Ağağıdaki yazı Cemaatin yayın organı  Samanyolu haber’de çıktı. Analiz açıkça Adil Öksüz’ün MİT’e çalıştığını ima ediyor. Adil Öksüz’ün MİT’e çalışma olasılığı hayli yüksek. Ama bu haberi özel klılan bunun Samanyolu tarafından da kabul edilip yayınlanması. İşte o ilginç analiz:

Bu varsayımı ilk dillendiren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Kılıçdaroğlu, kendisine Öksüz’ün MİT ajanı olduğuna dair bilgiler geldiğini açıklamıştı.

Hürriyet yazarı Abdülkadir Selvi, Öksüz’ün bir el tarafından korunduğunu iddia ediyor ve “aynı zamanda önemli bir istihbarat servisinin elemanı mı? Büyük abi adına çift taraflı çalışan biri miydi?” diye soruyordu.
Fehmi Koru, Öksüz için “Yoksa çift taraflı mı çalışıyor?” diye sorup “Spekülasyon mu? Evet bu da benim spekülasyonum” diyor. Hatta Efkan Ala’nın içişleri bakanlığından alınmasının Adil Öksüz’le ilgili olabileceğini söylüyordu.
Milliyet yazarı Mehmet Tezkan, Öksüz’ün kolayca serbest kalışını, gizlenebilmesini ve kaçabilmesini sorgulayıp “Adil Öksüz ‘yeni Yeşil’ mi” diye soruyordu.
ÇİFT TARAFLI AJAN MI?
Peki pek çok insanı bu düşüncelere sevk eden MİT elemanı mı, “çift taraflı ajan” mı varsayımlarını güçlendiren veriler neler?
1 – Kemalettin Özdemir, Öksüz’ün “Cemaatin hava kuvvetleri imamı.” olduğunu devletin tüm kurumlarına 2012’de ihbar ediyor ve Öksüz 2002 yılından bu yana 109 kez yurtdışı seyahati yapıyor ama hakkında hiç bir işlem yapılmıyor. Öksüz’e ne cemaat müdahale ediyor ne de devlet.
2 – Öksüz, Akıncılar Üssüne 1 km uzaklıkta yakalanıyor.  22 saat boyunca Kazan Jandarma Karakolu’nda gözaltında tutuluyor. Üstü aranmıyor, ifadesi alınmıyor ve tutanak tutulmuyor.
3 – Öksüz’ün Kazan İlçe Jandarma Komutanlığı’nda gözaltında olduğu sırada cep telefonunu kullanabildiği, görüşmeler yaptığı ortaya çıktı.
4 – Gözaltında tutulanların elleri arkadan kelepçelenirken Öksüz’ün elleri kelepçelenmiyor.
5 – Hakimin ifadesine göre: “Jandarma ne bu kişinin geçmişini araştırmış, ne ifadesini almış ne de üst arama ve yakalama tutanağı düzenlemiş. Deliller savcıdan ve hâkimden gizlenmiş”
6 – Bir jandarma personeli tuvalette kağıt peçete kutusunda bir cihaz fark ediyor. “Buraya en son kim girdi” araştırılınca Adil Öksüz’ün girdiği ortaya çıkıyor. Öksüz’e “Bu senin mi” diye sorulunca “Aaa evet benim, tuvalette düşürmüşüm” diyor.  Jandarma görevlisi, “Ne düşürmesi, saklamışsın” diye tepki gösteriyor ama üstleri bu GPS cihazını gizliyor. İlk kayıtlarda yer almıyor.
7 – Başsavcılık kaynakları, bu art arda yaşananlarla ilgili Jandarma görevlileri hakkında soruşturma başlatıldığını belirtiyor. Ancak bahsi geçen Jandarma görevlilerinin halen görevinin başında.
8 – Ankara Batı Cumhuriyet Savcısı Cihan Ergün, Öksüz’ün ifadesini alıyor ve 18 Temmuz 05.12’de “silahlı terör örgütü kurma ve yönetme, bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ya da yakalanmamak amacıyla öldürme, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçunun beraberinde başka bir suç işleme, anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme” suçlarından tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk ediliyor.
9 – Darbeyle en ilgisiz insanların bile tutuklandığı bir ortamda yukarıdaki isnadla hakim önüne çıkan bir insan nasıl serbest kalır? Ama kalıyor. Sulh Ceza Hâkimi Köksal Çelik, Öksüz’ü sadece 21 dakika sorguluyor. “Mevcut delil var” dediği halde, tutuksuz yargılanmak üzere adli kontrol kararıyla serbest bırakıyor.
10 – Belki de 15 Temmuz’un en önemli delillerini taşıyan “Markası ZTE 4G LTE olan GPS yer koordinat belirleme cihazı” ve iki cep telefonu serbest kalınca kendisine teslim ediliyor.
