Özellikle muhalif toplum kesimleri Ahmet Davutoğlu’nun Erdoğan’a karşı hiç bir şey yapamayacağını, onun tamamen pasif, denileni yapan bir emir eri olduğunu düşünüyor.

İşin doğrusu bunu Davutoğlu’na yakın bazı gözlemciler de paylaşıyor. Geçenlerde bir etkinlikte karşılaştığım, Davutoğlu’nu da tanıyan bir siyasi gözlemciye “seçimlerin Davutoğlu’nun elini güçlendirildiğini, partiye hükmedebileceğini, Erdoğan’ın etkinliğini kırabileceğini” söyleyince tepkisi ilginçti. “Davtuoğlu’nu tanırım. Uzun süre ben de senin gibi düşündüm ama öyle değil. Davutoğlu’nun Erdoğan’a karşı durması imkansız” dedi Davutoğlu’na yakın siyasi gözlemci.

Sanılanın aksine ben Davutoğlu’nun Erdoğan karşısında o kadar da pasif olacağını, elleriyle partinin anahtarını götürüp Erdoğan’ın atayacağı bir emanetçiye teslim edeceğini düşünmüyorum.

Erdoğan ile Davutoğlu’nu kıyaslamak gerekirse Erdoğan bir dama oyuncusu, Davutoğlu bir satranç oyuncusu. Erdoğan üç taş atlar, boşluk bulur yerleşir. Ama Davutoğlu hesap yapar.

Bu cümlenin üstüne “Davutoğlu’nun yaptığı hesapları Suriye’de Mısır’da gördük” dediğinizi duyar gibiyim. Durun o kadar basit değil. Davutoğlu Suriye ve Mısır’da çöken dış politika düşüncesinin mimarı ama aksiyonun mimarı Erdoğan.

Ankara kulislerinde Davutoğlu’nun henüz dışişleri bakanıyken Erdoğan’ın müdahaleciliğinden yakınıp “iğneyle kuyu kazıyoruz, adam gelip kazdığımız kuyuya bir kamyon pislik bırakıyor temizlemek bize düşüyor” dediğini biliyoruz.

Yani Suriye ve Mısır’da batan dış politikadan Davutoğlu’nun sorumluluğundan çok Erdoğan’ın sorumluluğu var. En azından bu iki ülkedeki gelişmeleri iç politika aracı olarak kullanıp geri dönüşü olmayan bir yola sokan Erdoğan.

Davutoğlu’nun yakın çevresine Erdoğan’ın kırıp döktüğü dış politika hamlelerinden yakındığını biliyoruz.

Dolayısıyla Davutoğlu’nun kendi hesabı aslında çok şaşmayan bir hesap. Örneğin Başbakan olması böyle bir hesabın sonucu. Örneğin 2010 yılında Davutoğlu’nun Bilim Sanat Vakfındaki öğrencileri Hoca’nın Erdoğan’dan sonra Başbakan olacağını biliyor buna göre hazırlık yapıyorlardı.

Sanılanın aksine Erdoğan parti başkanlığını vermedi. Erdoğan’a kalsa Ahmet Davutoğlu’nu değil Binali Yıldırım’ı atardı. Ancak Davutoğlu ince hesaplarla, Başbakanlığı Erdoğan’dan aldı.

7 Haziran seçimlerine kadar Erdoğan’a karşı diş göstermemesinin nedeni de böyle bir hesap işiydi. 7 Haziran’dan sonra yavaş yavaş kendi oyun planını kurmaya başladı Davutoğlu.

Dikkat ederseniz AKP’de yolsuzluk denince akla ilk gelen isim Erdoğan oluyor ama Ahmet Davutoğlu’nun yolsuzluk algısıyla hiç bir bağı görünmüyor. Oysa bu partinin genel başkanı Erdoğan değil Ahmet Davutoğlu. Partide yolsuzluk varsa bundan Davutoğlu sorumlu olmalı.

Oysa Davutoğlu çok ince bir manevrayla oradan sıyrılmasını bildi. Yolsuzluk yapanın kolunu koparırım dedi. Erdoğan ve çevresi panikledi. Böylece yolsuzluk algısını üstüne aldılar. Davutoğlu aradan çekildi yolsuzluk Erdoğan tarafına yapıştı.

Davutoğlu’nun hanesine sadece “pasif başbakan” algısı yapıştı. Şimdi soralım, pasif başbakan algısı mı daha kötü yoksa yolsuz başbakan algısı mı?

Yine seçimlerden sonra Erdoğan’ın erken seçim istediği gün gibi ortadayken Davutoğlu çıktı her partiyle koalisyon kurabiliriz dedi. Böylece Erdoğan’ın oyun planını bozdu.

Hatta bir Erdoğan ile Davutoğlu arasında medya üzerinden öylesine kritik hamleler yaşandı ki, sonunda Davutoğlu ayakta kaldı Erdoğan sarayına çekilmek zorunda kaldı.

Örneğin Fehmi Koru’nun yazdıkları ile Erdoğan’ın trolleri kontenjanından köşe yazarı yapılan karı koca tiplerin Davutoğlu’na karşı yazdıkları açısından değerlendirelim. Medya’da Erdoğan’ın olanca ağırlığına rağmen Davutoğlu’nu yıpratamadı.

Dikkat ederseniz Davutoğlu’nun yayınlarına çıktığı medya grupları ile Erdoğan’ın medyası arasında da bir ilginçlik var. Davutoğlu daha çok Yeni Şafak ve Kanal 7 grubuna yakın dururken, Erdoğan Sabah ve Ethem Sancak grubuna yakın duruyor.

Öyle ki Ethem Sancak ile birlikte Erdoğan’ın tüm adamlarının prejsiti yerlerde sürünürken Davutoğlu’nun çevresi tüm olanlara rağmen Erdoğan’ın adamlarına göre daha itibarlı.

Bütün bunlar Davutoğlu’nun hesap işlerine işaret ediyor. Yavaş ama emin adımlarla ilerliyor. Günü ve vakti geldiğinde Erdoğan partisinin altından kaydığını bile hissetmeyecek.

Eğer sürpriz bir üçüncü faktör ortaya çıkmazsa, kavga ediyor görüntüsü vermeden, ama masa altından birbirini tekmeleyen iki liderden kazanan Davutoğlu olacak…