Dört üniversite öğrencisi final haftası, çok zor olan bir derse sabaha kadar çalışırlar.
Sınav saat 10’dadır.
Biraz yatalım kalkıp sonra sınava gideriz diyerek uyurlar.
Kalktıklarında bir de ne görsünler, saat 10 ve sınava geç kalmışlardır.
Hemen apar topar hazırlanırlar ve üniversiteye doğru yola çıkarlar.
Yolda birisi der ki, sınava geç kaldık, bir yalan söylememiz lazım ki, hoca yeniden bizim için sınav yapsın.
Öbürleri tamam der.
Peki nasıl bir yalan söyleyelim derler.
Biri der ki, hocam geldiğimiz otobüsün tekeri patladı, ondan dolayı sınava geç kaldık diyelim der.
Diğerleri tamam mantıklı der ve üniversiteye hocanın yanına giderler.
Sınav bitmiştir ve hoca odasındadır.
Kapıyı çalıp içeri girerler, hocam sınava geç kaldık, çünkü bindiğimiz otobüsün tekerleği patladı derler.
Hoca, tamam der.
Haftaya sizi sınav yapacam der.
Dört kafadar büyük bir sevinçle odadan çıkar.
Bir hafta sonra hoca bu dört kafadarı yeniden sınava alır.
Sınavda 5 soru vardır, ilk soru 40 puan, son soru ise 60 puandır.
5. soru şudur:
Geçen hafta bindiğiniz otobüsün hangi tekerleği patlamıştı ?
Tabi bizi kafadarlar hepsi ayrı tekeri söyler.
Biri sağ ön, biri sol arka, biri sol ön, biri sağ arka teker derler.
Ve sınav sonucu malum sonuçla neticelenir.
Yalanı güzel atmışlardır ama, tekerin hangisi olduğu konusunda anlaşmadıklarından, yalanları ortaya çıkar.
Üllkedemizde son bir haftadır yaşanan darbe yalanının özeti bu hikayededir.
Erdoğan ve ona akıl verenler, güzel bir yalan uydurdular ve bu yalanlarında da başarılı oldular.
Ama hangi tekerin patladığını söyleme konusunda anlaşmamışlar.
Yalancı darbe oyununun ilk akşamından itibaren sorulan sorulara, darbeyi kurgulayanların her birisinin farklı cevaplar vermesi, darbe yalanında anlaştıklarını, ama darbenin teferruatı konusunda yalanda anlaşamadıklarını gözler önüne serdi.
Erdoğan çıkıp eniştemden saat 16 civarında öğrendim dedi.
Güya eniştesi Beylerbeyi Sarayı önünde askerleri görmüş ve hemen onu aramış.
Halbu ki, sarayın önüne asker saat 21 civarında geliyor.
Binali Yıldırım çıkıp eş dosttan öğrendik dedi.
MİT çıkıp öğlen haberimiz oldu dedi.
Fakat bunu diyen MİT başkanı, ülkede darbe olurken, Diyanet İşleri Başkanı ile yemeğe çıkmış.
MİT Genelkurmaya saat 16 da haber verdik dedi.
Ama aynı genelkurmayın kuvvet komutanları, ülkede darbe olurken düğüne gitmiş.
Havuz darbecilerin başı olarak Akın Öztürk’ü gösterdi.
Sonra yanlışlık olmuş biraz işkence ettik sana ama kusura bakma, sen değilmişsin pardon dedi.
Aradan 10 gün geçti ve hala darbenin bir numarası tesbit edilemedi.
Darbenin ilk dakikalarından itibaren, Hizmet Hareketi ve Fethullah Gülen darbenin faili olarak ilan edildi.
Ama hala elle tutulur bir somut delil sunulamadı.
Amerika’dan Gülen’in iadesi istendi.
Amerika, madem iddia ediyorsunuz, bize delil gösterin dedi.
Tabi yalanda anlaşamayanlar paniklediler.
Klasik türk mantığının ilk refleksi ile ülkenin başbakanı çıkıp, ne delili kardeşim biz diyoruz ya dedi.
Tabi ülke yönetmeyi, telefon alırken garantisini soran müşteriye garantisi bizzat benim diyen seyyar satıcılık yapmak zannedenlerin bu söylemleri kale alınmadı.
Baktılar olmuyor, bari bir kaç delil bulalım dediler.
Buldular da.
Seri numarası F olan 1 dolarlar delil oldu darbeye.
Sonra galiba 1 dolar biraz az ve ucuz oldu, daha pahalı ve renkli bir delil sunalım diye maklubeyi delil olarak ortaya çıkardılar.
Baktılar olmuyor, bari CIA diyelim dediler şimdi de.
Trajedi tam da burda başladı, CIA’nin arkasında olduğu darbenin bir numaralı şüphelisini Amerika’dan istemek gibi absürt bir duruma düştüler.
Dünya yalanlarını görünce bocalamaya başladılar.
Haklarını verelim, kaliteli bir senaryo ile yalan söylediler.
Ve bu yalanlarına, ne denirse inanan halkta hemen inandı.
Ama asıl sınavdaki 5. soruda anlaşamayan bu ekip, 5. soruda takozladı.
Ağalar, tamam otobüsün tekerleği patladı inandık size de, hangi tekerlek patlamıştı onu deyiverin hele.