Serbesti Gazetesi’nin yazı işleri müdürü ve başyazarı Hasan Fehmi 6 Nisan 1909 günü öldürüldü. Öldürüldüğü gün Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından “Basın Şehitleri Günü” olarak kabul edilmektedir.

Olayın nedeni ilk bakışta İttihat Terakki Cemiyeti’nin baskıcı uygulamalarına ve yolsuzluklarına dair yazdığı sert yazılar olarak görünmektedir.

Gerçi İttihatçılar, suikasttan sonra yaptıkları açıklamada, olay ile ilgilerinin olmadığını savundular.

Ölümünün ardından düzenlenen cenaze töreninde hukuk fakültesi ve mülkiye mektebi öğrencileri Hasan Fehmi’nin ölümünden İttihatçıları sorumlu tutmuşlardı. Onların başlattıkları protesto 31 Mart İsyanı ile sonuçlandı.

Söz konusu bu isyan Selanik’ten İstanbul’a gelen ve İttihatçılara bağlı olan Harekât Ordusu tarafından bastırıldı. Fakat ilginçtir ki orduya komuta eden Mahmut Şevket Paşa İstanbul’a giriş için II. Abdülhamit’ten izin istemiş ve onay almıştı.

Oysa isyan bastırıldıktan sonra İttihatçılar 31 Mart’ın Abdülhamit tarafından organize edildiği gerekçesiyle Onu 27 Nisan 1909 günü tahttan indirerek yerine Mehmet Reşat’ı getirdiler. Hasan Fehmi suikastının tetiklediği 31 Mart İsyanı’nı II. Abdülhamit’in üzerine yığarak meseleyi kapattılar. Öyle olmadığını bildikleri halde.

Gerçekte ise bütün bu gelişmelerin merkezinde Bağdat Demiryolları Projesi bulunuyordu. İngilizler bu projenin Almanya’ya verilmesinden dolayı II. Abdülhamit’e karşı ciddi bir rahatsızlık duyuyorlardı. 24 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyet ilan edilmesine rağmen İttihatçılardan da beklediklerini bulamamışlardı. Çünkü II. Abdülhamit tahtta kalmış idi. Hatta Enver ve Talat Paşa, II. Abdülhamit’e yakın bile duruyorlardı.

Adeta gizli bir el 6 Nisan 1909 tarihinde Hasan Fehmi’nin öldürülmesinden 27 Nisan 1909 tarihinde II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesine kadar geçen süreci ustaca organize etmişti.

Çünkü isyanın İstanbul ayağında halkı tahrik eden İttihad-i Muhammedi Cemiyeti üyeleri aslında Hicaz, Medine, Musul, Hama ve Musul’da yine halkı tahrik edip olaylar çıkaran “el-iha el-Arabî el-Osmanî Cemiyeti”ne mensup kişilerdi. Bu cemiyetin ise İngilizler ve Fransızlar ile ciddi organik bağları vardı. Yine Osmanlı Devleti’ne İngiliz müdahalesini savunan Prens Sabahattinci Ahrar Fırkası bu isyanın kışkırtılmasında önemli roller oynamıştı.

Sonuç itibariyle İngilizler her ne kadar Bağdat Demiryolları Projesi’ni Almanların elinden alamasalar da II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesi görüşmelerin yeniden başlamasına ve uzamasına neden olmuştu.

Şimdi soru şu;

Dün Hasan Fehmi’nin öldürülmesi ile başlayan 31 Mart İsyanı sonucunda; bu olay ile hiçbir alakası olmadığı halde, olup bitenlerin üzerine kapatmak için olayı II. Abdülhamit’in üstüne yığan İttihatçılar ile şimdiler de açık bir darbe girişimi olan Balyoz Harekât Planı’nı deşifre eden Mehmet Baransu’yu hücrede tecrit eden Neo-İttihatçılar aslında kime hizmet ediyorlardı?