Cemaat AKP’den dayak yediği için şu zamanda Cemaate eleştiri yöneltmek düşene vurmak olur diye zaman zaman dilimizi ısırıp söylenmesi gereken sözü sakınıyoruz.
Eğitimli muhafazakar bir kitle olarak toplumun muhafazakâr kesimini dönüştürecek en dinamik kitle Cemaat olmasına rağmen, Cemaat muhafazakar hastalıklarından bir türlü kurtulamıyor.
Bu hastalıklardan birini daha önce yazmıştık. “Ev danası öküz olmaz” anlayışıyla, Cemaat –diğer tüm muhafazakar toplum kesimleri gibi- kendi yetiştirdiği evladını hep küçük gördü. Onlara hep “bizim kardeşimiz” muamelesi yaptı, onların fikirlerine yeteri kadar değer vermedi. Hep ötekinden onay bekledi. Onay beklediği ötekiler de ilk durakta inip Cemaati taşlamaya başladı…
Cemaatin ikinci sorunu “elde var bir” mantığı. Bu mantık “ev danası öküz olmaz” mantığının bir dış halkasını oluşturur. Esasen Cemaatten olmayıp farklı gerekçelerle farklı zamanlarda Cemaatle yolları kesişmiş, gazeteciler, entelektüeller, Cemaate destek veriyorsa Cemaatin bu kesimlere “elde var bir” mantığıyla baktı hep. Bu kesimlere nasılsa –farklı gerekçelerle de olsa- Cemaati eleştirmiyor o halde bunları ikinci planda tutsak da olur gözüyle bakılıyor . Cemaatin “elde var bir” mantığıyla yaklaştığı kesimler ancak Cemaatin ihtiyacı olduğu zamanda hatırlanan kesimler oldu hep.
Cemaatin üçüncü sorunu “dışlayıcı” tavrı. Her ne kadar Cemaat kendini diyalog tolerans ve hoşgörü kavramlarıyla anlatsa da özellikle cemaat ilgi alanının –onlar bunu hizmet alanı- olarak tanımlıyor, dışında olan toplum kesimlerini dışlıyorlar. Bunu belki bilerek değil bilinç altının bir yansıması olarak yapıyorlar. En tehlikelisi de bu zaten. Özelikle toplumun muhafazakar kesimlerin karşı bir soğuk duruş, muhafazakar olmasına rağmen Cemaatin tüm ideallerini paylaşmayıp Cemaate sempatiyle bakan kesimler ve kişilere karşı duruşu, birer dışlayıcı tavır olarak yansıyor.
Bu yüzden toplumun muhafazakâr kesimleri Cemaatin bu tavrını “gavura gösterdikleri ilgiyi bizden esirgiyorlar” diye eleştiriyor.
Ben Cemaatin iftar programlarındaki davetli listelerine bakınca, iftarın ötesinde iç içe geçmiş bu üç fotoğrafı görüyorum.
Türkiye’de istatistiksel bir çalışma ile, Cemaatin vitrin kurumlarının iftar programlarına davet edilenlerin oranına bakılsa, oruç tutmayanların oranı, tutanlardan daha fazla çıkar. Bu size bir şey anlatıyor mu?
Bu konuya devam edeceğim…