Erdoğan aslında net olarak kaybetti. Fakat bunu bir türlü kabul etmek istemiyor. İstememesi de normal. Bunun birinci nedeni; kaybetmeyi sevmeyen güçlü bir karizmatik kişiliğe sahip olması. İkinci nedeni ise; kaybedecekleri. Hatta bence kaybedeceklerinden daha da önemlisi o kaybedeceklerini kazanırken içine düşülen hukuksuzluk iddiaları ve bu iddiaların ortaya çıkaracağı yargılanma süreci.

Bu nedenle olsa gerek sürekli yeni hamleler yapmaya ve aleyhinde işleyen süreci kendi lehine çevirmeye çalışıyor.

İsrail ile Roma’da yapılan gizli görüşmeler ve Mavi Marmara kabadayılığından geri adım atılmaya çalışılması bu sürecin bir ayağı.

Diğer taraftan paralel algı operasyonlarına devam ederek, ekiplerine; güçlüyüz, tereddüt etmeyin, yerinizi terk etmeyin mesajları vermeye çalışıyor. Ki bence bu alanda saha elemanlarının anlık tereddütleri “Derin Parti” için büyük bir yıkımı beraberinde getirecektir.

Mehmet Baransu olayı da aynı şekilde değerlendirilebilir. Tecrit, ileşitim haklarının kısıtlanması, görüşmelerden kaçırılması ve darp iddiaları, kamuoyuna güç hala bizde mesajı vermekten öteye şeyler değil. Çünkü Baransu, Taraf’taki son iki yazısı ile psikolojik üstünlüğü onların elinden almıştı.

İşin bir de koalisyon görüşmeleri ayağı var. Normal şartlarda olması gereken şey; cumhurbaşkanının görevlendireceği parti liderlerinin bu görüşmeleri yapmasıydı.

Ama öyle olmuyor. Erdoğan her zaman olduğu gibi yine, yeni politik paradigmanın merkezine kendisini yerleştirdi.

Böyle yapmak da zorunda. Çünkü onun kontrolü dışında ortaya çıkabilecek her türlü koalisyon ihtimali kendisine ve ekibine kaybettirecektir.

Taşlarını hep bu ihtimali göz önünde tutarak oynuyor. Gerçekten bir koalisyon hükümeti kurma niyeti var mı, açıkçası tereddütlüyüm?

Yaptığı şey daha ziyade böl, parçala ve zayıflat stratejisi üzerine kurulu. Bütün siyasi aktörleri kendi istediği noktaya çekmeye çalışıyor. Yani kendisi, ailesi ve ekibi için dokunulmazlık istiyor. Bunun hangi şartlarda başarabilirse o şartların oluşması için her şeyi deneyecek. MHP’den hangi isimle görüştüğü tam olarak bilinmese bile Deniz Baykal ile yaptığı görüşme bu stratejinin bir parçası. Yarın karşımıza yeni “Güneş Motel” haberleri çıkarsa şaşırmayız her halde.

Ama hangi politik hamleleri yaparsa yapsın, kazanması imkânsız artık. Emre Uslu’ya katılıyorum; “Bu rüzgâr döndü.”