Türkiye Cumhurbaşkanı Alman Mahkemesi’nde, başka ülkede istihbarat toplatmakla suçlandı. 17-25 Aralık ise iddianamede başrolü oynadı.
Savcı, ajan olarak Almanya’da bilgi toplamakla suçladığı zanlıların Erdoğan’dan, “Başkomutan, şef” diye bahsettiklerini söyledi.
Duruşma öncesi gazetecilerin kalemleri bile kontrol edildi. Laptop ve cep telefonları salona sokulmadı. Erdoğan’ın başbakanken danışmanı olan tutuklu sanık Muhammed Taha Gergerlioğlu’nun en az beş yıl hapsi istenecek. Savcı, Gergerlioğlu ile sanıkların istihbarat faaliyeti ile ilgili olarak 1000 telefon görüşmelerinin olduğunu açıkladı. Almanya’da geçen yıl üç Türk’ün MİT ajanı olarak yakalanması ve dönemin Başbakanı Erdoğan’ın danışmanlarından biri olan Muhammed Taha Gergerlioğlu’nun tutuklanmasının üzerinden yaklaşık bir yıl geçtikten sonra dava başladı.
58 yaşındaki Gergerlioğlu ile 34 yaşındaki Göksel Güler ve 59 Ahmet Duran Yüksel, Almanya’daki Türkler hakkında bilgi almak, MİT’e bunu aktarmak, dönemin Başbakanı Erdoğan adına muhalifleri takip etmek ve Almanya’dan üçüncü bir ülke adına casusluk yapmakla suçlanıyor.
BAŞKAN İSTİFA ETMELİYDİ
17- 25 Aralık yolsuzluk operasyonları davaya konu oldu. 17/25 Aralık’la ilgili yapılan görüşmeler dosyaya konuldu. Savcı, Gergerlioğlu’nun şu sözlerini iddianemeye aldı; “AKP’yle ilgili rüşvet ve yolsuzluk olayları çerçevesinde, başkan (Erdoğan) istifa etmeli ama bununla ilgili bir baskı yok. Bu olay Gezi Parkı gibi pek fazla medyaya taşınmadı. Gülen tarikatı bölünmüş durumda ve CIA ile işbirliğinde…”
” BAŞKONSOLOSLUK DA İZLEDİ
Dünkü duruşmaya Türk ve Alman basınından çok sayıda gazeteci ilgi gösterirken, Mainz Başkonsolosluğu da, başkonsolos yardımcısını göndererek duruşmayı izledi. Duruşma öncesi sıkı güvenlik önlemleri vardı. Gazeteciler tek tek arandı. Laptoplar ve cep telefonları içeri alınmadı. Hatta gazetecilerin kalemleri bile kontrol edildi.
5 YIL HAPSİNİ İSTEYECEĞİM
Duruşma öncesi Federal Savcı Bernd Steudl, Gergerlioğlu’nu beş yıla kadar hapis cezası isteyeceğini ve diğer sanıklara da iddianame çerçevesinde çeşitli cezalar talep edecğini açıkladı. Steudl, “Türkiye’den de şahitleriniz var mı?” sorusuna “Evet” yanıtını verirken, bunların arasında iki de Türk savcı var mı sorusuna gülerek “hayır” yanıtını verdi.
Federal Savcı, “Sizin iddianamenizin çok ince ve zayıf olduğu yönünde eleştiriler var” sözleri üzerine Steudl, iddianamenin mahkemede okunmak üzere hazırladığı sekiz sayfalık özetini gösterdi ve “Daha da kısalttım. Mahkemeden ne çıkacağını birlikte görecceğiz” dedi. Savcı, Alman Ceza Yasası’nın 99. maddesi gereği, “Başka ülke lehine casusluk yapmak” suçunun cezasının üst sınırını talep edeceğini bildirdi. – Tutuklu sanık Muhammed Taha Gergerlioğlu’nun cezaevinde yaklaşık 15 kilo verdiği görülürken, tutuklanırken üzerinde bulunan paltosunun epey büyük geldiği görüldü. Mahkemeyi izlemeye kardeşi Ömer Faruk Gergerlioğlu da geldi.
ELLERİ SALONDA ÇÖZÜLDÜ
Mahkemeye tutuksuz sanık Göksel Güler kameramanlarla birlikte geldi. 24 yaşındaki Güler, rahat tavırlarıyla dikkati çekti. Güler’den önce Ahmet Duran Yüksel salona girdi, başta kimse kendisini tanımadığı için seyircilerin yerine oturdu. Sonra sanık bölümüne geçti. Koblenz Yüksek Eyalet Mahkemesi’ndeki 1. Ceza Dairesi’ndeki duruşmaya Muhammed Taha Gergerlioğlu, saat 09.40’ta getirildi. Elleri mahkeme salonunda çözülen Gergerlioğlu’na basının ilgisi büyük oldu. Bir Alman ve bir Türk avukatın savunduğu Gergerlioğlu, elleri çözüldükten sonra yerine geçti.
