ESAT COŞAN SENDROMU
Mahmut Esat Coşan, İskender Paşa Cemaati’nin aslında eski Gümüşhanevi Dergâhı’nın devamı olan kolun şeyhiydi. Türk Dili ve Edebiyatı’nda profesörlük payesi almış bir bilim adamıydı. Hacı Bektaş-ı Veli’nin Makalât’ını günümüz Türkçe’sine çevirmişti. Coşan, 4 Şubat 2001’de, Avustralya’da geçirdiği bir trafik kazasında hayata veda etti.
Coşan Hocaefendi’nin vefatının üzerinden neredeyse onbeş sene geçmiş. Ölümü ve hemen ardından başlayan defin tartışmaları Türkiye’nin gündemine damga vurmuştu. Coşan, 28 Şubat’ın gönüllü sürgünlerindendi. Avustralya’yı mekan seçmiş, vaktinin çoğunu bu kıtada geçirmeye başlamıştı.
Coşan, gönüllü sürgündü ama onu bu gidişe birazda kendi cemaati zorlamıştı. Mahmut Esat Coşan, adı İskender Paşa Cemaati ile özdeşleşen Refah Partisi’ne ve lideri Necmettin Erbakan’a bayrak açmıştı. 26 Mayıs 1990’da Konya’da yaptığı bir sohbette Erbakan’a ağır eleştiriler yöneltmişti. Bu konuşmanın kayıtları o günlerde büyük yankı yapmış ve elden ele dolaşmıştı.
Ancak bu kasetten hemen sonra Coşan için zor günler başlamıştı. Necmettin Erbakan, ustaca manevralarla Coşan’ın çevresini boşaltmış ve İslami kesimin en önemli cemaatlerinden birinin güçlü liderini yalnızlaştırmıştı. Alparslan Türkeş’in cenazesinde, Coşan’ın Kocatepe Camii bahçesinde toplanan kalabalık içinde, yapayalnız tabuta doğru yürümesi bu olayın hatıralarda kalan en hazin fotoğrafıydı.
1 Kasım’da erken genel seçim var. Her seçim öncesinde olduğu gibi bu seçimde de İslami kesimin, cemaatlerin, tarikatlerin nereye oy vereceği tartışılacak. Hizmet Hareketi ve Nur talebelerinin Yeni Asya grubu dışında bütün İslami kesimin blok halinde AKP’yi desteklemesi hiçbir şekilde sürpriz olmayacak. Çünkü hiçbir cemaat/tarikat lideri çevresine hakim değil. Önlerinde Esat Coşan örneği dururken, hiçbir şeyhin de AKP’ye karşı çıkmasını beklemeyin. Şeyhlerin, cemaat liderlerinin çevresi sarılmış vaziyette. Siyasete en uzak duran gruplarda bile bu durum farklı değil. Şeyh efendiler, hocaefendiler ya AKP’yi destekleyecekler, ya da silinip gitmeyi göze alacaklar. Her türlü durum için hazırlanmış bir senaryo var.
Popülerleşen ve güçlenen tarikatler için yeni şeyh adayları belli. Bir kısmına vakıflardan tahsisler yapıldı, yeni dergâh açmalarına izin verildi. Bir kısmı da kamuoyuna yansıyan sözleri nedeniyle, mahkeme tehditiyle karşı karşıya. Bu yüzden 17 Aralık’ta, “Gönlünüze kasvet düşmesin. Biz bu günü sadece Hz. Mevlana’nın düğün günü olarak anıyoruz” diye ulu orta, politikacılara temenna duruyorlar.
İslami kesim için fotoğraf böyle olsa da, Türkiye’nin genelinde çanlar AKP için çalıyor.