Şirketler çalışanların motivasyonlarını, iş kalitesini arttırmak için birçok yöntemler uygular. Bunlardan biri de kişiye göre değişen içsel ve dışsal motivasyonu aktifleştirmektir. İçsel motivasyon o çalışanın şirkete olan katkı ve önemini, kişinin ortaya koyduğu çabanın soyut yönden kazandırdı ve aidiyet duygusunu işlemektir. Dışsal motivasyon ise yöneticilik ile paradır. Özellikle para, dışsal motivasyonda çok etkilidir.

Sayın Türkeş AKP’ye evet dedi. Hele bir sorun, niye dedi?

AKP siyasi partiden çok, artık bir AKP şirketidir. Bu şirket yönetimi ne gerektiriyorsa onu yapmaya devam etmektedir. Birileri işe alınacaksa alır, atılacaksa atar. Firmanın reklam ve çıkarını düşünmeyen, çare üretse de yönetimin eksiğini bulup duran da kötüdür, rakiptir.

Sayın Türkeş de böyle düşünmese niye evet desin ki?

Rahmetli Alparslan Türkeş’in, babasının ‘’dini ve milli davamız’’ diyerek liderliğini yaptığı ve o bu söyleme gönül vermiş, yine bu uğurda 1980 öncesi daha çocuk denecek yaşta gençlerin tereddüt etmeden canını verdiği dönemin vebalini niye alsın ki? Bu kadar kolay mı?

Bunun duygusal yönü de olmalı tabi ki..

Evli çiftlerde gündem olan aldatmalardaki duygu, düşünce, davranış sarsılmaları sadece evliliklerde değil, bağlılık ve sadakat isteyen her ilişkide yaşanır.

Bir de olaya şöyle bakalım:

Sayın Türkeş MHP’ ye gönül verdi de ne oldu? Bak elin partisi nasıl kıymet bildi de, bakan bile yaptı’’. İlgi, alaka, hürmet.. Bin bereket versin.

Sonuç olarak şunu diyebiliriz:

Bu ilişki bitmiş arkadaş!

Sayın Türkeş’in içsel veya dışsal tüm motivasyonu bir yana, tavlama yöntemleri ve cilveler karşısında duygusal olarak da gönlü kaymıştır.

Ancak değişmez kural herkese işler;

Gelen gideni aratır. Her aldatıp giden vefasızlığının bedeli olarak, yani ilahi adalet üzere bıraktığına geri döner. Ne yazık ki döndüğünde bıraktıklarını aynı yerde bulsa da, onlar artık aynı kişi değildir.