Türkiye’de siyasi partiler iç dinamiklerin zorunlu kılmasıyla değil genel itibariyle dış konjöktürün zorlamasıyla teşekkül etmişlerdir. İttihatçılık içerisindeki İngiliz Alman yapılanması, Ahrar Fırkası’nın arkasındaki İngiliz desteği bunun en net göstergeleridir. Halk Partisi yine aynı şekilde jakobenist bir Batı projesi olarak ortaya çıkmıştır. Ben istisnai bir durum olarak Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı görürüm.

Daha bir yakın tarih olması hasebiyle Demokrat Parti’nin kuruluşunu esas alalım. Bir sınıfın temsilcisi olarak mı ortaya çıktı? Tabi ki hayır. Eğer Stalin’in toprak taleplerine bağlı olarak Türkiye Batı bloğundan destek almaya niyetlenmeseydi, Demokrat Parti denilen bir hareket de olmayacaktı. Yani aslında o İnönü’nün 12 Temmuz Beyannamesi’ne bağlı bir devlet projesi olarak temayüz etti. Öyle olmasaydı 1960 Darbesi ile kolay kolay alt edilemezdi.

Ragıp Gümüşpala’nın Adalet Partisi sonradan bu geleneği devraldı ve Süleyman Demirel’in şahsında devam ettirdi. Bülent Ecevit’in CHP’si gerçekten bir halk partisi miydi yoksa rejimin emniyet sübobu mu?

Alparslan Türkeş’in Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi bir sınıf hareketi olarak mı ortaya çıktı yoksa NATO konseptinin Türkiye’deki sivil ayağı mıydı?

Erbakan Hoca’nın Milli Nizam Partisi hangi devletçi dengenin bir mahsulü olarak politik arenadaki yerini almıştı? Milli Görüş geleneği neden yıllarca Almanya da rahatlıkla korunup kollandı?

En basitinden bugün Ergenekon Davası’nın geldiği noktada AKP’ye bir halk partisidir deme imkânımız kalmış mıdır?

Bunları şunun için hatırlatma lüzumu hissettim;

MHP’nin desteği ile meclis başkanlığına bir AKP’linin seçilmesi büyük bir şoka sebebiyet vermemeli. Çünkü Türkiye’de devletin kılcal damarlarında milli iradeyi çok da umursamayan, onu kendi ekonomik ve politik hesapları için sadece bir payanda olarak kullanan enteresan bir yapı var. Bu yapı zamanın ve mekânın şartlarına göre kendi çıkarları neyi gerektiriyorsa o oluşumları teşvik edip, destekliyor ve sonuç itibariyle de istediğini yapıyor.

Çünkü Türk halkının henüz uluslararası denklemi etkileyebilecek yerli bir sermaye birikimi ve her sahada yetişmiş, meselelere ağırlığını koyabilecek kadrosu yok.