Aşağıdaki yazı havuzun amiral gemisi Sabah’ta çıktı. AKP’nin akademisyenleri işinden atmasını, gazetecileri tutuklamasını eleştiren kişi Sabah yazarı Hasan Bülent Kahraman. Umarız işini kaybetmez..

Tüm bu analizlerden bir tek sonuç çıkıyor. Türkiye haddinden fazla kutuplaşan, haddinden fazla gergin ve nihayet çatışmacı bir toplum.
Şu yukarıda verdiğim nedenler bir açıklama getiriyorsa da gerçeği berrak bir şekilde sergilemiyor. O gerçek tek kelimede gizlidir: demokrasi!
Türkiye demokrasiye bir süreç olarak geçmedi. Onu hep kesintilerle yaşadı. Size ilginç bir şey söyleyeyim. Hep İnönü‘nün 1950‘de, haydi 1946‘da demokrasiye/çok partili rejime ‘geçtiği’, bunu ‘başlattığı’ belirtilir. Öyle öğretilir.
Hayır, bu yanlıştır. CHP, 1946/50‘de, 1924/25‘te kendi eliyle kestiği, 1908‘den beri süren çok partili hayata dönmüştür.
Demokrasi böyle ‘alınan hak-verilen hak‘ şekline bürününce beraberinde siyasalkutuplaşmayı ve şiddeti getiriyor. Çünkü bir uzlaşma gerçeği değil demokrasi Türkiye’de.
Bir çatışma problemi. Gene ilginç bir şey: siyasal şiddet Türkiye’de hep merkezden, asker ve bürokrasiden geldi. Darbeleri onlar gerçekleştirdi. Böylece ortaya gitgide kemikleşen bir bölünme ve gerilim çıktı.

***
Hayatı ve siyaseti bu tansiyonla yaşıyoruz. Şimdi de benzeri bir dönemden geçiyoruz. Polemiklerden, demagojilerden, retoriklerden kaçınarak baktığımızda da zor bir dönem. Türkiye bir kez daha gereksiz bir şekilde, kendi kendisiyle geriliyor. Kaynaklarını en dikkatli şekilde kullanması gereken bir ülke akademisinin önemli imkânlarını harcıyor. Bunun ne şekilde yanlışlar içerdiğini bizzat iktidar açıkladı. Türkiye akademisine çok daha başka bir şekilde yaklaşmayı bilmeli. Toptancı bir yaklaşımla kendisini yaralamamalı Türkiye. Yönetim bir kere daha bürokrasinin tuzaklarından korumalı kendisini.
Aynı durum basın için de geçerli. İçine dönen, kendi üstüne kapanan bir basın var.
Birçok basın mensubu tutuklu. Haklarında bunca zamandır iddianame hazırlanmayanlar var. Kurumun ve sistemin yükünü tutuklu insanlar çekmemeli ki, tutukluluğun kendisi müthiş bir cezadır.
İddiamı sürdürüyorum: yönetim Türkiye’de kısa bir süre sonra yeni bir barış dönemine geçecektir. Bunu görüyorum. Ama daha kısa bir sürede olmasını niçin dilememeli?
Bu demokrasi konusuna devam etmeye karar verdim..