Demokrat ve özgürlükçü solculardan özür dileyerek başlayalım. Kendilerini solcu olarak tanıtan kabile kafasını deşifre etmek için mecburen “solcu” demek zorundayız. Aşağıda anlatacağımız kabile anlayışını onaylamayan solcuları tenzih ediyoruz.
Erdoğan rejimin üniversitedeki solcu hocalara dokunması solu ayağa kaldırdı. Bu durum aynı zamanda bazı “solcuların” iki yüzlülüğünü de ortaya koydu.
Türkiye’de gerçek bir akademik özgürlük savunucusu olup demokrat tutum almak varken, bir kabile ruhuyla, halen Cemaate yakın hocaları ihbar etmekle övünüp, solcu hocaların atılmasından şikayetçi oluyorlar.
Sol yayın organı olarak yayın hayatına başlayan Tele1 Televizyonunda yayına katılan Ankara Üniversitesi akademisyenlerinden Cenk Yiğiter Cemaate yakın hocları ihbar edip üniversiteden attırmakla övündü. Asağıdaki videoda da göreceğiniz gibi Cemaate yakınlığı nedeniyle hapse girip çıktıktan sonra Ankara üniversitesinde iş alan bir akademisyen ihbar ediliyor. Sanki o akademisyenin hapse girmesi gerekliymiş gibi yayın yapılıyor. Hatta onunla da yetinilmeyip, yayında itirafçıların ismini verdiği hukuk fakültesindeki hocayı haber yapıp üniversiteden attırmakla övünüyorlar.
Kendini Türkiye’nin aydın çevresi olarak konumandıran bu çarpık kafa, bu kabile anlayışı nedeniyle Türkiye’ye bir türlü demokrasi gelmiyor. Eğer üniversitede akademik özgürlük savunluyor, bilim yapma hakkı savunuluyorsa Cemaate yakın hocaları neden ihbar ediyorsunuz? Hayır derdiniz kendi kabilenizdeki insanları savunmaksa, ki bunu da yapabilirsiniz, bunda bir garip durum yok, bunu demokrasi ve akademik özgürlük kılıfına sığınarak yapmayın. Kendi adamımızı savunuyorzu deyin çıkın açıkça.
İşte “Hukuk fakültesindek Cemaatçi hocayı ihbar edip istifa ettirdik” diye övünen o kabile anlayışı.
Demek ki bunların derdi, demokrasi ve akademik özgürlük değil. Bunların derdi kendi kabilelerini, kendi kalelerini korumak. Üzgünüz ama bu kafa kendini çağdaş diye satan kafa. Bir yandan haksızlığa uğrayan solcu hocaları savunurken öte yandan yüzleri kızarmadan televizyonda cemaate yakın hocları ihbar edip attırdıklarıyla övünen kafa…
Söz konusu demokrasi, özgürlükler, akademi ve bilim olmasa, aslında bunların hakkından Tayyip ve Gökçek gelir deyip “yeyin birbirinizi” demek gerekiyor ama söz konusu olan, fikri ne olursa olsun, Türkiye’nin bilim yuvaları ve bilim insanları. Bu nedenle solcu hocalara da, Kürtçü hocalara da, cemaatçi hocalara da hatta AKP’ci hocalara da haksızlığa uğradıklarında sahip çıkmak hepimizin görevi. Bu nedenle kim olursa olsun, ayrım yapmadan sonuna kadar hocalarımızın yanındayız. Bu bağnaz kaible kafasınra rağmen…
Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.
Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...