11 – Peki, Adil Öksüz gibi 15 Temmuz’un en çok aranan ismini serbest bırakan yargıçlara ne yapılmış olabilir? Halen süren ve akıbeti meçhul bir soruşturma. Sadece göstermelik bir açığa alınma. İktidara 1 derece bile ters düşen yargıçların ihraç edildiği, derhal hapse atıldığı bir OHAL ortamında bu yargıçlara dokunulmuyor.
12 – Adalet Bakanı Bozdağ, bütün bu tartışmalar arasında, “Adil Öksüz hala Türkiye’de, birileri kendisini saklıyor” diyor. Devletin aramadık iğne deliği bırakmadığı bir ortamda Öksüz’ü ‘devlet’ten başka kim saklamayı başarabilir? Bozdağ’ın dünkü açıklaması daha ürkütücü: “infaz edilmiş olabilir.”
13 – Serbest kalan Öksüz, MOBESE kayıtların göre  AKP Samsun Milletvekili Fuat Köktaş’a ait bir araç ile Samsun’a geliyor. Yine aynı araçla Samsun İlk Adım Belediye Başkanı Erdoğan Tok’un evine gidiyor. Bu, basına yansıyınca savcılık Tok’u ifadeye çağırıyor. Belediye başkanı iddiaları kabul etmeyince önüne MOBESE kayıtları konuyor ve Tok bunun üzerine “Bana gönderilen kişinin Adil Öksüz olduğunu bilmiyordum” diyor. Bu haber Cumhuriyet ve Aydınlık’ta yayınlandı. Savcılık yalanladı ama yargının tamamen siyasetin emrine girdiği bir ortamda bu yalanlama ne kadar inandırıcı bilmiyoruz.
14 – Bu gelişmelerden sonra olayın üzeri hızla kapatılmaya çalışıldı. Samsun 1. Sulh Ceza Mahkemesi, haberi yayınlayan internet sitelerinin haberlerine erişim yasağı getirdi.
PEKİ ADİL ÖKSÜZ KİM?
kozAcaba Cemaat, polis sorumlusu olduğu iddia edilen Kemalettin Özdemir’in “kazanıldığını” fark edip tasfiye etti ama Adil Öksüz’ü fark edemedi mi?
Kemalettin Özdemir, iddia edildiği gibi “Cemaatin polis sorumlusu” olsaydı ve görevini sürdürüyor olsaydı yapabileceklerini hayal edelim…
Acaba Adil Öksüz, Özdemir gibi fark edilemediği için mi Cemaat rahatça 15 Temmuz tuzağına düşürüldü?
Bunları şu an için bilemiyoruz ama yukarıdaki verileri dikkatle okuyunca Öksüz’ün kim olduğunu ayan beyan görüyoruz.
Milyonlarca mensubu olan bir Cemaate istihbarat örgütlerinin sızmayı düşünmemesi, önemli konumdakileri takip etmemesi, “kazanma” yollarını araştırmaması mümkün değil.
Bu şüpheler üs’te yakalanan diğer siviller için de geçerli.
Muhtemelen MİT-AKP iş birliğiyle bir darbe girişimi planlandı veya sürdürülen bir girişim çok önceden fark edildi. Listeleri MİT tarafından hazırlanmış yüz bini aşkın asker ve sivili tasfiye etmek için cemaatin bu işin merkezine konulması gerekiyordu. Ve bunu mükemmel bir şekilde yaptılar.
15 Temmuz akşamı İngiliz İstihbaratı GCHQ’nun Türk hükümetinin telefon ve e-mail yazışmalarını yakaladığı ve “Yarın temizlik operasyonları başlatılsın ve darbenin baş yöneticisi Fethullah Gülen ilan edilsin” mesajını elde ettiği 24 Temmuz 2016’da saygın Alman dergisi FOCUS’ta yayınlandı.
Buna son noktayı dün Kılıçdaroğlu koydu. 15 Temmuz darbe girişiminin “kontrollü bir darbe girişimi olduğunu” iddia ederek, “Elimizde bununla ilgili dosya var” dedi. Umarız Kılıçdaroğlu bu kez elindeki dosyayı kamuoyu ile paylaşır.
Evet tüm olanların özeti bundan ibaret.
Erdoğan maksadına nail oldu. Milyonlarca masumu “darbeci ve terörist” ilan etti. Muhalefet dahil kimsenin ezberini bozmaya niyeti yok. Tüm dünyanın “darbenin ardında kim olduğunu” bilmesi onları ilgilendirmiyor. Gerçek, gerçeği arayanları ilgilendiriyor.
Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...