AKP giderse ne olur kalırsa ne olur?

Seçimler gelirken insanların en çok merak ettiği sorulardan biri. AKP giderse ne olur? Yerine kim gelir, ekonomi nasıl yönetilir, sorunların çözümü nasıl olur?

Tüm bu soruları cevaplamak için ayrı ayrı, uzun uzun yazılar yazmak gerekiyor. Ancak ben kısaca her iki ihtimalde de ne olacağını, ekonomik perspektiften anlatmaya çalışayım.

AKP kalırsa, ekonomik istikrarsızlık artarak devam eder. Bunun önemli bir nedeni var. Bu AKP’nin niyetiyle yakından ilgili. Artık AKP niyetini gizlemiyor. Geçen on yıl boyunca biriktirdiği gücünü iktidarına tehdit olarak gördüğü İstanbul sermayesine çevirecek. Erdoğan’ın TUSİAD’a çıkışı, AKP yanlılarının Doğan grubuna göz dağı vermesi, Koç grubunun son yaptığı ekonomik hamlelerin tamamının bu niyetle ilgili olduğunu düşünüyorum.

Eğer AKP iktidarda kalırsa, gelecek dört sene içinde, İstanbul sermayesinde önce gücünün yettiğinden başlamak üzere, stratejik önemde olduğunu düşündüğü sermaye gruplarının üzerine çökecektir. AKP’nin İstanbul sermayesine birer birer çökmeye başladığı zaman, ekonominin çarklarını döndürecek bir sermaye birikimi oluştu. Bu nedenle, ‘artık sermayeye müdahale edersem ekonomi çöker’ kaygısı taşımayacaktır.

İstanbul sermayesinin amiral gemisi Koç grubunda geçenlerde yaşanan finans hareketliliği yeni duruma hazırlık olarak da görülebilir. AKP’nin Tüpraş’ın Koç grubunun elinde bulunmasından dolayı rahatsızlık duyduğu biliniyor. Kurumu bir punduna getirip Koç’tan almak isteme olasılığı hep vardı. Tüpraş’a kesilen cezalar, Havuz medyasını Tüpraş’a ilişkin yazdığı yazı ve haberlerle birlikte düşünüldüğünde, akla ilk gelen soru, seçimden sonra AKP Tüpraş’a mı çökecek sorusuydu?

Ancak geçenlerde Koç grubu çok ilginç bir finans hamlesi yaptı. Koç grubundan yapılan açıklamada şöyle denilmişti:   “Bağlı ortaklıklarımızdan Enerji Yatırımları AŞ, Türkiye Halkbank ile 300 milyon TL tutarına kadar yüzde 10,5 sabit faiz oranlı, Akbank ile de 350 milyon TL tutarına kadar yüzde 10,06 sabit faiz oranlı, kredi kullanımı için sözleşme imzalamıştır. Her iki kredi 15 Nisan 2016 ve 17 Nisan 2017 tarihlerinde faiz ve eşit taksitlerle anapara geri ödemeli olup, kredilerin en geç 30 Mart 2015 tarihinde kullanılması öngörülmektedir. Ayrıca Enerji Yatırımları AŞ’nin Tüpraş Türkiye Petrol Rafinerileri AŞ hisse alım bedelinin ödenmesi amacıyla 2006 yılında almış olduğu, mevcut bakiyesi 248,1 milyon dolar olan kredinin vadesinden önce 30 Mart 2015 tarihinde kapatılması öngörülmektedir”

Yani grup özet olarak Koç şöyle diyor: Tüpraş’ın kredisini vadesinden önce ödemek için bankalardan kredi çekip ödedik.

Ben ekonomist değilim. Bu hamleler tamamen ekonomik kaynaklı da olabilir. Ancak Koç grubunun Tüpraş’ın alel acele Tüpraş’ın kredi borcunu vadesinden önce kapatması akla değişik sorular getiriyor. Bu soruların başında da AKP Tüpraşa mı çökecek? sorusu geliyor.

Gözlemlediğim kadarıyla AKP’nin seçimden sonrası için niyeti hiç iyi değil. Koç olmazsa başka sermaye grupları olabilir, ama seçimden çok yüksek başarıyla çıkarsa AKP’nin sermaye yapısını kökünden değiştirmek için hamleler yapacağını görmek için kahin olmaya gerek yok. Bu hamlelerin İstanbul sermayesini dönüştürmeyi amaçlayan hamleler olacağı görülüyor.

Yani özetle, eğer AKP yüksek oyla kazanırsa, İstanbul sermayesini sistemli olarak “dönüştürecek” ikinci bir varlık vergisi ve Aşkale sürgünü bekliyor.

Eğer AKP kazanmazsa, sermayenin üzerindeki “dönüştürülme” riski azalacaktır. Ekonomik istikrarı siyasi partiye bağlayan insanlar ‘AKP giderse istikrar bozulur’ diye düşünüyor. Ancak AKP’nin sağladığı istikrarın temel nedeni Kemal Derviş’in kurduğu ekonomik yapı ve kurumların hala güçlü olması.

Hatırlayın, ekonomik kurumlar Kemal Derviş reformlarıyla yeniden yapılandırıldıktan sonra, ekonomik istikrar Türkiye tarihinin en zayıf hükümeti, Ecevit’in koalisyon hükümeti, döneminde yakalanmaya başlanmış, hatta oldukça toparlanmıştı. Eğer Devlet Bahçeli o zaman o koalisyonu bozmasa, ekonominin tamamen toparlanacağını söyleyen analistler de mevcut.

Bu durum bize şunu anlatıyor: aslında ekonomik istikrarı sağlayan hükümetin tek parti iktidarı veya koalisyon iktidarı olması değil. İstikrarı sağlayan şey, Kemal Derviş’in yaptığı liberal reformlarla ekonomi kurumlarının sağlamlaştırılması. Bankacılık sisteminin sağlamlaştırılması bunların başında geliyor.

Eğer AKP giderse ekonomik kurumlar ve bankacılık sistemi sağlam olduğundan her şey olduğu gibi işler. Krediler döner, çarklar çalışır. Aksi durumda, Bank Asya örneğinde olduğu gibi bir bankaya çökmek için hukuku ve kurumları altüst ettiğinden ekonomik istikrarın daha da bozulması beklenmeli…

 

Haberimizi okuduğunuz için teşekkürler…

Okuduğunuz bu metinler sesi kısılan, nefesi kesilen insanların sesine ses, nefesine nefes verme çabası. Bu çaba, karınca kararınca Nemrut'un ateşine karşı "yerimiz belli olsun" çabası. Bu çaba, 'zalim zulmederken sen ne yaptın?' diye sorulduğunda "dik durdum" deme çabası. Bu çabanın devam etmesini isteyen dostlarımız aşağıdaki ürünü alarak destek verebilirler. Desteğiniz için yürekten teşekkürler.

Bu yayınların devam etmesi için verdiğiniz destek için çok teşekkürler...