Başlıktaki soru gerek sosyal medyada, gerekse sosyal ortamlarda sıkça sorulan sorulardan biri. Aslında bu sorunun sorulması bile ne kadar tuhaf günlerden geçtiğimizn göstergesi. İnsanlar bu soruyu soruyor çünkü referandum Türkiye’nin laik kesimleri için hayat memat meselesi.
Açık konuşalım, referandumda biz Erdoğan’ın başkanlığını değil, (zate seçildiği günden bu yana fiilen başkan gibi hareket ediyor) eski rejimin devamını veya bitmesini oyluyoruz. AKP, eski rejimi ortadan kaldırmak için uzun süredir uygulamaya koyduğu programını “başkanlık referandumu” adı altında taçlandırmak istiyor. Haliyle eski rejimin kurumları, taraftarları, ondan beslenenler, için referandum olmak veya olmamak meselesi.
Hal böyle olunca, akla gelen ilk soru da “eski rejimin kurumları Erdoğan’ın o rejimi ortadan kaldırıp, yeni rejim kurmasına izin verir mi?” sorusu oluyor. Buna paralel olarak, eski rejimin en güçlü kurumu TSK, artık Ergenekon/Avrasyacı generallerin kontrolünde olduğundan hareketle, “ordu içindeki Ergenekoncular buna izin verir mi?” sorusu gündeme geliyor.
Açık konuşalım, eski rejimin taraftarlarının ordunun buna izin vermeyeceği beklentisi boş bir beklenti. Onların rejim değişikliğine izin vermeyeceğini beklediği ordu, 15 Temmuz’da AKP taraftarlarına yenildi. Dolayısıyla bu ordudan hiç bir kimse bundan sonra darbe yapmaya cesaret edemez. Sonu iç savaşa bile gitse ordu darbe yapmaya kalkışmamalı. 12 Eylül’de yaptı sonunu gördük. 28 Şubat’ta yaptı sonunu görüyoruz. 15 Temmuz’daki kurgunun sonunun ne olduğunu yaşıyoruz…
Eski rejimin destekçileri benim “ordu AKP milislerine yenildi bundan sonra asla darbe yapamaz” itirazlarıma, “15 Temmuz bir darbe girişimi değil kurguydu. Ordu darbe yapmaya kalkarsa Mısır’daki gibi yapar. Mısır’da da Müslüman kardeşler sokağa çıktı. Günlerce direndi ama ordu sıkı durunca hepsi evine çekilmek zorunda kaldı” diye cevap veriyorlar.
Allah korusun Türkiye Mısır olmasın. Ordu sokağa çıkmasın. Darbe asla iyi bir yol değildir. Bunu hep söyledim. Darbe için ordu sokağa çıkınca Türkiye’de iç savaş çıkar. İç savaşı önlemek için her yolu denemek zorundayız. Sırf iç savaşı önlemek için 15 temmuz gecesi sokağa çıkmayı n çağırısı yaptım şimdi de referandumda EVET oyu vereceğimi açıkladım.
Açık ve net konuşalım, 15 temmuzdaki gibi ordu sokağa çıkarsa yine iç savaşın eşiğine geliriz.
Eski rejimin taraftarlarının varlık yokluk mücadelesi içine girdiğinin farkındayım. Eski rejimin destekçilerini bekleyen son da maalesef çok mutlu bir son değil. Onlar Gezi direnişinde başarısız olunca kaybetti. Erdoağn’ın sihasi ihsanı sayesinde yaşıyorlar ama halen kaybetmediklerini sanıyorlar. Bu gerçek ile er ya da geç yüzleşmek zorundalar.
Ayrıca Erdoğan referandumdan HAYIR çıkma ihtimalini göze alamaz. Eğer gidişatın o yönde olduğunu görür ve bunu önleyemeyeceğini anlarsa referandumu iptal ettirir.
Ek olarak, referanduma doğru, siaysal ortamın durumuna göre, orduya hakim olan kritik görevdeki Avrasyacı subayların azli gündeme gelebilir. Bu bağlamda Ergenekon davasının Yargıtayda erteletilmiş olması önemli bir gösterge.
Üstelik, AKP’nin olası bir darbe durumunda Suriye’de eğitim alan/çatışan cihatçıları, Erdoğan rejimini korumak için, kritik noktalarda istihdam ettiği gerçeğini de unutmamak lazım. AKP’nin cihatçı milislerine karşı Avrasyacıların “siyah kuvvetleri” -ki sayıları 300 bin civarında olduğu tahmin ediliyor- olası bir darbe durumunda sokağa çıkarmaya hazırlandığı konuşuluyor.
Bu durum bize gösteriyor ki, referandum öncesinde olası bir darbe girişimi doğrudan iç savaş getirir. Hem Ergenekon AKP’nin ne yaptığını biliyor hem de AKP Ergenekon’un gücünü iyi biliyor. Bu nedenle kimse olası bir iç savaşı göze alamaz…
Referandum sonrası için de durum farklı değil. Eğer referandumda serbest seçimler olur HAYIR çıkarsa, ki bu çok çok küçük bir ihtimaldir ve Erdoğan buna asla izin vermez, o zaman Erdoğan’ın meşruiyeti biteceğinden, sokaklar hareketlenecek demektir. Referandum’dan çıkan HAYIR’ı arkasına alan ordudaki Avrasyacı generaller Erdoğan’ın gitmesi, değilse kendi sarayına çekilmesi, konusunda yeni bir süreç başlatacaklardır.
Buna karşı, AKP liderliği de cihatçı milisleri üzerinden savunmaya geçecektir. Bu karşılıklı mücaselenin bir darbe ortamı doğracağı muhakkak. Ancak böylesi bir ortam referandumdan çıkan HAYIR kararının meşruiyetine zarar vereceğinden, bu sürecin sonunda Erdoğan’ın yeniden “demokrasi” hamlesi yaparak kazanması kaçınılmaz olur…
Kısaca, Türkiye’yi önümüzdeki iki yılda iyi günler beklemiyor. Yine de bu gidişatın bir darbeyle sonuçlanacağını sanmıyorum. İyi ihtimalle EVET çıkar, Erdoğan gücünü tam olarak konsolide eder, ve eski rejimin son kalıntılarını tek tek siler, bunun getirdiği bir kaos süreci yaşarız. Kötü ihtimalle bu kaos süreci bir iç savaşa evrilir…