçu olmadan önceki yaptığı işi. 20’li yaşlarının başında New York’un Catskills bölgesinde stand-up komedyenliği yapıyordu. Brafman, duruşmalarda kendi kendisini de sık sık alay konusu ettiği esprileriyle jüri üyelerini etkilemeyi başarıyor. Kendisinin en fazla dalga geçtiği özelliği ise 1 metre 65 santimetre boyunda olması. Kendisinden ‘kısa boylu Yahudi’ diye söz ediyor. Ancak boyunun kısalığını da avantaja çevirmeyi becermiş. Ceza savunma avukatı Fred Hafetz, Brafman’ın profilini yazan gazeteci Meryl Gordon’a, “Kısa boylu ve bunu çok iyi kullanıyor” diye anlatıyor ve ekliyor: “Bir defasında jüriye şöyle hitap edecekti: Savcı iddialarına inanmanızı istiyor, ben de 10 santimetre daha uzun boylu olmak istiyorum. Ama ikimizin de dileği yerine gelmeyecek.”
Herkesin aklına gelen en önemli görünüm özelliklerinden biri pahalı takım elbiselerinde kullandığı gösterişli kravat iğneleri. Sean Combs’ı savunduğu davanın başında jüriye, “Ben bu davada müvekkilimi, avukat Johnnie Cochran ile beraber savunuyorum. Eğer hangimiz hangimizdi karıştırırsanız, ben yakası kravat iğneli olanım” diye hatırlatması duruşma salonunda herkesi kahkahaya boğacaktı. Johnnie Cochran siyahi ve uzun boylu bir avukattı.
Eski mesai arkadaşı avukat Mark Geragos, Financial Times gazetesine Brafman’ı duruşma salonlarında, “Hollywood ayarında performans sergileyen bir yıldız” şeklinde anlatıyor. Gazete, Brafman’ın stand-up yaptığı günlerde pekişen mizahi yeteneğinin, duruşma salonlarındaki performansının en önemli özelliklerinden biri haline geldiğine dikkat çekiyor.
JÜRİYİ BÜYÜLEYEN PERFORMANS
New York Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisinden Jennifer Frey, Brafman’ın meslektaşlarına dayanarak, “Sempatikliğini daha da artıran kısa boyu, Brooklyn terbiyesi almış aklıselim üslubu ve çoğu zaman kendisiyle dalga geçtiği muazzam mizah yeteneği ile aynı anda hem hakimleri, hem jüriyi hem de karşı tarafın tanıklarını adeta büyülediğini” aktarıyor. Öyle ki, karşı taraftaki mağdurlar bile onun performansından etkileniyor. Bir taciz davasında tacize uğrayan kadınlardan birinin babası, duruşma sonunda, “Ona kızgın değilim, işini yaptı ve çok güzel yaptı” diye konuşacaktı.
Hip Hop şarkıcısı Combs da, ‘jüri üyeleri ona bayılıyor’ diyor ve ekliyor: “New Yorklu jüri üyeleri ile kolayca bağ kurmasını sağlayan oldukça New Yorklu bir havası var. Mahallenizden beraber beyzbol maçına gittiğiniz arkadaşınız gibi…”
Avukat Paul Shechtman ise Brafman’ın, “Müvekkilini kendi kişisel itibarının kanatları altına aldığını” söyleyerek ekliyor, “Jüri üyeleri, Ben’in adına konuştuğu bir zanlının o kadar da kötü bir insan olmayacağını düşünmeye başlıyor.”
Mark Geragos da, Financial Times gazetesine, Brafman’ın hukuk bilgisinin yanı sıra karizmatik, inandırıcı, hayal gücü yüksek ve oldukça zeki bir insan olduğuna dikkat çekiyor.
Ancak bu yetenekleri Brafman’ın başarısını tek başına açıklayan şeyler değil. 2011 yılında hukuk öğrencilerine verdiği bir konferansta, “Yetenekleriniz sizi bir yere kadar götürebilir. Ancak eğer dosyaya saatlerinizi harcamamışsanız bu yeteneklerinizin hiçbir anlamı olmaz” diyecekti. Brafman, dersine çok iyi çalışkan bir avukat. Dosyasına hakim olabilmek için müthiş bir efor sarfetmesiyle biliniyor.
1980’li yıllarda, hükümetin teknik takiple elde ettiği delillere dayalı bir organize suç davasının savunmasında Brafman’a yardımcı olarak çalışan avukat Bachner, Brafman’ın kendisini, sadece savcının sunduğu tapeleri -diğer avukatların sıklıkla yaptığı gibi- okumakla bıraktırmayıp, tek tek bütün tapeleri dinlettiğini de hatırlıyor. Bu arada özellikle de savcının tanıklarının telefon dinlemelerini daha bir dikkatle dinlemelerini istermiş. Bu tür davaları kazanmak için en güçlü bazı doneleri bu şekilde elde edebilmişler.
MEDYAYI MANİPÜLE EDİYOR
Brafman, kamuoyundan ilgi gören davalarında, medyaya yönelik manipülasyonları ile de bilinen bir avukat. Savcılığın tanıklarını jürinin gözünde itibarsızlaştıracak ve jürinin dikkatini istediği yönlere çekmeyi sağlayacak bilgileri, bazen doğrudan bazen de hiç hissettirmeden medyaya sızdırıyor.
