Hürriyet yazarı Ahmet Hakan Erdoğan’ın AKP tabanını nasıl ikna ettiğinin sırrını yazdı. Hakan’ın kayda değer gözlemi şöyle:

– BİR: “Türkiye Erdoğan’ın liderliğinde İslam dünyasına önder oldu” cümlesi…

– İKİ: “Türkiye’nin yükselişini engellemek için düşmanlar her şeyi yapıyor” cümlesi…

İdeolojik kurgu, işte bu iki sihirli cümlenin üzerinde yükseliyor.

Kurgu böyle olunca…

Ve ahalinin önemli bir bölümü bu kurguya inanınca ya da inandırılınca…

– “Rus uçağı sınır ihlali yaptı, biz de vurduk. Ne yani? Sınırlarımızı ihlal eden uçağı vurmayacak mıydık?” denilince de haklı olunuyor.

 

– “Bu işin içinde kumpas var. Düşmanlarımız bizim Rusya ile aramızı açmak istedi. Büyüyen Türkiye’nin önünü kesmek istediler. Biz de bu kıskaçtan kurtulmak için Rusya’yla barıştık” denilince de haklı olunuyor.

 

*

 

Bir başka unsur daha var:

 

Ahalinin önemli bir bölümü, Tayyip Erdoğan’ın çok büyük bir lider olduğuna inandırılmış durumda.

 

Böyle bir güven tesis edilmiş. Ettirilmiş.

İşte bu güven nedeniyle de…

Ahalinin önemli bir bölümü “Akıllı adam, becerikli adam… Mutlaka bir bildiği vardır… Böyle yapmasının muhakkak geçerli sebepleri vardır” diye düşünüyor.

Batı’da bile siyasetin artık sıradan insanların kavrayamayacağı kadar karmaşık hale geldiğini düşünenlerin sayısı hızla artarken…

Bizde ahalinin önemli bir bölümünün böyle düşünmesinde şaşacak, hayretlere düşecek bir şey yok.

Bir de şu var:

Sanılanın aksine sıradan insanlar, tutarlılık arayışı içinde olmazlar.

Kendileri gündelik hayatlarında bir tutarlılık içinde değiller ki memleketi yönetenlere kritik gözle bakıp “dün öyle diyordun, bugün böyle diyorsun” diye bir tutarlılık sorgulaması yapsınlar.

Velhasılı kelam…

Erdoğan, ahaliyi ikna etme hususunda görüp göreceğimiz en becerikli siyasi lider.

İyi ama böyle bir beceriden yola çıkarak…

Erdoğan için…

“Çok başarılı bir siyasi aktör” diyebilir miyiz?

Siyasi aktörlerin başarılı sayılmasının yegâne ölçütü, kitleleri ikna etme konusunda sergilediği beceri değildir.

Başarı sorgulaması şöyle yapılır:

– İzlediği politikalar, nasıl sonuçlar doğurdu?

– Bu politikalar, ilan ettiği amaca uygun düştü mü?

– Kavga ile kavgadan dönüş arasında geçen zamanda ülke ne tür kayıplara uğradı?

– Bu kayıpların telafisi mümkün mü?

– Bu kayıpların sorumluluğu ne olacak?

Kısacası…

Becerikli olmak ayrı şey, başarılı olmak ayrı şey…