Baştan söyleyeyim. Aşağıda anlatacağım analiz objektif bir gözlemden ibaret. Erdoğan veya Kemalist rejimin imgelerinde bir değer yükleyerek bu yazıyı yazmıyorum. Bir liberal olarak benim için Kemalizimin dikte yöntemleri de Erdoğanzimin dikte yöntemleri de birdir. Birinin seküler ve modern toplum, diğerinin dindar toplum yetiştirmek için uyguladığı yukarıdan aşağı baskıcı modellerin birbirinden farkı yoktur.
Hatta illa da bir tercih yapmak zorunda kalınacaksa ben Kemalizmin seküler ve modern toplum yaratmak için uyguladığı baskıların dindar toplum yaratmak için uygulanan basılardan daha ahlaki olduğunu düşünürüm. (Bu uzun bir tartışma konusu.) Prensipte benim için baskı bakıdır, diktatörlük diktatörlüktür. Bidinin din diğerinin modernite için baskı yapması o rejimleri iyi ya da kötü yapmaz. Her iki rejimi de diktatörlük yapar..
Şimdi konumuza giriş yapabiliriz…
Anıtkabir her ne kadar Demokrat Parti zamanında açıldıysa da Kemalizim ideolojisinin yeniden üretildiği ana mekanlardan biridir. Eski rejimin son kalesi olarak Anıtkabir kaldı. Kemalistlerden kim mağdur olsa, kim bir eylem yapacak olsa, Anıtkabir’e gidip Ataya şikayet ediyorlar. Bu yönüyle Anıtkabir orada durduğu sürece Kemalist ideolojiyi yeniden üretmeye devam edecek.
Erdoğan’ın uygulamalarına bakıldığında, aslında Kemalist ideoloji ve Atatürk ile yarış içinde olduğu hemen göze çarpar. Atatürkün kurduğu cumhuriyetten ne varsa geriye kalan, izlerini silme derdinde. Atatürkün hemen her tarafta yazılı sözleri, ki o sözler Kemalist ideolojinin yeniden üretilmesini mümkün kılan, ideolojinin bilinç altına kazınmasını sağlayan imgelerdi, tek tek ortadan kaldırıldı örneğin.
Atatürk heykellerinin de bilinçaltına Kemalist göndermeler yapan bir fonksiyonu vardı. Onlar da kaldırıldı meydanlarda. En son Rize’de olaylı bir şekilde kaldırılan Atatürk heykelinin dışında onlarca heykel gözlerden kayboldu örneğin…
TC’nin devlet binalarından kaldırıldığını söylemeye bile gerek yok. Erdoğan’ın Kemalist ideolojinin imgelerini kararlı bir şekilde tek tek ortadan kaldırması bir tesadüf olamaz. Bu İslamcı ideolojinin Kemalizimle savaşının ne kadar karalı bir şekide yürütüldüğünün göstergesi…
Erdoğan Kemalizmin geride kalan son kara parçası Atatürk Orman Çiftliği’ne gidip sarayını yaptırdı. Kalan kısmına da Melih Gökçek Tema Park yaptırıyor. Atatürkün bizzat sürerek elleriyle diktiği ağaçları kesip çitliğin Kemalizim için değerli olan tüm kavramlarını yok ettiler. Artık Atatürk Orman Çiftliği’nde Kemalizimden geriye kalan tek bir imge yok. Yakında ismi de değişir, 15 Temmuz Çiftliği olursa kimse şaşırmamalı. Zaten Erdoğan’ın içine sarayını yaptığı çiftliğe başta Kemalistler Atatürk Orman Çiftliği demekten utanıyordur sanırım..
Ve en önemli sembol, Çankaya Köşkü de gitti. Nasıl ki Osmanlı’nın sembolü Topkapı sarayı ise Atatürk Cumhuriyetinin en önemli sembolü de Çankaya Köşküdür. Erdoğan Cumhurbaşkanlığı sarayın Çankaya Köşkünden Ak Saray’a taşıdığı gün o sembolik köşkün içini boşaltmıştı. Sandıktan Evet çıkıp devletin yürütme merkezi fiilen de Ak Saray’a taşınırsa Çankaya Köşkünde kim ne yapacak?
Artık Çankaya Köşkünün bulunduğu alan randa açılır kentsel dönüşüm diye TOKİ’ye verilirse şaşırmayın. Çünkü Erdoğan kararlı bir şekilde Atatürk’ün izini siliyor…
En son Atatürk’ün sekülerizmin koruyucusu olarak dizayn ettiği ordusunu anlamsızlaştırdı. 15 Temmuz’da kurguladığı çakma darbe senaryosundan sonra TSK’nın komutanını yanına alıp üç farklı mekanda poz verdirdi. Birincisi Özbekistan’da İmam Maturidi Türbesinde poz vardi.
Daha sonra Hakan Fidan ile birlikte Kemalizmle kavgalı İslamcı Nuri Pakdil’i ziyaret ederek bir poz daha verdi Akar.
Bu fotoğrafıyla Kemalizmin son kalesi TSK’nın başkomutanı Hulusi Akar sembolik olarak Atatürk’ün Çankaya sofrasından kalkıp Nuri Pakdil’in sofrasına oturmuş oldu.
Ve son fotoğrafı Suudi Arabistan’da verdi Hulusi Akar. Erdoğan Akar’ı yanına alıp Türk İslam inanıcının itikat imamı Maturidi’nin mezarından başladığı yolculuğu kutsal topraklarda Hz. Peygamberin kabrinde tamamladı. Erdoğan ve Akar orada namaz pozu vererek aslında TSK’daki kemalizmi bitirdiklerini ilan ettiler.
Erdoğan ile Hulusi Akar’ın Maturidi’nin türbesinden başlayıp, Nuri Pakdil’in sofrasından Peygamberin kabrine giden yolculuğu aslında TSK’nın artık Kemalist bir ordu olmadığının ilanıydı. Bu da tamamlandıktan sonra geriye Anıtkabir’in yıkılması kalıyor…
Şimdi soru şu: Referandumdan EVET çıkarsa Erdoğan kemalizmi resmen yıkmış ve yenmiş olacak. Bu durumda Kemalizmin son kalesi Anıtkabir kalacak. O orada durduğu sürecek Kemalister orayı bir mabet gibi ziyarete devam edecekler.
Erdoğan referandumdan EVET çıkarsa Anıtkabiri belki hemen yıkmayacak. Ama yaptığı uygulamalarla Anıtkabiri anlamsız hale getirecek. Önce Kemalizimle özdeşleşen törenlerin içi boşaltılacak, sonra değişik bahanelerle Anıtkabir kapatılacak en son da kaderine terk edilecektir. Böylece sandıktan EVET çıkarsa fiilen olmasa da sembolik olarak Anıtkabir’i yıkacak. Belki de fiilen de yıkar, kim bilir! Bekleyip görelim…
Emre Uslu