Fuat Avni’nin iddiasına göre, Erdoğan’ın talimatıyla MİT içerisinde oluşturulan özel bir ekip “algı projesi” için Bilal Erdoğan’a hafif yaralamalı bir saldırı düzenleyecek. İşte Fuat Avni’den çok konuşulacak o iddialar:

1. Y…’in en büyük korkusu Cemaat. Ne yaparsa yapsın, Cemaat’in terör örgütü olduğu iddiasını kabul ettiremiyor.

2. Davutoğlu ve ekibinin bile ‘Paralel Yapı tamam da terör örgütü demek insafsızlık’ dediği İsrafsaray’a iletildi.

3. Devletin hiç bir kademesi Y…’in iddialarını gerçekçi bulmayınca Y…’in planladığı Devlet-Cemaat kavgası oluşmadı.

4. Ergenekon’un derin adamı Kasırga, Y…’in iddiaları yerini bulsun diye faili meçhullerin Cemaat’e yıkılması aklını vermişti.

5. Batman’da 17 yıl önce işlenmiş bir cinayeti o dönemde çalışan polisler üzerinden Cemaat’e yıkma gayretleri boş çıktı.

6. Yıllar önce işlenmiş faili meçhul cinayetleri Cemaat’e mal etmenin sonuç vermeyeceği kısa zaman sonra anlaşıldı.

7. Sürekli İsrafsaray’a gelip giden Fidan, Y…’in yeniden gözdesi olmak için şeytani planlar yapıyor. Sürekli toplantı halindeler.

8. Toplantıların neticesinde alınan kararla, Y…, Fidan’ın en kısa zamanda suikast timlerini büyükşehirlere göndermelerini emretti.

9. Kolladığı fırsatı bulduğunu düşünen Fidan ve Ergenekon uzantılı ekip 22 civarı MİT elemanını İstanbul’a gönderdi.

10. Plana göre Sulh Ceza Hakimlerine ve biatçı bir takım şahıslara saldırı yaptırarak bunlar Cemaat’e mal edilecek.

11. Eylemleri Cemaat’in talimatıyla yaptık diyecek bir takım itirafçılar ayarlandı. Büyük bir kumpas planlıyorlar.

12. Y…, kendi çocuklarına yönelik hafif yaralanmalarla gerçekleşecek eylemler tertiplenmesi talimatını da verdi. Aklını kaybetmiş.

13. Bilal’e yapılacak saldırı eylemlerini MİT hazırladı. Bu eylemlerle Cemaat’e açılan ‘Silahlı terör örgütü’ davalarına delil oluşturulacak

14. Sümeyye’ye kağıt üzerinde düzenledikleri suikast planının tutmadığını gören Y…, saltanatı için Bilal’i feda edebileceğini gösterdi.

Peki Fuat Avni’nin bu iddiaları doğru olabilir mi?

Öncelikle şuradan başlayalım. Malesef Türkiye hukuk devleti rayından çıkıp, Muhaberat devleti olduktan sonraki dönem için bu ve daha vahim iddlar da gerçek olamaz diyemeyiz. Devletin takip ettiği IŞİD’ci hem de polisin yerini bilmesine rağmen Diyarbakır’da siyasi parti mitingi bombalyabiliyor. Muhaberat devletinin neler yapabileceğini Suriye’de görüyoruz. Dolayısıyla genel prensip olarak malesef Erdoğan’ın Yeni Türkiye’sinde bunlar olmaz diyemeyiz.

Ancak iddialara teker teker baktığımız zaman Fuat Avni’nin bazı iddialarının gerçekleşme ihtimalinin düşük, bazılarının ise mümkün olduğunu belirtmek gerekiyor.

Bilal Erdoğan’a saldırı ihtimalinden başlayalım. İstihbarat’ın Erdoğan ve ailesine yönelik “çakma” bir suikast girişimi yapacağı uzun süre yazıldı zaten.  Ancak muhtemelen bu operasyon deşifre edildiği için bu operasyon gerçekleşmedi.

En son Sümeyye Erdoğan’a suikast girişimi diye rezalet ve pespaye bir algı operasyonuna giriştiler. Sahte belgelerle halka yutturulmaya çalışılan bu operasyon ellerinde patladı. Bundan mütevellit Bilal Erdoğan’a saldırı girişimi zor. Artık Allah korusun Bilal veya Erdoğan ailesine bir şey olsa, ilk akla gelecek şey bunun çakma bir operasyon olduğu fikri olacaktır. Bu nedenle böylesi bir operasyona girişenlerin kamuoyunu ikna etmeleri neredeyse imkansız.

Ancak Sümeyye Suikasti haberleriyle yola çıkmış ve rezil olmuş bir istihbaratçı kafası da “haklılığını” ispat etmek için böylesi bir pespaye girişime başvurabilir. Yani Sümeyye Suikasti haberlerinde içine düştükleri rezaleti örgmek için, “biz demiştik” diyebilmek için böylesi bir çakma operasyon yapmak isteyebilirler. Bu operasyona da kimseyi inandıramazlar ama daha önce girişip rezil oldukları pislikleri bir nebze kapatabilmek için böylesi bir yola başvurabilirler.

Ayrıca Bilal Erdoğan’da Erdoğan ailesi de Türkiye’de en sıkı korunan aile. Buna rağmen bu aileye bir saldırı olursa bunun birinci sorumlusu o koruma çevresi ve İstihbarat olacaktır.

Fuat Avni’nin iddialarındaki asıl tehlike Sulh Ceza halimlerine saldırı ihtimalidir. Zira hatırlayın Berkin Elvan dosyasına bakan savcıyı göz göre göre öldürten zihniyetin amacı Berkin Elvan konusunu terörize edip gündemden düşürmekti.

Berkin Elvan eleştirilerinden çok bunalan hükümet Berkin Elvan davasına bakan savcıyı öldüren DHKP-C militanları tarafından eleştiriden kurtarıldı. Artık Berkin Elvan deyince akla o kalleş savcı suikasti geliyor. Bu noktasa sorulması gereken soru şu: Berkin Elvan davasına bakan savcıya saldırı emrini veren zanlı İtalya’da yakalandı. AKP hükümeti iade talep edmediği için serbest bırakıldı. AKP neden iade istemedi? Bu tutum bile Berkin Elvan davasına bakan savıcının öldürülmesi olayını kuşkulu kılıyor.

Bu çerçeveden bakıldığında Proje hakimler Sulh Ceza hakimlerine yönelik bir saldırı iddiasının ciddiye alınması gerektiği ortada.

Ayrıca tüm diktatörlüklerde benzer yöntemler uygulanır. Hatırlayın Sisi’nin Mısır’ında İhvan’a idam kararı veren hakimler çok kuşkulu bir saldırıda öldürülmüş suç İhvan’ın üzerine atılmak istenmişti. Böylece İhvan terör örgütü ilan edilip Sisi’nın yaptığı hukusuzluklara kılıf uydurulmuştu. 

Benzer bir yöntemin Türkiye’de kullanılmayacağının garantisi yoktur. Sonuçta tüm diktatörlükler benzer yöntemler kullanır…

Bu vahim iddiadan sonra o hakimlerin burnu kanasa sorumlu Emniyet teşkilatı, ve istihbarat birimleridir.