Efkan Ala AKP hükümetlerinin en ilginç figürlerinden biri. Onca yetersizliğine rağmen, yıllar boyunca kendisini “entelektüel bürokrat” diye sundurmayı başarmış, medyanın önüne çıkmayarak gizemini korumuştu.

Özellikle Güneydoğu’daki görevi sırasında bazı çevrelerle kurduğu iyi ilişki sayesinde kendi PR’ını yapmayı bilmiş ve Türk bürokrasisinin en tepe noktasına gelebilmiş biri Ala.

17 Aralık operasyonuna kadar tüm medya Ala’yı entelektüel donanımlı bir bürokrat olarak biliyordu. Bu alının oluşmasında medyanın Ankara temsilcilerinin günahı büyük.

Ancak 17 Aralık sonrasında çıktığı ilk TV programında bütün büyüsü bozulmuş, entelektüel diye sunulan adamın aslında okur yazar bile olup olmadığı tartışılmaya başlamıştı.

Desteksiz konuşuyor, iddialı çıkışlar yapıyor, ama iddiası kendi TV stüdyosunu terk etmeden yalanlanıyor, sonra köşe bucak gazetecilerden kaçıp iddiasının arkasında duramıyordu.

“Bank Asya 17 Aralık operasyonundan önce Milyarlarca dolar para topladı. Ben konuşursam belgeyle konuşurum. Doları kim aldı” gibi iddialı bir çıkış yapıyor, ekonomistler 17 Aralık’tan önce o kadar doların alınmadığını, henüz yayın devam ederken ispat ediyordu. Karşısında gazeteci olmadığı için de bol keseden konuşuyordu..

Sonra gazetecilerden kaçarken arkasından yapıştırılan “Doları kim aldı dedin, dolar alan yok” sorusuna hışımla dönüp “ben banka ismi vermedim” diyerek çocuk kandırır gibi cevaplar veriyordu.

17 Aralığın kudretli İçişleri bakanı “kapı kırıp gazeteci aldırıyor” “yasa yapan biziz, siz yapın gerekirse suç olmatan çıkarırız” gibi dâhiyane çözümlerle hırsızlık ve yolsuzluk olaylarının üstünü örtmeye çalışıyordu. Tabi bunu yaparken sistemin altını üstüne getiriyor, züccaciye dükkanına girmiş bir fil gibi ne hukuk tanıyor, ne yasa dinliyor, dokunduğu her şeyi indiriyordu…

Kısaca 17 Aralık’ın iki sembol ismi var. Bunlar Reza Zarrab ve hukuksuzluklarla yolsuzluğu kapatma operasyonları yaptıran Efkan Ala.

Efkan Ala, kendisini öylesine kudretli bir İçişleri Bakanı olarak görüyordu ki, seçimlerden önce Başbakan değilse bile kesinlikle yeniden İçişleri Bakanı olacağını sanıyordu.  Bu yüzden Bakanlıktan istifa ettikten sonra, seçimlerden önce hiç bir resmi görevi olmamasına rağmen rağmen İstihbarat Daire Bakanlığı’nın uçağını kullanmaya devam ettiği, Emniyet Müdürleri ve valileri denetlediği, onlara sarayın talimatlarını ilettiği iddia edildi. Yeniden bakan olacağından o kadar emindi ki İçişleri Bakanlığı lojmanını bile boşaltmadı…

Koalisyon pazarlıkları başlayıp muhalefet 17 Aralık’ı masaya koyunca Efkan Ala da hafiften ortalıktan tüydü. Şimdi bırakın Ala’nın yeniden Başbakan veya Bakan olmasını 17 Aralık’ta yaptıklarından dolayı hesap verip vermeyeceği konuşuluyor.

Haliyle 17 Aralık’ın hesabını soracağım diye koalisyon ortağı olacak partinin kabinede Efkan Ala ile yan yana oturması beklenemez. 17 Aralık açısından bakıldığında yeni kurulacak kabinede Efkan Ala’nın yeniden İçişleri Bakanı olması demek Reza Zarrab’ın ekonomi bakanı olması ile aynı anlama gelir.

Şimdi merak edilen soru şu: Ahmet Davutoğlu kendisi istemese de Efkan Ala’yı Saray kontenjanından yeniden bakan yapacak mı? Tabi ki 17 Aralık’ın hesabını soracağım diye seçim kampanyası yapıp koalisyon ortağı olan parti 17 Aralık hukuksuzluklarının sembol ismi Efkan Ala ile aynı Bakanlar Kurulunda yan yana oturmayı içine sindirebilecek mi?

Bu arada Güvenlik muhabirlerine bir soru: Efkan Ala İçişleri Bakanlığı konutunu boşalttı mı?