Robert de Niro’nun başrolünü oynadığı ünlü Bronx Tale filminin yapımcısı da olan ve bir zamanlar sahip olduğu çok sayıda gece kulübü nedeniyle New York gece hayatının kralı diye anılan Peter Gatien’in, mekanlarına müşteri çekmek için ‘exctasy’ dağıtma suçlamasıyla yargılandığı dava, Brafman’ın duruşma taktiklerinin pek çoğuna sahne olan iyi bir örnek. Gatien, aralarında parti organizatörleri, kulüp kapılarının güvenlikçileri ve uyuşturucuyu temin edenlerin de olduğu 40 kişi ile beraber 1996 Mayıs ayında gözaltına alındı ve yargılanmaya başladı.
Bu 40 kişiden 30’u, daha hafif cezalar karşılığında savcı ile anlaşarak patronları aleyhine tanıklık yaptı. Ancak dava devam ederken, bunların bir kısmı tekrar taraf değiştirdi ve bu kez de savcılığın ve federal narkotik ajanlarının delil yarattığını iddia ettiler. Uyuşturucu satıcılarından birinin geçmişinde FBI ile işbirliği yaptığının ortaya çıkması, Brafman’ın davayı bu konuya yönlendirmesine neden oldu. Bu hamle jürinin kafasını karıştırırken Brafman, gazetecileri jürinin kafasını daha da karıştıracak şekilde manipüle etmeye başladı.
Öyle ki federal savcı Eric Friedberg, Amerika’da nadir görülen bir tedbir isteğiyle mahkemeye başvurdu. Mahkemeden, Brafman’a karşı dava ile ilgili yayın yasağı istedi. Brafman’ın, jüriyi rahatsız edecek gazete haberleriyle, tanıkları jüri nezdinde itibarsız hale getirdiğini iddia ediyordu. Yargıç, davanın her iki tarafına da medyaya konuşma yasağı koydu. Ancak Brafman’ın taktikleri jüri üzerinde işe yaradı. Amerikan vatandaşı bile olmayan Gatien, hapis cezası içeren suçlamalardan aklandı ve sadece para cezasına mahkum oldu.
Combs davasında beraber çalıştığı avukatlardan Michael Bachner, Brafman’ın karşı tarafın en önemli tanığını nasıl imha ettiğini şöyle anlatıyor: “Doğaçlama çapraz sorularla, iki saat boyunca tanığı öyle bir hale getirdi ki, iki saatin sonunda mahkeme salonundaki herkes savcının neden bu tanığı duruşmaya getirdiğini bile anlamaz hale gelmişti.”
New York Magazine profilinde ise taktisyen yönü şöyle anlatılıyor:
“Brafman’ı eleştirenler, duruşma salonunda yasal olsa da hileli taktikler kullanmak ve davaları ile ilgili usta işi sızdırmalarla medyayı manipüle etmekle suçluyorlar. Perry Mason’ın (Amerikan edebiyatında kurnazlığıyla ünlü bir avukat karakteri) bile ondan daha dürüst davrandığını söylemek mümkün. Ancak Brafman, her zaman ‘adil boks maçı’ kurallarına riayet etmese de etkin biri. O kadar korkutucu bir şöhreti var ki, telefonda konuştuğumuz eleştirenleri, telefonlarının dinlendiğinden korkan mafya müvekilleri gibi, onun hakkında çekinerek konuşuyor. ‘Onu benzetebilirim’ diyor bir hasmı, ‘Ama doğru olanı yapmayı tercih ederim.”
Herkesin biraz umutsuz bir dava gördüğü Dominique Strauss-Kahn’ın ilk duruşmasının sabahında Ben Brafman, “Ben bu davayı çok savunulabilir bir dava olarak görüyorum” demişti.
Brafman, DSK’nın ‘ülkeden kaçma riski’ sebebiyle kefaletle serbest bırakılma talebi mahkemede reddedildiği gün bile çekince yaşamayacak, “Bu savaş daha yeni başlıyor” diye meydan okuyacaktı. Ve en iyi yaptığı şeyi yapacaktı. Jürinin ve kamuoyunun dikkatini müvekkilinin üzerinden, mağdurun veya savcının tanıklarının kişiliğine yöneltmek, onların güvenilirliğini zedelemek. Haftalar ilerledikçe kamuoyu DSK’dan çok, tecavüz mağduru olduğunu iddia eden kadını ve geçmişini konuşmaya başlamıştı. Kadının bu arada jüriye bazı doğru olmayan cevaplar verdiği de ortaya çıktı.
Kadın bunların tercüme hatası olduğunu iddia etse de güvenilirliği büyük yara almıştı. Tutuklandıktan yaklaşık üç buçuk ay sonra, 23 Ağustos 2011 günü savcı, mağdur olduğunu iddia edenin inandırıcılığındaki ciddi şüpheler ve kesin delil yoksunluğunu gerekçe göstererek, DSK’ya yönelttiği tüm suçlamaları geri çekti. Taraflar, miktarı açıklanmayan bir tazminatta anlaşarak konuyu kapattılar. “Otelde bazı uygunsuz davranışları” olduğunu kabul eden DSK’nın, mağdur kadına 1,5 milyon dolar ödediği iddia edildi ama taraflarca rakam resmen hiçbir zaman doğrulanmadı.
Brafman, bugün artık ABD’nin en şöhretli birkaç avukatından biri. Ama bu şöhret, işini en çok zorlaştıran şey aynı zamanda. Daha 1998 yılında bundan yakınacaktı: “Bagajım, dikkat çekici duruşma başarılarıyla dolu. Bu, insanlara, aleyhte deliller ne kadar güçlü olursa olsun beraati koparacağınız hissi veriyor. Ancak bunu her zaman yapamazsınız.”
Yargı muhabiri Toobin de “Brafman, bu güne kadar gördüğüm en iyi avukat” sözüne benzer bir şerh düşüyor: “Ama en nihayetinde savcının sunacağı deliller, avukat kim olursa olsun fark etmez, daha önemlidir.”
NOKTA Dergisi