Ali Bayramoğlu bugün Yenişafak’ta ki yazısında Marketing Türkiye’deki söyleşisinde dile getirdiği eleştirilerin sebebini açıklama ihtiyacı duymuş. AKP’ye ve Tayyip Erdoğan’a getirdiği eleştirilerinin sosyal medyada yer alması ve ses getirmesi belliki bir rahatsızlık peyda etmiş olmalı ki bugun ki yazısını bu eleştirileri göğsünde yumuşatıp “aslın da ben dostum dostça uyarılarda bulundum” havasından bir yazı kaleme almış.

işte yazısınız en çarpıcı kısmı.

Ülkedeki son bir kaç yılın iç savaş ruh halinin en somut yansıması basın üzerine oldu. İktidar kavgaları, darbe endişeleri, komplocu açıklama eğilimleri özellikle AK Parti’ye yakın gazete ve televizyonların pek çoğunu keskin muhalefetinki gibi tektipleştirdi. Dışa dönük savunma ve mücadele öne çıkarılırken içe dönük eleştiriler yok denecek kadar sınırlandı.
Bu, basında kalite, özgürlük fikri, için doğru ve demokratik olmayan bir modeldir.

Ayrıca onu üreten yapıya da zarar verir. Nitekim bugün basında iktidara yönelik bir uyarı sisteminin olmaması, siyasetçinin istemediği soruların sorulmadığı bir yapının egemenliği AK Parti’ye de zarar veriyor. AK Parti’ye eleştiride sınırlama ve merkezi bir kontrol sistemi bu siyasi partinin bağışıklık sistemini zayıflatıyor. Uyarı sistemini yok eden bir siyasi parti kendi sonunu da hazırlar. Sadece organik aydınlar ve yazarlar ise faydadan çok zarar getirir. Nitekim bugün hedefe atış yapan, fikri çerçeveden uzak, iktidarı koruma amacı üstlenmiş kişiler iktidara yakın bazı gazete ve televizyonlarda öne çıkıyor. Böyle olunca bu yayınlar AK Parti’nin bülteni, hatta liderlerin şahsi gündem gazetesi görüntüsünü taşıyor.

Bu, hem ülke hem AK Parti için görülmesi ve giderilmesi gereken devasa bir sorundur…