KARDEŞİ, MAZLUM-DER’İN ESKİ BAŞKANI
Basının yanından ayrılmasından sonra ilk yanına giden, İzmit’ten duruşmaya izlemek için Almanya’ya uçan doktor kardeşi Ömer Faruk Gergerlioğlu oldu. Kendisinin eski MAZLUM- DER Başkanı olduğunu, T24 isimli internet sitesinde yazılar yazdığını belirten kardeş Gergerlioğlu, “Ağabeyim suçsuz. Ben iddianameyi okudum. Boş bu, bir şey yok içinde. İncir çekirdeğini doldurmayacak şeyler” dedi. İddianame okunmadan önce tutuklu sanık Erdoğan’ın eski danışmanı Muhammed Taha Gergerlioğlu da, gazetecilere suçsuz olduğunu, sadece iş görüşmeleri yaptığını, Türk iş dünyası ile Alman iş dünyasını tanımaya yönelik, karşılıklı etkileşimi için işlemler yaptığını ve bunun suç olarak öne sürüldüğünü belirtti
4 BİN TELEFON DİNLENDİ, BİNİ BUNLARIN
Ardından sanıkların kimlikleri ve iddianame okundu. Savcı, bir sahte para ve kalpazanlık olayının takibi sırasında Ahmet Duran Yüksel ile Göksel Güler’in dinlemeye takıldığını, ardından da Gergerlioğlu’nun dinlenmeye başlandığını belirtti. Bu amaçla 4 bin telefon görüşmesinin gerçekleştiğini tespit ettiklerini belirten savcı, bunlardan 1000 tanesinin ise Almanya’da casusluk faaliyeti nedeniyle gerçekleştiğinin saptandığını belirtti.
İŞTE İDDİANEMEDEKİ ŞOK AYRINTILAR
İddianamede şu suçlamalar yer alıyor: “Muhammed Taha Gergerlioğlu, 17 Aralık 2014 tarihinde gözaltına alınmıştır ve 17 Haziran 2015 tarihinde tutukluluk halinin incelenmesi dilekçesi verilmiştir. Gergerlioğlu (ve diğer iki zanlı), Federal Almanya’da Bad Dürkheim, Wuppertal ve başka yerlerde gen geç şubat 2013’ten 17 aralık 2014 tarihine kadar yabancı bir gücün istihbaratı için Federal Almanya Cumhuriyeti’ne karşı vakıaların, konuların ve bilgilerin bildirilmesine veya iletilmesine yönelik bir istihbarat faaliyetinde bulunmuş olmakla ithal ediyorum…”
MİT’İN GEZGİN BİR YÖNETİCİSİ
“Sanık Muhammed Taha Gergerlioğlu, Türk istihbaratının (MİT) gezgin bir yönetici elemanıdır. Sanığın bu kurumun resmi mensubu mu olduğu, yoksa buraya istihbarat hizmeti sağlayan bir Türk hükümeti görevlisi mi olduğu tam açıklık kazanmamıştır. Sanık yönetici eleman olarak, gayri resmi bir istihbarat çalışanlarından oluşan karmaşık bir ağı denetlior ve yönetiyordu. Sanık Gergerlioğlu, Almanya’da gözaltına alınanana kadar bir çok komplocu kaynaklarla buluşmuş ve buradaki kişiler hakında bilgi toplamış, istihbarat görevi yapmıştır. Topladığı bilgileri Türk emniyet sistemindeki, ardında bulunan kişilere iletiyordu. Sanık Gergerlioğlu sanıklar Göksel Güler ve Ahmet Duran Yüksel’i, ayrıca hakkında tahkikat yürütülen Belçika’da yaşayan Muhammet Çetin’i istihbarat hizmeti kaynakları olarak yönlendiriyordu. Sanıklar Güler ve Yüksel, sanık Gergerlioğlu’nun görevlendirmesiyle Almanya’da vuku bulan Türkiye il bağlantılı vakıala ve özellikle Türk hükümtine muhalf olarak veya o zamanki başbakan, bugünkü cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı olarak belirledikleri kişiler hakkında bilgi topluyorlardı. Bu bilgileri Türk istihbaratı tarafından kullanmaları arzusuyla Gergerlioğlu’na iletiyorlardı.”
ONLARI HEMEN YOK EDERLER…
Savcılık sanıkların şu faaliyetlerinin tespit edildiğini söyledi; Almanya’dan Ahmet Güler ve Bünyamin Güler isimli iki kişinin telefonunun Gergerlioğlu’na verilmesi ve konuşmanlarının dinlenmesinin istenmesi. Sanık Yüksel’in “Çok tehlikeli” diyerek bildirdiği kişilerin dinlenminin derhal ayarlanacağı sözünü aldığını ama bir gün önce de Ahmet Karahan adlı bir kişiye Yüksel’in, “Ben onların numarasını vereceğim ama onları hemen yok ederler” dediği belitildi.
