Önceki gün referandumdan “HAYIR” çıktığında Takim meydanında ve tüm Türkiye’de olacakları yazmıştım. Bugün Referandumdan “EVET” çıktığında Ankara’da ve tüm Türkiye’de olacakları yazacağım.

Hiç bir şeffaflığın ve denetimin olmadığı bir seçim sürecinden, maftaynın Hayırcıları thedit ettiği bir kampanya ikliminde, medyanın susturulduğu bir ortamda ve daha kötüsü AKP’nin trol yuvasına döüşen Anadolu Ajansı’nın vereceği sonuca güveneceğiniz bir ülkede referandumdan HAYIR çıkma ihtimali var mı? Bence yok.

Ama yine de eski rejimin bekçilerinin son umut olarak HAYIR cabalarını da son derece saygıdeğer buluyorum.  Eğer adil seçimler olsa sadece Türk halkının DEĞİŞİME ne kadar dirençli bir halk olduğunu bildiğim için Başkanlığa HAYIR çıkacağını düşünüyorum. Eğer Hayır kampanyası yapanlar Başkanlığın bir  yenilik, bir belirsizlik olduğunu işleyen kampanyalar yürütürse muhafazakar halkımız bundan korkar ve HAYIR der.

Ancak daha önce de söylediğim gibi referandumun sonuçlarını sandıklar değil bilgisayalar belirleyecek.

Bu nedenle Referandum akşamı BİGİSAYARLARDAN EVET çıktığında Ankara’da olacak havayı ve planları anlamaya çalışmalıyız.

O akşam Ankara’da Ak Saray’ın önünde yüzbinler toplanmış eğlenidyor. (Bu noktada Melih Gökçek Erdoğan’a yaranmak için her şeyi yapıp Ankara’yı oraya yığacaktır) Ancak Türkye’nin diğer yarısına bir hüzün çökmüş artık ölen 1. Cumhuriyete ağıt yakıyorlar. İşte bu noktada Erdoğan ve çevresinin o birinci cumhuriyetin önemli adamlarından intikam planları yaptığını görmek için orta zekalı olmak yeterli.

Ankara’da halk eğlenirken Erdoğan Aydın Doğan ve Beykoz Baronlarını nasıl alt edeceğinin düğmesine basmıştır bile. Erdoğan’ın kendisine iyilik yapan hiç bir kimseyi cezasız bırakmadığı düşünülecek olursa ona “iyilik” yapanlar kervanına katılan son vakon Aydın Doğan iyiliğinin cezasını en erken çekenlerden biri olacak.

Artık Hürriyet’e Abdulkadir Selvi’yi değil Cem Küçük’ü bile yazar yapsa kurtuluşu yoktur. Zira Doğan için hüküm çoktaan kesilmişti. Ankara’da gazetecilik yapan herkes Doğan için kesilen hükmün “yapmurlu havasa susuz bırakmak” olduğunu bilir.

Referandumdan Evet çıkması durumunda Erdoğan’ın üstüne gideceği ikinci kesim Ergenekoncular, ordudaki Ulusalcılar olacak. Ağustos ayında ordudaki Ulusalcı komutanlara toplu bir emeklilik bekleyin. Zira Erdoğan artık ordudan bir Ulusalcı darbe bekliyor ve bu darbeyi önlemek için daha önce anlaştığı ulusalcı komutanları tasfiye etmesi gerekecek. Böylece Erdoğan asıl zaferini Ağustos ayındaki YAŞ zirvesinden sonra taçlandırmış olacak.

Tabi ki referandumdan EVET çıkması fiili tek adam yönetimini hukuki hale dönüşmesi anlamına geliyor. Bundan sonra Erdoğan’a karşı çıkmak mümkün olmayacağı için bu kurumların Erdoğan’a göre son şeklini alması demek. Orduda hızla Erdoğan’cı bir ekip oluşturulacak, yargıda şimdiye kadar ittifak yaptıkları ülkücü kesimler tasfiye edilecek veya pasifleştirilecek, polise Türgev ve Ensar mezunuları hızla doldurulacaktır.

Ortadoğu Siyasetini inceleyen akademisyenlerin çok iyi bildiği bir kavram vardır; “bunker state” yani sığınaklı devlet. Bu devlet modelinde devlet merkezi, yani lideri/diktatörü ve çeveresini korumak üzere yapılandırılmıştır. Ordunun görevi sınırları veya ülkeyi korumak değil, lideri korumaktır. Polisin görevi partinin cezalandırıcısı olarak faaliyet göstermektir. Hakim ve savcının görevi rejimi korumaktır. Bu devlet modeli Türkiye’de de nisbeten kurulmuştu. Ancak AB süreci ile birlikte kurumların rolleri dönüşmeye başlamıştı.

Referandumdan EVET çıktığı akşam şu anda “fiilen/mecburen” yapılan Reisi koruma faaliyetleri artık hukuki zemin kazanmış olacak. Bunsan sorna daha çok tetikçi savcı, daha çok iktidar yalakası hakim, daha çok yardakçı bürokrat göreceğiz.

Ortadoğu örneği çok belli. Bu sistemde yönetici değişmeyeceği için eninde sonunda ya darbe ya devrim olacak. Mısır’da Tunus’da Libya’da olduğu gibi olacak.

Peki ben bu sitemin nesine EVET diyorum?

Ben bu siteme EVET demiyorum. Ben bundan kaçışımız yok, HAYIR çıkma olasılığı ne kadar artarsa AKP’nin ülkieyi iç savaşa sürükleme olasılığı da o kadar artıyor. Eğer EVET dersek iç savaş olasılığını geciktirmiş oluyoruz. Belki zaman kazanıp bir ilahi lütuf bekleriz diye EVET diyorum. Yoksa Erdoğan ölene kadar Başkan olacak ve bizim bundan kaçışımız yok. Maalesef yok.

Hiç sanmıyorum ama, eğer HAYIR cephesi benim gördüğümden farklı bir şeyler yapar bir iç savaş çıkmadan ülkeyi bu kaçınılmaz diktatörlükten kurtarırsa onlara bin yıl minnettar kalırım.