Bayramlara barış yazıları yakışıyor. Benim gibi siyasî analizler yapanlar, doğal olarak siyasî barışı ve onu besleyen hoşgörü ve uzlaşma ortamını elekten geçiriyor. Saray İsrail ile, davasını ve kendisine güvenenleri bozuk para gibi harcayarak, yani kendince büyük fedakârlıklarda bulunarak mürüvvete erdi. Rusya’dan “resmen” özür dileyerek zor olanı başardı. Suriye’nin mevcut yönetimi ile barışın yakın olduğunu Başbakan ve Cumhurbaşkanı açıkça ifade ediyor. Mısır zaten en maliyetsiz olanı. Düşmanları azaltıp dostları çoğaltırken iktidarımızın beyaz güvercin misali kanat çırpışları bölgemize ve dünyaya barış rüzgârları olarak ferahlık getiriyor.
Peki ya kendi ülkemize, Türkiye’ye, bu ülkede İktidar’ın düşman ilan ettiği toplumsal kesimlere yönelik bir barış taarruzu ihtimali var mı? İsrail ve Rusya ile barışan, Suriye’de Esad ile Mısır’da Sisi ile barışmaya hazırlanan İktidar, “iç düşman” ilan ettiği kendi halkıyla dışarda olduğu gibi içerde de yeni bir başlangıç yapabilir mi?
Mübarek bayramın bütün iyimserliğine rağmen cevap maalesef olumlu değil. Boşuna bir “iç barış” taarruzu beklemeyin. Tersine dışarda sağlanan uzlaşmaları, içerde yükselecek kavganın, çatışmanın dayanağı olarak yorumlamayı deneyin. “Dışardaki düşmanları içerdekilerle baş etmek için azalttım” diyerek önündeki avı sakin sakin parçalamaya hazırlanan bir kurt figürü duruma daha çok uyuyor. Tamamen tersinden bakmayı deneyin: İktidar sırf içerde kendini konsolide etmek, bastığı zemini sağlamlaştırmak adına İsrail ile, Rusya ile uzlaşmaya mecbur kaldı. Bölgedeki bütün rakiplerimiz memnun edildiğine göre, içerde otokrasinin balyozu muhaliflerin kafasına inerken demokrasinin, insan haklarının hangi dış dinamiği devreye girip “yapma-etme” diyecek?
“Yurtta barış, dünyada barış” sloganını bugünlerde “yurtta kavga için dünyada barış” şekline sokarsanız, iç politikadaki muhtemel gelişmeleri şekillendirecek ana ekseni yakalamış olursunuz. İsrail ve Rusya ile barış, bir dış politika hamlesi değildi, doğrudan içerde sallanan iktidar dengelerini dışardan gelen darbelere karşı tahkim etmek için bir cankurtaran simidi olarak birilerine hizmet sundu. Mecburiyetler faslında gözünüzü New York’ta sarmaşık gibi yeni sürgünlerle her tarafa yayılan davaya çevirmemiz lâzım.
Erdoğan’ın iktidarı sürdürme stratejisi toplumsal uzlaşmaya, çoğulculuğa, katılıma ve herkes için hukuk üretmeye kesinlikle dayanmıyor. Gezi olayları otokrasi projesine erken doğum yaptırınca, kutuplaştırma siyaseti iktidar üretme kapasitesinin doğal sınırlarını oluşturdu. İktidarda kalmak, kalıcı bir otokrasi oluşturmak, bunun için yeterli halk desteğini sağlamak adına toplumu çatıştırmak bütün dikta yönetimlerinin başvurduğu en kestirme yöntemdir. Doğası itibarıyla otokrasiler siyasî barış ve uzlaşma üretemez; sadece geçici ittifaklar üretir. Sandık otokrasiler için sadece bir kalkış ivmesidir; zamanla devlet içinde kurulan ittifaklar asıl baskı rejiminin sürükleyici gücünü oluşturur. İsrail ve Rusya ile uzlaşma iktidarın ana çekirdeği dışından gelen işte bu geçici ittifakların eseri. Eskilerin “derin devlet”i, veya daha çok organize bir yapı anlamında kullanılan Ergenekon etiketi, bu eserin müellifleri hakkında fikir vermeli.
İsrail ve Rusya ile uzlaşma içerde otokrasinin gücünü daha da artıracak. MHP’de parti içi muhalefetin başına gelenler, yürüdüğümüz yoldaki tuzaklar ve pusuda bekleyen avcılar hakkında fikir vermeli. Bir siyasî parti, kendi içindeki demokrasiyi, iktidarın uzun kolları olarak müdahale eden yargı operasyonları yüzünden işletemiyor. Yargı hukuku tesis etmek için değil, bütün keyfiliği ve öngörülemezliği ile parti rekabetine müdahale ediyor ve MHP’yi AK Parti karşısında güçsüzleştirmeye hizmet ediyor. Herhalde yüksek yargıdaki tasfiyeyi, özel sektörü kamu sektörü gibi yönetmek üzere geliştirilen kayyım düzenini Saray’ın barış ve uzlaşma niyetinin tezahürü olarak görebilir misiniz?
Saray İsrail ve Rusya ile, kendi halkıyla daha avantajlı şartlarda kavga edebilmek için uzlaştı. Bayram dışarda esen barış rüzgârlarına inat, bize pek hoşgörü ve huzur getirecek gibi görünmüyor. Zulmetin sona ermesini isteyenler dışarıya değil, içerdeki dinamiklere odaklanmalı.
MÜMTEZAR TÜRKÖNE/YARINA BAKIŞ