BAŞKOMUTAN’A (ERDOĞAN) İLETTİNİZ Mİ?
Ahmet Duran Yüksel’in başka bir görüşmede Gergerlioğlu ile bağlantı kurmak için Göksel Güler’i aradığını, Fetullah Gülen ile ilgili önemli bilgiler vereceğini belirttiği, cemaati Erdoğan’la ilgili suçlayıcı konuşmalar olduğunu belirttiği vurgulandı. Sanık Ahmet Duran Yüksel’in, “Başkomutana bunları ilettiniz mi?” diye sorduğunu, başkomutanın ise Erdoğan olduğunun anlaşıldığı vurgulandı.
Ayrıca Yüksel, 29.12.2013 günü yapılan bir görüşmede de, Fetullah Gülen’in geçmişte bir kuran kursunda bir oğlan çocuğuna karşı cürümde buluduğu yönündeki belge temin edeceğini bildirdi.
GEZİ PARKI KADAR YER ALMADI
İddianamenin Türkçe versiyonunun 6. Sayfasında, 17-25 Aralık operasyonlarına Almanya’nın bakışı ve Türkiye’de bu olayın yankılarının konuşulduğu, Gergerlioğlu’nun “Başkan istifa etmeli ama bu olay basında Gezi Parkı kadar yer almıyor” dediği belirtildi. Böylece, basının bir kısmının 17-25 Aralık yolsuzluk olaylarında sessiz kaldığına ve olayları örtmeye çalıştığına değiniliyor.
“BENİ VALİ YAPIN ARTIK…”
Gergerlioğlu’nun bir keresinde de Ahmet Duran Yüksel’in, Gülen Cemaati’ne sızmasını istediği belirtiliyor. Yüksel, Almanya’daki camilerde ve okullarda Erdoğan’ın cemaat tarafından “şeytan” olarak tanımlandığını belirttikten sonra, “Bu kadar bilgiden sonra beni vali yapın artık” diyor. Savcılık, bu bölümü, “Yüksel, sonra Gergerlioğlu’na, ‘bu g..verenler’ diyerek Gülen cemaatinden bahsettiğini” vurguladı. Sanık Güler’in ayrıca, Mannheim’da yapılan bir PKK gösterisi hakkında da Gergerlioğlu’na bilgi verdiği ve çekilen resimleri gönderme sözü verdiği belirtildi.
KİMLİĞİNİ GÖNDERİN, İŞİNİ BİTİRELİM
Ayrıca, Bilefeld’de Ezidiler için düzenlenen bir gösteri ile ilgili bilgiler de Aziz Ateş isimli biri tarafından Gergerlioğlu’na iletilmiş. Bunların aralarındaki konuşmalarda, gösterideki bir kişilerin Erdoğan’a ağır küfürler ettiği bildirilmiş, sanık Yüksel, Almanya’dan tatil için Türkiye’ye gidecek olan bu kişinin kimlik bilgilerini Gergerlioğlu’na ileteceğini söylerken, o da, “İşini derhal bitiririz” diyor. Sanıklar ayrıca Gergerlioğlu’na, Erdoğan’ın Almanya ziyareti öncesi bilgiler aktarırken, karşılaşabileceği olaylar ilgili görüşler belirtiyor ve Aleviler’in kaç otobüsle geleceği gibi bilgiler veriliyor.
SPD’Yİ DE İSPİYONLAMIŞLAR
Sanık Yüksel’in ayrıca Alman Sosyal Demokrat Parti’nin Erdoğan’la ilgili astığı “İstenmeyen kişi”, “Arap baharı Türkiye’de başlayacak” gibi sloganlar içeren pankartı Gergerlioğlu’na bildirdiği, onun da “derhal resimlerini çekip bana geçin” dediği belirtiliyor. Sanık Yüksel’in, 08.06.2014 günü Almanya’da yaşayan bir kişinin adını Gergerlioğlu’na verdiği ve “Bu kişi İstanbul’dan yola çıkacak. Onu s….. gerekiyor” dediği, Gergerlioğlu’nun ise, bilgileri çabucak iletmesini istediği belirtiliyor. İspiyonlanan bu kişi ile ilgili de Gergerlioğlu’na, “Orhan Çınar, Iğdır kökenli. Bu kişinin başbakanımıza küfretmekten başka yaptığı bir şey yok. Bu kişi biraz topallıyor” diye SMS geçtiği belirtildi. Avukatlardan birinin, “Bu davada yeterli delil yok. Davanın durdurulması gerekir. Adil yargılanmanın ihlali var” şeklinde dilekçesini değerlendiren mahkeme, bununla ilgili savcılıktan görüş istedi.
KAYNAK : Ali GÜLEN / SÖZCÜ
Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.
Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...